nuit de braquage

132 9 0
                                    

"Uçağınız geldi bayım. Bayım?"

Genç sekreterin bana seslenmesiyle uyandım. Bu aralar gerçekten aşırı yoğum çalışıyordum. Ve üstelik bu gece saatler sürecek bir uçak yolculuğum vardı.

"Ah, uyuya kalmışım. Teşekkür ederim beni uyandırdığın için JiWoo. Nerede kaldı diye sorarlarsa benim için geldiğimi söylersin. Ben çağırmadığım halde rahatsız etmezsen sevinirim. Şimdi işine dönebilirsin."

Başıyla onaylayıp odadan ayrıldı. Ben de sızdığım koltuktan kalkıp masamdaki gerekli evrakları, işime yarayacak kişisel eşyalarımı topladım. Gizli bölmedeki kasamın içinden birkaç eşya alırken birisi kapıyı çalmadan direkt odama daldı.

"JiWoo sana bir daha beni rahatsız etme demedim mi?"
Derken arkama döndüm. Fakat şaşırmıştım, gelen o değildi.

"Hey hey hey, sakin ol ya! Bu ne sinir. Hala gergin misin bu gece için?"

Kasayı sinirle kapatıp ona baktım. "Nasıl görünüyorum oradan? Gerginim tabii ki. Eğer bugünkü o evrakları elimizdeki evraklarla değiştiremezsek batarız. Şirketimiz batar. Sen ciddiyetin farkında mısın Jeongguk?"

"Tabii ki farkındayım. Şirketimizin paraya ihtiyacı olduğunu da biliyorum. Sadece sakin olmamız ve bu geceki planımızı soğukkanlılıkla başarmamız gerek. Panik atak geçirmenin sırası değil."

"Elimde değil biliyorsun. Hadi uçak bekliyor aşağı inmemiz gerek" Son olarak valizimi kapattım.

"Bari özel uçakla gitmeseydik. Çok dikkat çekmez mi?"

"Neden iki iş arkadaşı Fransa'da tatil yapamaz mı?" Diye sordum. O sırada asansöre binmiştim. O sırada asansörde Jeongguk'un asistanı olan SooHyun vardı.

"Ne yani iki erkek Fransa'da romantik bir tatile çıkamaz mı?" Gülerek söylemişti bunu. Aklı sıra benimle dalga geçiyordu. Elimdeki dosyalarla kafasına vurdum. Daha da güldü.

Jeongguk böyleydi işte. Çocukluk arkadaşıydık biz. Ben sinirliyken, mutsuzken beni güldürmeye çalışırdı.

"Jeongguk salak mısın ne diye asistanının yanında böyle şeyler diyorsun? Yanlış anlayacak, aramızda bir şey var sanacak." Asansörden indiğimiz gibi söylendim.

"Zaten bana yanık görmüyor musun? Hem böylece yakamdan da düşmüş olur emin ol. Her öğlen kahve içelim mi diye peşimden de dolaşmaz, böylece ben de kaçmak zorunda kalmam."

"Ahh, çok fenasın. Ne var kız senle kahve içmek istiyorsa? İç işte bilemedin tek gecelik bir eğlence olur işte."

"Of bu konunun neyini tartışıyoruz cidden? Hadi hızlan da bir an önce 'özel' uçağımıza gidelim."

Haklıydı, zaten yolculuk saatler sürecekti. Uçakta bol bol konuşma vaktimiz olacaktı. Gerçi planların üstünden geçmemiz gerekecekti.

Sonunda uçağın yanına varmıştık. Şirketimizin avukatı beni karşıladı.

"Efendim gitmeden önce size bir şey sormak istiyorum?" Başımla söylemesi için onayladım. Sözüne devam etti, "Biliyorsunuz ki iki gün sonra şirketimiz ve şirketimizin geleceği için çok önemli bir ihalemiz var. Eğer bu ihaleyi alırsak şirketimizin borcunun büyük bir kısmı kapanacak ve kâr edeceğiz. Fakat alamazsak şirke-"

"Tamam biliyorum Bay Kim. İhaleyi almak için elimizden geleni yapacağız. Hiç şüpheniz olmasın. Ben her şeyin farkındayım. Eğer bu ihaleyi alamazsak olacakların da farkındayım içiniz rahat olsun lütfen."

Başımdan savmak için kurduğum bu cümleler bir nevi doğruydu. Bu ihaleyi ya alacaktık ya alacaktık. Başka bir seçeceğimiz olamazdı.

[6 Saat sonra]

Le Voleur  🏳️ Sope / YoonseokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin