Sanki bir şekilde ağır adımlarla onu izliyordu.Ne zaman kendini yalnız hissetse içinde bir sıcaklık kendini hissettiriyor ve kendine olan güveni tazeleniyordu.Bu öylesine bir şey degildi.Doğdugu günden bugüne onu koruyan kollayan biri vardı hayatının merkezinde, ne olduğuna anlam veremese de bu sıcaklık onu iyi hissettiriyordu.Bazen içinde konuşan ses onu bir yerlere çagiriyordu.Rüyalarında ıssız tepeler ardında ince,ruhsuz bir yol,yolun yukarısında çiğ bir aydınlık,ufuktan misli görülmemiş bir renk, öbek öbek kırmızı salkımlı çiçekler.. Tek iyi olan şey bu.Çelimsiz gövdeli,bodur akasya ağaçları,oldukça eskimiş ahşap yapılı bir ev hep bu rüyayı görürdü.Birileri onu burada bekliyordu sanki...Ne zaman bir şeyler ters gitse içindeki sıcaklık her şeyin düzelmesi için yetiyordu.Ayla daha 17 yasindaydı.Anne babasına tam 10 yıl sonra gelen bir mucizeydi.onu öylesine çok seviyorlardı ki bir dediği iki edilmezdi,Anne babasının biricik kızı Ayla bir gün anne ve babasının konuşmalarına şahit oldu.
Annesi Lale: "Bunu kızımıza nasıl söyleyecegiz peki?"
Babası Ayhan:"Bir şekilde izah edeceğiz canım."
"Kızımız evini çok seviyor evimizi geri alacağız değil mi?"
"İnşallah alacağız üzülme.Ayla belkide orayı daha çok sevecek...
"Umarım öyle olur.Arkadaşlarından ayrılması zor olacak...***
Ayla'nın babasının şirketi vardı o çok başarılı bir iş adamıydı fakat son günlerde işleri iyi gitmiyordu.
İşlerin ters gitmesi yüzünden şuanda kaldiklari ve Ayla'nin çok sevdiği evlerini terk etmek zorundaydılar.Aradan birkaç gün daha geçti zamanları azalmisti.Olanlari kızlarına anlatmaliydilar artık.Ayla'nın okuldan dönmesini beklediler.Ayla ise büyük bir mutlulukla eve gelmişti. 'Anne' diye seslendi.Ayla annesi ile arkadaş gibiydi onunla herşeyini paylasirdi ve usulca Annesine gidip "Annecim uzun zamandır hoşlandigim karşı sınıftaki Ali meğerse o da benden hoşlanıyormuş çok mutluyum biz Ali ile konuşmaya başladık. " bunları anlatırken bembeyaz teni kıpkırmızıya dönmüş,elleri titriyor,dili dolaşıyordu.İçi kıpır kıpırdı...Ayla karşı konulmayacak kadar güzel bir kızdı.Beline kadar inen koyu kızıl uzun saçları,süt kadar beyaz tenine bir o kadar uyumlu yosun yeşili gözleri vardı...
Annesi daha da endişe etti kızının mutluluğu hoşuna gitsede buradan gideceklerdi ve bu Ayla'nın ilk erkek arkadaşıydı.
Birkaç gün daha beklediler. Ayla hayat dolu bir kızdı.Arkadaşlarıyla çok iyi anlaşır,onlarla vakit geçirmeye bayılırdı.Çocuklugundan bu yana ona hayatında eşlik eden Mine ve Müge ile kız kardeş gibiydiler, birlikte büyüdüler.Aynı okulda aynı sınıftaydılar hep..Mine ve Müge ikiz kardeşti birbirlerine pek benzemeselerde.
Bir gün Mine ve Müge oynamak için dışarı çıkmışlardı.Ozamanlar daha 9 yaşındalar.Birkac tane mahalleden arkadaşlarıyla birlikte top oynamaya başladılar.Oynarlarken top bir an da alçak duvarlı,sarı boyalı bir evin bahçesine kaçtı.Burada mahalledeki çocukların çok korktuğu Hacı nine yaşıyordu.Yaşli kadın çocukları pek sevmez, onlari sürekli azarlardı.Bahcesine kaçan toplarida geri vermezdi.Çocuklar topu istemeye çekinirlerken,söylene söylene elindeki topla dışarıya çıktı "Hacı nine".Diğer yandan mahallenin sonundan da onlara doğru gelen pembe süslü bir bisiklet,üzerinde kırmızı saçlı süs bebeği bir kız cocugu.Yanindaki de babası olmalı.Gelenler Ayhan bey ve Ayla dan başkası değildi.Mahalleye yeni tasinmişlardi.Ayla yı cocuklarla tanıştırmaya getiriyordu.Daha sonra söylenip duran nineyi şikayete başladı çocuklar.
"Amca bizim topumuzu vermiyor"
"Amca bu nine birde Hacı olacak bize sürekli bağırıyor"
"Amca bizimde geçen gün topumuzu kesmişti"
"Amca bende bahçesinden kiraz aldığım için üzerime sopa fırlattı."
Mine ve Müge de ;
"Amca topumuzu almayacak mısın" diye sordular.
Şikayetlerin ardı arkası kesilmeyince Ayhan bey de yaşlı nine ye doğru yaklaşıp kendini tanıttı."Teyzeciğim biz buraya yeni tasindik.Buda benim kızım Ayla"
"Hoşgeldiniz oğlum da benim kafam artık gürültü kaldırmıyor"Bu çocuklara laf dinletemiyorum"
Ayhan bey haklı olduğunu söyleyip çocukları toplayıp mahallenin az ilerisindeki parka götürdü.
Mine,Müge ve Ayla parka doğru giderlerken daha tanışmışlardi bile.O gün bu gündür hiç kopmadilar.Birlikte buyuduler,birlikte aynı okullara gittiler.Birlikte güldüler,agladılar.Ayla onları çok seviyordu.İyiki de buraya gelmişlerdi...
"***
Ertesi gün okulda arkadaslarımla sohbet ederken, kalbim yerinden çıkacak gibi oldu birden kendimi yerde buldum.Gözümün önüne tuhaf ama gerçek gibi ne olduğuna anlam veremedigim bir takım olaylar geliyordu.Karşıdan bir o kadar korkmuş şekilde telaşa kapılan Ali koşarak Ayla'nın yanına geldi.
"Aylaa!!"
"İyi misin?canım"
"Aaa şey..biraz başım döndü de.
"Endişelenme Alicim iyiyim ben."
"Doktora gitmemizi ister misin?."
Ali nin o an ki endişesi ve ilgisi çok hoşuna gitmişti.
"Hayır sanmıyorum eve gitsem daha iyi olacak"
Alinin elleri başının altında kendini çok iyi hissettirmisti.Arkadaşlarım ve Ali beni eve kadar getirdiler.Bende onları eve davet etmiştim.Mine ve Müge benim bir takım tuhaf olaylar yasadigimin farkındaydı.Onlarla herşeyimi paylaşırdım.Mine herzman ki gibi çenesini yine tutamadı ve Ali ye yaşadığım olaylardan bahsetti.Ali nin daha ilk zamanlardan beni deli sanmasini istemiyordum tabi.Ona çocukluğumdan bu yana sürekli gördüğüm rüyaları,birinin beni bir yerlere cagirmasindan,zaman zaman bazı anlamsız şeyler görüp bayilmamdan ve kendimi ne kadar özel ve degisik hissetmemden bahsetmişti.Ali bana dönüp gülümseyerek
"Artık beni buldun bak böyle şeyler bir daha olmaz umarım."dedi.
,Yaa ben bu çocuğu seviyordum.O gülüşü böyle konuşmaları beni benden alıyordu.İyiki hayatımın bir parçasıydı.
Peki bu benim yaşadıgim anlamsız şeyler,cevabını bulamadığım beni allak bullak eden sorular?Bunlardan aileminde haberi var.Bunun için psikolojik destek bile alsamda bunun öyle birşey olmadığını biliyordum...Yine gece oldu gözlerimi kapatmaktan korktuğum bir gece daha..Ali'yle biraz mesajlastiktan sonra gözlerimin zorla direndiği uykuya yenik düştüm.Rüyamda oldukça yaşlı bir kadın bana buruş buruş ellerini uzatıyor, saçlarımı okşuyor,kulağıma bir şeyler fısıldıyordu.Gümüş rengi saçları,zümrüt yeşili gözleri vardı.Üzerine giydiği mavi elbisesi bu elbiseyi daha önce görmüş olmalıydım.Rüyamda hatirlayabildigim bir detayda boynundaki "zümrüt taşı"kolyesiydi...
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZÜMRÜT TAŞI
FantasySanki bir şekilde ağır adımlarla onu izliyordu.Ne zaman kendini yalnız hissetse içinde bir sıcaklık kendini hissettiriyor ve kendine olan güveni tazeleniyordu.Bu öylesine bir şey degildi. Kaybolmuş bir ruhun hikayesinde baş roldü Ayla..Büyükan...