anlatım bozukluklarım veya yazım hatalarım olursa lütfen belirtin, iyi okumalar 🥰
—habs playoff oynamalarını erken yaparlar ama jongin oynamaya devam eder. koç, endişelenecek bir şey olmadığı için jongin'in buzda geçirdiği zamanı ve şiftini azalttı. habs'ların, flames'e karşı oynaması gereken bir maç vardır ama jongin bunun yaşandığı göremedi, sadece hissetti. 40 saniye kalan penaltıları oynuyorlardı.
biri ona çarptığında sopa dizlerinin arkasına takıldı. düştüğünde bunun kötü olduğunu biliyordu. dişlerini gıcırdattı ve ayağa kalktı. sopasını sallamaya kalktığında, doğru gelmiyordu. jongin neyin sorun olduğunu düşünmek için oyuna çok odaklanmıştı bu yüzden sopayı sol eline aldı ve kalan 40 saniye boyunca buzda kaydı.
penaltıyı öldürdüler.
jongin oyunu çıkık bir omuzla bitiriyor. ilk yaptığı şey kyungsoo'ya 'merak etme ben iyiyim.' oluyor. sesindeki acıyı duymaması için kyungsoo'nun çağrısını cevapsız bırakıyor.
takımının tıbbi personelleri omzunu geri yerine takıyor ve köprücük kemiğini kontrol ediyorlar. finallere bu kadar yakınken bir köprücük kemiği yarası tamamıyla onun aleyhine olur bu yüzden tıbbi personel 'sorun yok' dediğinde rahatlamadan dolayı derin bir nefes alıyor.
"sezonun kalan üç maçında oturmanı öneririm. antremanlarda ağırdan al ve kendini zorlama,"
habs kanını terine katarak kazandı—2-1—ve baekhyun'la beraber eve gittiler. sonunda eve ulaştıklarında, kyungsoo'yu girişte endişeli bir şekilde dudaklarını ısırırken buldu.
"iyi misin? herkes o kadar kötü olmadığını söyleyip duruyor."
jongin derince iç çekti. "sadece çıkık," kyungsoo telaşla etrafında döndü ve jongin, sevgilisinin ellerini tutmasına izin verdi. "normal sezonun geri kalanında oynayamayacağım," diye de ekledi.
kyungsoo üzgünlükle iç çekti, "üç maç mı?"
jongin kafasını salladı, "ağırdan almamı istiyorlar böylece finaller için yeterince iyi olabilirim."
kyungsoo başını sallayınca kaptan sırıtmaya çalıştı ve iyi koluyla kyungsoo'yu yanına çekti. çıkık omzu ağrıdı, ama sadece biraz.
"ben gerçekten iyiyim, kyungsoo," yumuşak bir biçimde konuştu.
"gerçekten korkutucuydu. yere düştüğünde—konu hokeye geldiğinde sanırım hep en kötüsünü düşünüyorum."
jongin tam olarak onu suçlayamazdı. bunun gibi vuruşlar kolayca çürüğe, kırık bir kemiğe ya da beyin sarsıntısına bile dönüşebilirdi. sid birden fazla kez tekrarlayarak bunu ona öğretmişti.
şanslıydı.
kyungsoo'nun şakaklarına burnunu dayadı, büyük olanı rahatlatmak için yeterli olduğunu umuyordu. kyungsoo ona yumuşak ve uysal bir şekilde döndü ve pes etmiş gibi iç çekti.
"nasıl yaptığını bilmiyorum,"
"hokey oynamayı mı?"
"evet." kyungsoo jongin'i kendine çekti ve böylece koltuğa düşmüş oldular. kyungsoo, jongin'e doğru kıvrıldı ve puck hemen çiğneme oyuncağını bırakıp ayaklarının dibine uzandı.
"aşk bu, sanırım," jongin cevapladı. kyungsoo kafasını salladı ve nefes aldı.
jongin, kyungsoo'nun onu anladığını biliyordu.
————————
oyunlarda oynamamasının iyi yani kyungsoo'yla daha fazla zaman geçirecek olmasıydı. jongin koçun bunu oynamayacağına emin oldu çünkü çıkık omuz olsun ya da olmasın—her zaman buzda kaymak zorundaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yours to hold high (ht2/türkçe çeviri)
Fanfiction"teknik olarak- plastik ördek penisini kapatıyordu, kaptan." jongin'in ayakta olduğu, kaslarının göründüğü ve yüzünün etkileyici durduğu, neredeyse zorlayıcı olan, ve evet, parlak sarı bir plastik ördeğin penisini kapattığı fotoğrafa işaret etti. ...