Merhabaaa asddf yeni hikaye. Stydia desteklemiyor olsanız bile okuyun bence asdsdf çünkü karakterleri başka biri gibi düşünebilirsiniz. Neyse okuyun siz ama vote verip yorum yapmayı unutmayın. Her türlü eleştiriye de açığım. Videoyu izlemeyi unutmayıın asdsfd
Uzun süre kapalı tuttuğum gözlerimi açtım ve ''Peki, bir ay sonra kontrole geleceğim'' dedim. Annem ve babamın ayrılmasından sonra psikolojim altüst oldu. Hep ailesiyle vakit geçiren sınıf arkadaşlarımı kıskandım. Annem kendime verdiğim zararlardan dolayı her ay bir kere zorla psikoloğa gönderiyor. Oturduğum koltuktan kalktım ve kapıya yöneldim. Tam bu sırada psikoloğum ''Lütfen kendine dikkat et Anna'' dedi. ''Peki'' diye mırıldandıktan sonra odadan çıktım. Çantamdan telefonumu çıkardım ve yürümeye devam ederken telefondan annemin numarasını çevirdim. Telefonu omzum ile kulağımın arasına sıkıştırıp çantanın fermuarını kapattım. Anneme olanları söyledikten sonra telefonu kapattım. Hastanenin otoparkında duran külüstür arabama binip bu arabaya birkere daha lanet okudum. Babam eskiden almıştı ve yenilemeye niyeti yok gibi görünüyor. Hastane ile evimizin arasında hiç kavşaksız dümdüz yol var fakat yol kenarları ormanlarla kaplı. Çantamı arka koltuğa fırlatıp arabayı sürmeye başladım. Bu büyük şehrin sokaklarında ilerlerken etrafı incelemeyi unutmadım. Etrafta gezen dondurmacılar, pamukşekerciler ve tatlıcılar hep ilgimi çekmiştir. Oysaki şimdi hiçbiri yok. Sokaklarda çocuk görmek bile imkansız derecesinde. Şehri geçtikten sonra orman yoluna girdim. Araba yavaşca ilerlerken bir anda durdu. Ciddi misin sen. Direksiyona birkaç kere vurduktan sonra arabayı çalıştırmayı denedim. Arabadan indim ve o külüstür ihtiyara bir tekme geçirdim. Arabanın ön kısmını açıp kapağı yerine sabitledim. Arabanın arka kısmından acil durum çantasını çıkarıp ön tarafta yere fırlattım. İçini karıştırırken adını bile bilmediğim şeyler gördüm. Bulduğum anahtarı aldım ve motordaki vidaların hepsini sıkmaya başladım. Son vidaya geldiğimde yüzüme fışkıran benzinle geriye çekilmem bir oldu. Tebrikler Anna Lydia O'Brien. Üzerimdeki dar paça mavi pantolonum ve Sarı sırt dekolteli Tişört mahvolmuşlardı. Bir küfür savurup arabaya bir tekme daha attım. Fışkıran benzinlerin durmasıyla motora tekrar yöneldim. Yüzümdeki soğuk benzin damlalarını hissedebiliyordum. Saçımı arabadan aldığım toka ile dağınık bir atkuyruğu yapıp annemi aradım. Söylediği tek şey ''Şuan toplantıdayım tatlım sonra'' oldu. Babamı aradığımda ise yine aynı cevabı aldım. Kızınızla mükemmel ilgileniyorsunuz. Telefondaki tüm numaralara bakmama rağmen arayacak biri bulamadım derken son sırada olan ''Stiles'' i gördüm. arabam birkere daha bozulmuştu ve o yardımcı olmuştu. Biraz utanarak aradım ve olanları anlattım. ''Tamam geliyorum'' dediğinde telefonu kapattım ki kapatmasaydım keşke, ardından tekrar arayıp nerede olduğumu sordu olduğum yeri tarif edip telefonu kapattıktan sonra kahkahalara boğuldum. Çok geçmeden arkadan araba sesi geldi ve kafamı oraya çevirdim. Stiles üstümü görünce biraz sırıttı. Daha işe başlamadan ona teşekkür ettiğimde ''Sorun değil'' deyip gülümsedi. Motora birkaç şey ekleyip çıkarttıktan sonra arabasının arka koltuğundaki benzin dolu şişeyi getirmemi istedi. Zar zor da olsa getirmeyi başardım. Teşekkür ettiğinde ''Şunu demeyi kes asıl ben sana teşekkür etmeliyim'' dedim. Kafasını öne eğdi ve gülümsedi. Tişörtünün kenarına bulaşmış benzin lekesini görünce onun için de özür diledim. ''Bak gerçekten önemli birşey değil'' dedikten sonra duraksadı ve sözüne mırıldanarak ''yani daha fazla konuşmuş oluyoruz'' diyerek devam etti. "Yani" deyip gülümsedim. Tekrar teşekkür edip arabaya bindim. O da arabasına bindi ve yola koyuldu. Eve gider gitmez anahtarı bir kenara fırlatıp çantamı koltuğa koydum. Hemen odama çıkîp üzerime rahat olması dileğiyle eşorftmanlarımı giydim. Banyoya giderken kıyafetlerimi kirli sepetine attım. Ben neden böyle bir aptallık yaptım ki. Eşorfmanları çıkarıp kenara bıraktım ve sıcak su ile dolu küvete girdim.
¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~¤~
Sıcak bir duş iyi gelmişti. Takvime baktığımda şaşkınlığımı gizleyemedim. Haftasonu babamîn evinde kalıyorum ve bugün Cuma. Bornozu özenle çıkarıp kendimi kuruladım ve Eşorfmanlarımı giydim. Tenime değen saçlarım titreme hissi yaratıyordu. Saçlarımı kuruttuktan sonra saçlarıma kabaca bir perma yaptım. Kulaklıklarımı ve Kitabımı alıp bahçeye çıktım. Telefonu cebime koyup fazlalık sarkan kulaklığı yanına tıkıştırdım. Ayaklarımı başka bir sandaliyeye uzatarak kendimi rahatlattım. Yaklaşık elli sayfa kitap okuduktan sonra biraz sıkılmıştım. Saat daha 16:30 ve annem iki saat sonra eve gelecek. Annem bir yıldır burada yaşıyor ve ben hala bir komşuyu dahi tanımıyorum. Bir anda gözüm iki bahçenin birleştiği yere ilişti. Bir komşu ile annemin arka bahçesi kısa, ince bir yolla birleşiyordu. Bu sırada o tarafta gördüğüm gölge ile gözlerimi devirdim. Gelen ayak seslerinin kime ait olduğunu fazlasıyla merak etmeme rağmen bakmamaya çalışıyordum. Kulaklıkta çalan müzik sesini delip geçen "Selam" sesiyle kafamı kaldırdım. Bu Stiles'dı. Ama burada ne işi var ki. Kulaklıkları çıkarıp ayaģa kalktım ve "selam" dedim. Merakımı yenemedim ve ''Burada mı yaşıyorsun?'' diye sordum. Elinde bir paket vardı. ''Evet, yani ben yan evde yaşıyorum da sen?'' dediğinde ''Aslında burası annemin evi'' diyerek güldüm. ''Oh tanrıya şükürler olsun bahsettiği kızı fazla ukala biri çıkacak diye çok korkuyordum'' diyerek güldüğünde bir sırıtmayla karşılık verdim. Merakla ''O elindeki?'' diye sorduğumda ''Mektubunuzu yanlışlıkla bizim kapıya bırakmışlar'' dedi. Elinden yavaşca alıp masaya koydum. Bir an cesaretle ''Bize gelebilirsin, içecek birşeyler içeriz falan'' dedim. Elini masaya koydu ve kafasını aşşağı yukarı sallayarak. ''Olabilir'' dedi. Gülerek kafamı sağ tarafa doğru eğdiğimde evin kapısını göstererek ''geliyorum'' dedi ve bir kahkaha attı. ''Hadi'' diye bağırdım ve koşarak eve girdim. Ev gerçekten fazlasıyla sıcak. Klimanın derecesini en yükseğe getirince Stiles ''Hasta olacağız'' dedi. ''Bence buna değer'' deyip mutfağa geçtim.Evde yiyecek hiçbirşey olmadığını görünce ''Kek yapıyorum'' diye bağırdım ve çok geçmeden ''tamam'' cevabını aldım. Önlüğü başımdan geçirip belime bağladım. Dolaptan yumurtaları çıkarıp, unları da getirdim. Bu kekin içine başka ne giriyor olmalı. Bir anda annemin 'tarif kitabı' olduğunu hatırladım. Onu aldım ve Kek yapımını aradım. En sonunda bulmayı başardığımda sevinerek masadan kalktım. Karbonat, tuz, toz şeker, tereyağı, vanilya ve sütü tezgaya koydum ve bir kapta birleştirdim. Mixeri açtığım anda kabın içindekilerin yarısının etrafa sıçraması bir oldu. Stiles salondaki koltuktan ''Yardım lazım mı?'' diye bağırdığında mutfak kapısına geçip ''Hayır, sanırım burada herşey iyi gidiyor'' dedim. Stiles ayaklandı ve mutfağa geldi. Mutfağa geldiğinde gülmeye başladı. Elimdeki tüm unları yüzüne sürerek ondan intikamımı aldım. ''Hey'' dedi ve un torbasını kafamdan aşşağı boşalttı. ''Bunu fena ödeyeceksin'' dedim ve kafasına iki tane yumurta fırlattım. ''Bu olmadı işte daha bugün duş aldım'' derken saçlarına gelmiş yumurtaları temizlemeye çalışıyordu. Ellerimi belime koydum ve ''bende bugün duş aldım'' dedim. Bir anda ikimizde kahkahalarla gülmeye başladık. Gözüm saate iliştiğinde hızla ''Olamaz'' diye bağırdım. Stiles ''Ne?'' dediğinde ''Annemin gelmesine yarım saat var burayı derhal topluyoruz'' dedim. Süpürgeyi getirip Stiles'in eline tutuşturdum ve ''Unları süpür'' diye bir emir verdim. Bezi kaptığım gibi mobilyaları silmeye başladım. Mutfak fazla olmasada temizlenmişti. Tüm malzemeleri annemin görmemesi umuduyla dolaba tıktım. Stiles ''Süpürgeyi nereye koyayım?'' dediğinde ''Mutfağın yanındaki kilere bari şuunu da bırak'' deyip elime baktım ki, bez yok. ''Neyse süpürgeyi götür'' diye bağırdım. Kahretsin bezi nereye koydum derken kapı sesiyle önlüğü çıkarıp masanın altına fırlattım ve üzerimi sirkeleyip salona geçtim. Stiles orada oturuyordu. Annem Stiles'e hoşgeldin dedikten sonra bana ''ben yukarıdayım'' deyip odasıan çıktı. Tuttuğum nefesimi sesli bir şekilde bırakırken Stiles'in de aynı şeyi yaptığını farkettim. Yanına oturdum ve ''o zaman playstation oynayalım'' dedim. Stiles küçümserce bakıp ''ben çocuk oyunları oynamam'' dediğinde tek elimle bacağına vurup ''Hayır aptal, pes oynayacağız'' dedim. Güldü ve ''kaybedeceksin Lydia'' dedi. Koltuktan kalktım ve playstation'ı ayarlarken ''görürürz'' dedim. Bir kolu Stiles'e verdikten sonra iki ayağımın üstünde koltuğa oturdum. Kim yenecek göreceğiz Stiles.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
''Aşkına İhtiyacım Var''
Fanfic-Aşk yok +Aşk var -İspat? +Bana arkadaşım dediğinde göğsüme saplanan o acı tarif edilseydi bir ispat olabilirdi.