İyi okumalarrrr... ❤️
***
Akşamın gelmesiyle başlayan eylül rüzgarı saçlarımı gözümğn önüne getirdikçe kendi kendinle mücadeleye giriyordum. Saçlarımı kulaklarımın arkasına başarıyla tıkıştırdığımda zafer kazanmış gibi oturduğum yerde rahatça yaslandım. Seviyorum bu havaları. Deniz'in sorusuyla yönümü onlardan tarafa çevirdim:
"Eee, çalışacak mısın okullar açılınca da?"
"Evet devam edeceğim."
Gelen kişi Deniz'di. İşleri bitince annemler Fatma Teyze'lerle beraber bize geleceklermiş. Deniz de önden gelmiş ve eve dönen Ömer'le karşılaşmış. Tabii ben evde olmayınca parka çıkmışlar ki bu sırada Deniz bizi görüp yanımıza geldi. Ömer'e anahtarı verip, tabii hakettiği azar faslından sonra yukarı yolladım. Son beş dakikadır Deniz'in Yiğit'i süzüp arka arkaya sorduğu sorulara ve imalı bakışlarına maruz kalıyorum. Tam sekiz kere cüzdanımı unuttuğumu, kafeye neden dönemediğimi ve Yiğit'in cüdanımı getirdiğini anlattım. Bıkkın bir sesle konuşarak ayağa kalktım.
"Biz gidelim artık. Bizimkiler de gelir şimdi."
Başını anladım dercesine sallayıp,
"Ben de gideyim. Kendine iyi bak. Bir de kedili cüzdanına. İyi akşamlar."
"İyi akşamlaaarr!"
Deniz'in enerjik sesine karşılık sessizce gülümseyip elimi salladım.
Apartmana doğru giderken tekrar arkamı döndüğümde Yiğit çoktan gözden kaybolmuştu. Koluma giren Deniz'i buldu gözlerim.
" Nerede kaldılar? "
" Haftasonu bir ekip yemeğe gelecekmiş. Hazırlık yapıyorlar. Gelirler elbet. Sen onu bunu bırak da ben şimdi anlam..."
"Aman Deniz. Neyini anlamadın? Cüzdan diyorum cüzdan unuttum diyorum."
"Ay tamam anladım ne bağırıyorsun? Çok iyi çocuk ya."
Sessiz kalışıma tepki olarak kırmak istercesine koluma vurdu. Kaşlarımı çatarak baktım.
"Hııı aynen iyi çocuk tamam harika çocuk ama lütfen canıma kastetmeyi kesin artık ya."
Yukarı çıkıp içeri girdiğimizde ceketimi fırlatıp salon kapısından Ömer'e göz devirdim. Tam cevap vermek üzereyken hızla çekilip odaya yürüdüm. Arkamdan gelen Deniz duvar dibindeki pufa kendini attı.
"Ne anlatacaktın sen bana?"
Sıkıntılı bir şekilde baktı.
"Aslında Hilal ve ben size anlatcaktık okullar açıldığında daha tam emin değiliz ama..."
"Deniz! Yapma şunu. Anlat işte. Ne oldu?"
Allah'ım sen sabır ver ya. Ne oldu kim bilir. Naz kendine hakim ol canım benim.
"Tamam tamam dur. Bak şimdi biz bu aşağıda sahilin oradaki yürüyüş yolunda boş boş yürüyorduk tamam mı? Sonra bir baktık!"
Eee. Neye, kime, niye? Hadi bakalım. Kopsun kıyamet. Bunda sonrasını nefes bile almadan bir çırpıda söyleyiverdi.
"Hakan var ya. İdil'le gördük onu. Böyle kafenin bahçesinde oturmuş oturuyorlardı. Yani tamam oturabilirler tabii ki ama. Hakan ve İdil niye birlikte otursun ki?"
Ciğerlerimi sonuna kadar doldurup kapattım. Relax. Ben var ya ben... Aman Ali Rıza bey tadımız kaçmasın. Kaçtığı kaçacağı kadar zaten de. Gözlerimi sabır dilercesine kapatıp açtı. Hakam bizim Hayal'le ortaokuldan arkadaşımız. Tabii diğerleri gibi sıkı fıkı kanka değiliz ama arkadaşımız sonuçta. Hatta konuştuğumuz tek erkek diyebilirim. Yiğit dışında. Neyse konumuz bu değil şimdi. İdil... Adını anınca beynim zonkluyor. İdil İdil, salak İdil, tiki İdil, aptal İdil, gereksiz İdil... Nefret ediyorum bu kızdan. Kesinlikle bir kamyon alıp Hayal'le Fransa'ya kaçma zamanı geldi. Yiğ... Aman Mete'yi de kasaya atarak. Bu dört dörtlük plandan sonra bahsederim. Şimdi kriz zamanı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEKLENMEDİK
Teen Fiction"Kapat gözlerini şimdi." Anlamamıştım. Olsundu. İçten gelen bir tebessüm ve uyumla kapattım gözlerimi. Kalbimin ritmi saniyesine uymazken ben gözlerimi kapatmış, yüzümü göğe çevirmiş bir şekilde duyacaklarımı bekliyordum. "Kapattım.Ne olacak şimdi...