"Katlanamıyorum! Katlanamıyoruz!"
Bu bölümü yazmadan önce kabul etmeliyim, İrem'i çok suçladım! Resmen agresifti ama sonra saçma sapan bir şekilde her şey tatlıya bağlandı;
Sabah uyandığımda Emre ile el eleydik, ona özel bir bağ kurmuştum ve o da bana kurmuştu, hemen kalktık işimizin başına gittik. Sanırım 10 dakika geçmişti Mete yanıma geldi, ellerini beline koydu ve "Oooooo neler görüyorum bücür, kendi kendine neler başarmışsın bakalım." dedi, o anda yerin dibine girdim ve kıpkırmızı kaldım. Mete ise gelip kafama dokundu, okşadı... okşadı... Ben terlemeye başladım, o ise okşamaya devam etti ve aynen şunu söyledi "Saçların nasıl şirin ya öyle resmen pişmaniye gibi..." ben bu olayın bitmesini umarken, kaldığımız yerin kapısı açıldı ve Ceren bağırarak dışarı çıktı, "İrem, hayır! Sakın!" diye bağırıyordu, Mete koştu yanlarına içeriye baktı ve dona kaldı. İrem Emre'yi boğazlamak üzereydi... Yani bana öyle dendi, Mete hemen içeri atladı ve aynen bir süper kahraman gibi Emre'yi çekip göğsüne bastı. İrem'i, Ceren ve Emir tutmaya çalışıyordu ben bir şeycik anlamamıştım, İrem haykırmaya başladı "Hayır! Öldürücem! Öldürücem! Herkesi öldürücem!" diyordu benim gözlerim açıldı ve sonra bir anda başımda Ceren vardı... Fenalaşmışım ve dişlerimi sıkmaya başlamışım ardından çığlık atmaya başlamışım Ceren de hemen koşmuş yardıma gelmiş, ona teşekkür ettim ve İrem'in durumunu sordum o ise bana kalkmamda yardım ederek eve kadar belimden destekledi. Aslında yaralarım daha iyiydi ama fenalaştığım için ve yine olursa diye yardım etmek istemişti. (Ceren o gün için teşekkür ederim!)
Evde ise, İrem bağırmasından dolayı ağzını kapatmışlardı ve ellerinde sarmaşıklar vardı, herkesin gözlerindeki korkuyu görüyordum... Ceren ile içeri girdik ve Ceren bir köşeye beni yarı oturur yarı yatar şekilde bıraktı ve yanıma oturdu. Emir çok düşünüyordu. Korkuyorduk, ne olucaktı?
Emir derin bir nefes aldı, konuşacaktı ama beş saniye sonra kelimeler çıkmadan aldığı nefesi geri verdi, Mete başladı konuşmaya ama bizimle değil İrem ile. Ağızındaki ipi gevşetti ve sordu "Neden?" İrem ise "İnsanlar bana acı çektiriyorlar! Siz de öyle!" dedi. Mete gözlerini bize çevirdi, cevap vermemizi istiyordu ama kimse konuşamadı... Yani ben hariç, sessiz ben atıldım ve İrem ile ciddi ciddi bür konuşma yaptım, "İrem! Saçmalamayı kes! Kes! KES! Herkes seni seviyor ve saçmalıyorsun, Emre'yi boğazlamak nedir ya!? Hayır tamam bizi sevmiyorsun ama geleceğin ne olacak? Neden öyle düşünüyorsun!?" mırıldanarak cevapladı, sesi çatallı çıkıyordu "Çünkü hep arka plana atıldım ben!" sonra fark ettim haklıydı, hep gülümserdi ama kimse ona pek ilgi göstermezdi. Nedense o anda ağzımda garip bir tat hissettim ve konuşmaya başladım "Hepsi geride kaldı, yarından itibaren biz en iyi arkadaşız herkes gibi!" dedim ve kucakladım onu. Arkama baktım ve Ceren'e bakınca bana bakıp göz kırptığını gördüm o anda gözlerimiz kenetlendi ve ikimiz de çok masum bakıyorduk bu yüzden kahkaha atmamıza engel olamadık, İrem de gülmüştü...
Her şey burada da tatlıya bağlandı, ben ne diyorum? Biz mutluyuz, siz de öyle olun... Sizi seviyorum.
Hadi buraya küçük bir söz bırakalım; Siz mutlu olmak istedikçe sizi kimse ve gerçekten kimse, yıkamaz! Siz güçlüsünüz! Hep öyle olun... İyi insanlarsınız.