25. Bölüm

802 36 13
                                    

Bugün cumartesi ama sevinemiyorum nedeni çok açık.Daha çözmemiz gereken bin türlü şey var ve hepsini haftasonu halletmemiz lazım. O yüzden sabah erkenden Barış ile yolla çıktık. Nereye mi gidiyoruz? Acil durum toplantısı için Ali'ye tabii ki."Amazon vallahi ben gece de düşündüm sabah kalktığımda da düşündüm ama aklıma zerre bir şey gelmedi. Biz nasıl kanıtlayacağız fizikçinin arabasını senin parçalamadığını." Dedi Barış yürümeye devam ederken. "Valla bilsem şu an Ali'ye doğru gitmez planımızı gerçekleştirmeye giderdik." Dedim hafif sinirli bir şekilde.

Uzun bir sessizliğin ardından Barış elimi eliyle kavradı ve,"Merak etme biz neler atlattık bunu da atlatırız...Beraber." Dedi. "Beraber." Diye karışıldık verdim cümlesine.

Nihayet Ali'ye vardığımızda daha kapıyı bile çalmadan kapı elinde pizzası olan Oğuz tarafından açıldı. "Oğuz siz ne ara geldiniz ya normalde en son siz gelirsiniz." Dedim. "Ya hemşire Kate çok güzel bir kadın biliyor musun?" Dedi gökyüzüne bakarken. Onun o haline bir iki saniye takılı kaldıktan sonra nihayet Barış'la eve girmeyi başardık. Ama eve girdiğimiz anda tekrar kitlendik çünkü halının üstünde ağzı koli bandı ile kapatılmış bir Tuna duruyordu,"Ya siz manyak mısınız?" Diye söylenmeye başladım. "Bunun ne işi var burada."
"Sorma Yaprak benimde haberim yoktu. Üçü sırtlanmış Tuna'yı getirmiş." Dedi Ali. Eğilip Tuna'nın ağzındaki bandı açtım. "Terliksi hayvanlar, tek hücreliler benim burada ne işim var ayrıca bu resmen kaçırmak sizi şikayet edi-" diye söylenmeye başladığı anda cümlesini geri tamamlayamadan geri kapattım bandı. "Ya hemşire belki zekasıyla bir işe yarar diye getirdik." Dedi Oğuz. "Oğuz bu adamı böyle gitirirseniz bize nasıl bir yardımı olabilir?" Dedim sinirli bir şekilde. Ali,"Tamam ben Tuna'yı geri gönderirim." Dedi.

Ali Tuna'nın bantla kapalı ağzını açtığında Tuna tekrardan söylenmeye başlamıştı ama hiç birimiz ona cevap vermiyorduk. Gerçi veremezdikte ya neyse. Ali Tuna'yı hala konuşmaya devam ederken uğurlamıştı pardon yüzüne kapıyı kapatmıştı. Hepimiz o anın verdiği sinir bozukluğuyla gülmeye başladık.

"Kate,Kate,Kate...Seninle pizza yerken konuşmamamız gereken konular var bebeğim." Dedi hemen arkamdaki Oğuz. Yavaşça ayağı kaktım ve Ali'ye doğru,"Gökhan ve Sinan nerede?" Diye sordum. "Sinan tuvalette, Gökhan da çok acıkmış biraz 'hıyar' koydum önüne onu yiyor." Dedi dalga geçerek. Onun gülmesiyle bende gülüyordum ki bi anda ciddileştim ve,"Hadi çağır onları da gelsin konuşmamız gereken önemli konular var." Dedim Ali'ye. Biz Barış'la kanepeye otururken Ali de yanında iki şapşikle yanımıza geldi. Ve sonra bir eksiğimiz olduğunu fark ettik...Oğuz. "Ali, Oğuz nerde?" Dedi benden önce davranan Barış. "Kesin bahçeye çıkmıştır. Kate videoları izliyorda neymiş 'internet çekmiyormuş, videolar 144p görünüyormuş'" dedi Ali yerinden kalkarken.

Nihayet herkes koltuklara yerleştiğinde ayağa kalkarak konuşmaya başladım,"Şimdi arkadaşlar önümüzde iki büyük sorun var, birincisi Bade, Sevinç ve Cansu...Neler karıştırdıklarını öğrenmemiz gerek acilen. İkincisi ise fizikçinin arabası, onu yapanın ben olmadığımı hepimiz biliyoruz ki büyük bir ihtimalle bunu yapan Cansu ve bunu kanıtlamamız gerek."
"İyi de başkan bunu nasıl kanıtlamayı düşünüyorsun." Dedi Gökhan
"Vallahi Gökkuşağım bilmiyorum ama bana en mantıklı çözüm yolu onları takip etmek geliyor." Herkes gözlerini dikmiş bana bakıyordu,"Eee hadi bir şey desenize."
"Yani Yaprak iyi hoş da nasıl yapacağız onu bir haftasonunda." Dedi Ali. "Bence yaparız sonuçta haftasonu bu üçlünün plan yapabilmek için zaman kolladığı bir vakit ve illa ki planlarından konuşurlar bizde bu sırada fizikçinin arabasıyla ilgili bir şey duyduğumuzda ses kaydına veya video kaydına alırız tabii bunları yaparken aynı zamanda planlarını da öğrenmiş oluruz yani bir taşla iki kuş." Dedi Barış. Barış'a katıldığımı belirtircesine sağ işaret parmağımı ona doğru uzattım. "Eee ne diyorsunuz? Var mısınız?" Dedim heyecanlı ve bir o kadarda stresli bir şekilde. "Ben varım." Dedi Sinan. "Bende varım." Dedi Oğuz."Bende varım." Dedi Gökhan. "Bende varım." Dedi Ali. Gözlerimi Barış'a çevirdiğimde,"Tabii ki de varım bana bakma." Dedi gülerek. Bende gülerek ortaya elimi uzattım. "O zaman..." hepsi kalkıp ellerini ortaya koydu ve,"Hepimiz kızımız,kızımız hepimiz için." dedik.

Ben Barışla bizim eve doğru yürürken planımızı tekrar gözden geçiriyordum. Sevinç ve Cansu'nun onları dinlediğimizden hiç ama hiç bir şekilde haberleri olmaması gerekiyordu. Eğer anlarlarsa, işte o zaman sıçardık. Kapının önüne gelmeye bir kaç metre kala telefonum çaldı. Arayan annemdi her zaman ki gibi nerede kaldığımı soracaktı,"Efendim ana kraliçem."
"Yaprak..." dedi fısıldayarak. "Sen neden fısıldıyorsun bakayım?" dedim hemen."Bade burada."
"Ne!?" Diye bağırdım neredeyse bütün mahallenin duyabileceği bir şekilde. "Kızım bi sakin ol. Onunla anlaşamadığını biliyorum ama kuzenlerin baya iyi anlaşmış. Ne yapayım? Bak evde kavga çıkarma lütfen." Barış bana meraklı gözlerle bakarken ben kafamda planı kurmuş hatta Bade'nin geldiğine sevinecek konuma geçmiştim."Yaprak kızım konuşsana. Tek misin yanında biri var mı?"
"Var var Barış var merak etme. Ana kraliçem senden bir şey isticem ama lütfen beni kırma."
"Söyle annecim."
"Şimdi biz eve çok yakınız ve zaten bize geliyorduk. Ben aşrı sessiz bir şekilde kapıyı çalıcam ve sende açacaksın. Lütfen ama lütfen onlar bizim geldiğimizi anlamasınlar."
"Tamam da neden?"
"Sen onu boşver ana kraliçem sen sadece dediğimi yap olur mu?"
"İyi peki madem." Telefonu kapattığımda Barış'ın hala bana meraklı gözlerle baktığını fark ettim ve hemen durumu açıklamaya başladım."Bade bizdeymiş."
"Ne!?" Dedi anlamaz bir ifade ile. "Ne demek sizdeymiş?"
"Bildiğin. Ana kraliçem, Sevinç ve Cansu'nun onunla çok iyi anlaştığını söyledi."
"İyi ki aramış bizi."
"Pekiii Sırık bey anneme verdiğim talimatlardan planımızı anladın mı?" Dedim imalı bir şekilde,"Aaaa Amazon alınıyorum sevgilini hiç mi tanımıyorsun."dedi sahte üzgün bir ifadeyle."Evet tanıyorum kendisi biraz egoisttir." Dedim gülerek. O da bana güldü ve hiç beklemediğim bir anda dudağıma küçük bir buse kondurdu. Bu hisse bayılıyorum cidden onun sevgisini hissetmek mükemmel ötesi bir şey. Gülerek birbirimize bakarken ikimizinde aklından plan çıkmıştı. Ben hatırladığım anda da paniğe kapılıp,"Barış daha fazla geç kalırsak planı unut." Dedim. O da,"Haklısın." Diyerek yanıtladı beni.

Evin kapısına geldiğimizde yavaşça kapıyı tıklattım. Ve kapı bir kaç saniye sonra aralandı. "Gelin bakayım içeri." Dedi annem. Ayakkabılarımızı çıkartıp eve girdiğimizde olabildiğince sessiz olmaya çalışıyorduk. Merdivenleri sessizce çıkarken bi anda ayağım merdivene takıldı ve yere kapaklanıyordum ki beni Barış belimden kavradı. "Biz sanki bu anı daha önce de yaşadık." Dedi gülerek. "Galiba." Diye yanıtladım utanarak.

Odama vardığımızda kapıyı kapatıp kitledim ve derin bir nefes aldık ama bu tehlikenin geçtiği anlamına gelmiyordu Sevinç ve Cansu'nun kaldığı oda ve aynı zamanda Bade'nin şu an içinde bulunduğu oda tam yanımızdaydı ve her an sesimizi duyabilirlerdi. Hatta ben onların seslerini işitmeye başlamıştım bile. Barış ve ben yatağa oturduğumda Barış mükemmel bir fikir sundu. "Bu bardakları kullanabilir miyiz?" Dedi komodinimin üzerindeki iki bardağı işaret ederek. Asla ama asla gece içtiğim suyun bardağını mutfağa götürme zahmetinde bulunmazdım ve çoğunlukla eve geldiğimde onlar orda olmazdı. Çoktan bulaşık makinesine girmiş olurlarda ama belli ki bugün birileri bunları burada unutmuş. "Evet tabii ki de ne yapacağız onları."
"Ah Amazon hiç ders dinlemiyorsun."
"Evet dinlemiyorum." Dedim ellerimi iki yana açarak. "Bunları duvara yaslayıp duvarın karşı tarafındakiler daha net dinleyebiliyorsun." Dedi bilge bir edayla. "Oha aydınlandım." Dedim bardaklardan birini Barış'a uzatırken."Şimdi yavaşça o elindeki bardağı duvara daya ve kulağını üstüne koy." Dedi Barış. Dediklerini harfiyen yaptım ve evet sanki o odanın içerisindeymişim gibi onları duyabiliyordum. Biz onları dinlerken bir anda -şans eseri bir şekilde telefonum sessizde- telefonumun titrediğini duydum. Çantamı yatağın üstüne çıkarttım ve telefonuma uzandım. Bardağı da tam çantamın yanına koydum. Arayan Ali'ydi. "Efendim Alikuşum?" Dedim sessiz bir şekilde. "Niye sessiz konuşuyorsun küçük titan."
"Gizli görevdeyim Alikuşum ben seni birazdan ayarıp anlatırım."
"Peki küçük Titan." Deyip telefonu kapattı ve bende telefonumu çantama koydum. Tam çantamı geri yere koymak için harekete geçmiştim ki çantamla beraber bardakta yere indi ve maalesef ki kırıldı. Barış bi anda bana dönerek 'bittik biz' bakışları atmaya başladı. Sevinç, Cansu ve Bade'nin odadan çıktıklarını duyabiliyordum. Korktuğumuz başımıza gelmişti.


Selaaaam^^
Nabersiniz bakalım?
Valla bu bölümü yazarken nedensizce çok eğlendim:)
Eğer beğendiyseniz yıldızlamayı ve yorum yapmayı unutmayın hepinizi öptüüüm<3

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 08, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

4N1K YAPBAR✨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin