Zilin sesi bugün altıncı kez yankılanmıştı boş yangın merdiveninde. Kapı defalarca açılmış ve geri kapanmıştı. İnsanlar girip çıkmıştı. Kendine bir çok kişinin seslendiğini duymuş ama ağzını açıp cevap dahi vermemişti.
Saatlerdir karşısında ki boş duvarı izliyordu Barış. Gözünden kaç kere yaş düşmüştü ,kaç kere kendi kendine konuşmuştu ,kaç kere kendine küfretmişti ,babasına küfretmişti hatırlamıyordu. Kaç kere intikam yeminleri vermiş ve ayağa kalkıp bunu Berkin'e yapanları bulmak için hareketlenmiş ve gerisin geriye düşmüştü hiç birini hatırlamıyordu.
Berkin saatler önce kalkıp sersem adımlarla gitmişti. Peşinden dahi gidememiş ,o yüzü bulamamıştı. Berkin giderken kafasını kaldırıp yüzüne bakamamıştı. Beyninin uyuştuğunu hissediyor ve düşünme yetisini kaybettiğini hissediyordu.
Barış okula ilk başladığı ,babasının onun cinsel kimliğini ilk öğrendiği vakitler görmüştü Berkin'i. Omzunda çantası ve meraklı bakışları ile okula girişini hatırlıyordu. Berkin'in meraklı bakışları kendisinin gözlerine değdiğinde olduğu yere çivilenip kalmıştı.
Ne hareket edebiliyor ne de konuşabiliyordu. Kıvırcık kumral çocuğun yeşil gözlerinde öylece kalakalmıştı. İçten içe bir kez daha gözlerini kendisine çevirmesini dilemişti. Ama kumral çocuk ona bir kez daha bakmadan okul binasından içeri girmiş ve gözden kaybolmuştu.
Denizin dibinde dakikalarca nefessiz kalmış gibi derin bir nefes aldı Barış. Adımları kendinden bağımsız okul binasından içeri girerken arkasından seslenen arkadaşlarını dediklerini bile duymamıştı. Gözleri kumral çocuğu arıyordu. Fakat ilk katta onu görememiş hızlı adımlarla merdivene yönelmişti.
Merdivenleri ikişer ikişer çıkıp üst kata geldiğinde koridorda duvara yaslanmış ,kafasını önüne eğmiş çocukla duraksadı. Müdürün odasının önünde sessizce bekliyordu. Barış arkasında ki pencereye yaslanıp gözünü kırpmadan kıvırcık saçlı çocuğu izlemeye devam etti.
Bunu neden yaptığını bilmiyordu ama gözlerini de bir türlü ondan çekemiyordu. Müdür'ün kapısının açılması ile kıvırcık saçlı çocuğun duvardan ayrılıp odaya girişini izledi. Adımları kendinden bağımsız müdür odasına yaklaştığında öylece durdu Barış.
Biraz önce ki çocuğun yaslandığı gibi duvara yaslandığında gözlerini karşısında ki kapıya dikti. Hızlı hızlı atan kalbi ile yüzünü buruşturdu. Bu doğru değil dedi içten içe kendine. Bu doğru değil. Hem babasından daha dün bolca hakaret dolu bir dayak yememiş miydi?
Şimdi ise bir oğlan çocuğunun peşinden gelmiş onu bir kez daha görmek için yanıp tutuşuyordu. Öfkeyle yumruğunu sıktı. Babasının da dediği gibi bu hastalıklı ruh halinden çıkması gerekiyordu. Kendi kendinden tiksindi bir anda. Sanki dünyada ki en büyük günahkarmış gibi iğrendi kendinden. Hızla yaslandığı duvardan bedenini ayırırken gözleri yerde parlayan şey ile duraksadı.
Yere eğilip aldığı bileklikte gezindi gözleri. Çatık kaşları eşliğinde bilekliğin kırık zincirinde dolaştı parmakları. Kapının bir anda açılması ile çatık kaşları ve öfkeli bakışları kumral çocuğu bulmuştu.
Yüz ifadesini değiştirememişti Barış. Sanki biraz daha yumuşak ,ılımlı baksa kendisinden daha çok nefret edecekti. Berkin kendisine bakmadan gözlerini yerlerde gezdirirken iki gencinde kulağına müdürün sesi doldu.
"Hadi oğlum ne bekliyorsun gelsene"
Berkin son kez yerde gezdirdiği bakışlarını müdüre çevirdi. "Bilekliğimi düşürmüşüm sanırım ona baktım hocam". Barış elinde ki kırık bilekliği avcuna hapsederken öylece çocuğu izledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKVARYUM BXB
Genç KurguKüçük bir akvaryumda birbirlerini yutmaya çalışan Pirana gibiydiler. Ve bu vahşi balıklardan biri bir gün içlerinden birini yutamadı. Onu yok edemedi. Ondan nefret edemedi. Sadece... ...onu çok özledi. Bir akvaryumda kaç balık yaşar ? 🐠 NOT: Hikaye...