Multimedia:ardıç baş.
Halsey-without meDüşersen seni tutacağım demiştim. Eğer gülerlerse, siktir et onları.'
Bölüm2'Korkmayacağım.'
Tanrı, bizi avuçları arasında büyüttüğünde minnet duygumun boyumdan büyük olması babama karşı soğukluğumuzu her zaman tesçillerdi. Küçücük kardeşim doğduğunda, babam onu avuçları arasına ufacık olduğu için anında yerleşen bedenini sığdırdığında, mutluyduk. Belkide aramızdaki soğukluk, ondan ilk tokadı yediğimde limon ağaçlarının önünde ve ardıçın biraz gerisinde olmamı kendime hakaret saymış, utanmış, ve hiç olamadığım kadar küçük düşmemden kaynaklanıyordu. Ama Kardeşimin ufak kırmızı yanaklarına konan her öpücükte, mutluyduk. Biraz büyüyüpte yürümeye başladığında, babam işaret parmağını ona güvence olarak sunduğunda, mutluyduk. Annemin dediğine göre babam, benim yürümem için çok uğraşmış fakat bana yürümeyi kendisi öğretmişti. İlk anne demiştim, mesela. Ama kardeşim ilk baba dediğinde, gururlu hissediyorduk. Kardeşim benim yapamadığım şeyleri babama kanıtlıyordu ve babam banada açtığı o avuçları bir an olsun kardeşime kapatmamakta kararlı. Beni o avuçlarla iteklerken, bana o avuçlarla vurarken...
Beni hayatımda en zarara uğratan iki adam,
Hayatımı şekillendiren iki kuklaydı. Öyle olmalıydı, sadece birazcık kararlı olabilseydim. Sadece biraz direnmeliydim, her incindiğimde anneme koşup Sığınmamalıydım."O elindeki ne?"
Saf saf ona baktım. "Kozalak."
"Kozalak mı?" "Hı hı."
"Ne yapacaksın onu?"
"Reçel."
"Reçeller reçel yapamaz aptal."
Sinirle bağırdım. "Sensin reçel."
Ardıç bana her 'reçel' dediğinde evimizin mutfağındaki arbedeyi hatırlatıyordu. annemin yaptığı reçellerin soğumasını beklerken öyle heyecanlı ve açtım ki bir an önce tadına bakmak istiyordum ancak o Reçeller, o mutfakta paramparça olduğunda açlığım sanki hiç yokmuş gibi sadece bekledim. Annem odasına kapanıp iki gün çıkmadığında sadece kardeşim için çıkıp onu emzirdiğinde açlığım sanki hiç yokmuş gibi sadece bekledim. Taki ardıç gelipte Dolaptan eskimiş reçel kavaonuzu alıp benide peşinde bahçeye sürükleyip aldığı tek dilim ekmeği reçel dolu kavanoza batırıp bana yedirmeye çalıştığındaysa yine doygunluk hissi vardı üzerimde. Nedendir bilmiyorum, kardeşim beni tamamlayan tek şeydi ve o'nun kötü olması fikri babamın hayallerini yıkacaktı sanki. Kardeşim ben bu aileye ne yapamadıysam, ne veremediysem versin istiyordum ve benim alamadığım sevgiyi alsın istiyordum. Nedendir, bilmiyorum.
Şimdi ise tek birşey istiyordum.
Babamın beni kurtarmasını ve reçelle dolu kavanozları paramparça ettiği mutfağa götürmesini. O mutfakta tekrar yediğim birkaç tokadı tamamlamayı ve belkide eline alıpta vuramadığı demir sopayı sırtıma indirmesini tamamlamalıydık. Annemin psikolojik sorunlarını ayda bir kere dışarı yemeğe çıkarıp düzelttiğini sanmasını birkaç kere daha yaşamalıydık. O evde olmalıydım çünkü annem kendini düşünüp kardeşimi unuttuğunda kendimi unutup, ona reçel kavanozunu açıp yemek yedirmeliydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MONOPOLY
FantasiMonopoliy'nin tehlikeli sokakları ve Monopoliy oyunları. Her ayın 18'inde düzenlenen şehir geceleri ve gecenin ilerleyen sattlerinde yapılan 'gece kadehleri' Seçiciler ve seçilenler. Koruyucular ve kartlar... Tüm şehrin değil sadece gençlerin bildiğ...