Gergin bir halde salona girerken Oğuz hala pencere seçeneğini değerlendirmediği için kendine kızgındı , en azından bu şekilde hayatta kalma olasılığı daha fazlaydı.
Salona girdiğinde annesini veya en azından babasını sinirden köpürmüş bir halde bulmayı beklerken her şey sıradan bir öğleni anımsatıyordu.Annesi bir elinde örgü şişleri bir elinde kahve fincanı belgesel izlerken babası koltğuna gömülmüş okuduğu kitapta geldiği yeri bir eliyle ayırmış tutarken bir yandan da telefonundaki bildirimleri kontrol ediyordu.Bu kadar normallik her ne kadar Oğuz'un içindeki çığlık atma hisssini söndürmeye yetmesede sesi boğazında düğümleniyor ve en az anne babası kadar normal davranmak için kendini tutabildiği yere kadar kasmaya çalışıyordu.
Oğuz için endişeli geçen ve en az 1 aymış gibi gelen yaklaşık 1 dakikalık sessizlikten sonra babası oğlunun geldiğini fark etmiş ve yakın gözlüklerinin üstünden Oğuz'a bakarak sonunda konuşmuştu.Tam da bu sahneyi az önce kahvaltı masasında yaşadığı için anlık da olsa Oğuz'un içine bir ferahlık gelmişti.
''Oğlum hazırlan , bir iki saate yola çıkıyoruz.''
Bu kesinlikle beklediği cevap değildi.Bir an içinden babasının onu ıssız bir yere götürüp öldüreceği fikri geçti ama hemen bu aptalca fikri kafasından attı.Babası asla bu tarz bir insan olamazdı.
''Nereye baba?''
Olabildiğince sesinin titrek çıkmaması için uğraşmıştı ve başarılı olamadığını bilerek hala bunu umut ediyordu.Babasının daha önce bir çok suçluyu sorguladığını bildiği halde bunu umut etmesi bile başlı başına salaklıktı.
'' Oğlum sen de bizi hiç dinlemiyorsun ,baban söyledi ya masada köye doğru gideceğiz diye.Bunlar hep vitamin eksikliğinden ben diyorum sana doğru düzgün yemek ye diye ama anneyi dinleyen kim..''
Annesi de söylenmeye başladığına ve birazdan en az 15 senelik meselelere gireceğine göre(Burada tamamen annem aklıma geldi) belki de biraz önce Muharrem ile olan konuşması hiç yaşanmamıştı , sadece anın şokuyla hayal görmüştü.
''Tamam ya... ben odama gidiyorum , hazırlanıp tekrar yanına gelirim 15 dakikaya.''
Derin bir nefes aldı ve rahatlamış bir şekilde odadanın kapısına yöneldi Oğuz.Ucuz atlattığını düşünüyordu , Berkay çoktan mesajlarını silmiş olmalıydı , koskoca uyuşturucu patronunun umursamadığı bir çocuğun mesajlarını telefonunda tutacak değildi herhalde.
Bu fikire ta ki babasının telefonuna göz ucuyla bakana kadar sıkı sıkı sarılmıştı.
Komiser Cevdet oğlunun Berkay Kalaycıyla olan mesajlaşmalarını buluta kaydedip telefonundan siliyordu .
Selammm...Bugün yaklaşık 5 saat o mağaza senin bu mağaza benim gezip alışeriş yaptıktan ve geliş gidiş 3 saat uzun ve yorucu bir araba yolculuğu geçirdikten sonra verdiğim sözü tutmak adına yeni bölümsü bir bölümle karşınızdayım.Evet yeni bölüm olmadı ,en azından aklımdaki olmadı ama olacak.Sonunda karakterlerle ve hikayenin gidişatıyla alakalı bir karara vardım.Yani sonunda ilerleyebileceğiz ve hızlanacağız.En azından aynı gün olamayacak daha fazla.neredeyse belki bir dahaki bölümün başları ?Umarım önümüzdeki bölümleri de beğenirsiniz ve bir şekilde herkesin gönlünce olur her şey.
Bu bölüme kadar bana katlandığınız için teşekkür ederim.Beni ne kadar mesut ettiğinizi tahmin bile edemezsiniz.
Sevgiler...
Not:Şu an o kadar yorgun ve uykuluyum ki hiç bir şekilde imlayı konrtol edecek dermanım yok.Ne olur hatalarımı mazur görün.
İkinci not:Foolish Boy adlı hikayeme de bölüm attım. Ona da bakmak isterseniz çok müteşekkir olacağım.
İyi geceler😊😊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anne Ben Çirkin Miyim? ||Boy×Boy||
القصة القصيرة"Anne ben çirkin miyim ? Neden yüzüme konuşan yok ?" Bilinmeyen numara:Bugün gördüm seni ben. Bilinmeyen numara:Berkay'ın yanında. Bilinmeyen numara:Ondan bir şey aldın. Oğuz:Bundan sana ne? Bilinmeyen numara:Aldığın şeyin ne olduğunu biliyorum Oğuz...