Ayrılık...

124 25 13
                                    

Anne ve baba Aylayı yanlarına cagirdilar.Cümleye nasıl başlayacaklarını bilmiyorlar sadece onun üzülmesine katlanamayacaklarini biliyorlardı.Babası anlatmaya başladı.
"Kızım şirkette bazı sorunlar yüzünden bir süre evimizden ayrı kalacağız"
"Nasıl yani baba?taşınıyor muyuz?"
"Ayla sen sakın üzülme kızım.Büyükannen den kalan evde yaşayacagiz."
"Ama orası çok uzak.Hem ben öyle soğuk,ruhsuz evlerden hoşlanmıyorum"
Ayla'nın yüreğinde bir sızı,yosun rengi gözlerinden iki damla yaş düşüverdi.Bu yaşlar ailesini kahretmeye yetiyordu.Gözyaşlarını silen annesi onu bağrına basarak teselli etmeye çalisti.

Ayla hassas biri olsada aynı zamanda güçlüydü.Sanki böyle bir şey olacagini önceden biliyordu.Kafası karışan Ayla duş almak için banyoya ilerledi.Kapıyı açtı.Adım atmakta tereddüt etti,kafasında arkadaşları ve tabi Ali vardı.Belkide ılık bir duş toparlanmasına yardım edecekti.Suyu ayarladı.Ilık su koyu kızıl saçlarından süzülürken bir sesler işitti.Sesin nerden geldiğine anlam veremeden hızla kapı arkasındaki pembe bornozuna sarıldı."Beni bul!." duyduğu şey bu.Kimin sesiydi ondan ne istiyordu?.İçinde yine bir buruk sıcaklık,birazı huzur veren diğeri ürküten.Banyodan uzaklaşıp odasına geldi,saçlarını kuruttu.Aklında bu taşınma işi ve babasının yıllarca emek verdigi çok sevdiği şirketi,işi.Bu durum karşısında çok üzüldü.Evinden ve arkadaşlarından ayrılmak zorunda kalacakti.Onun için çok üzücü bir durum olsada yapacak bir şeyleri yoktu.Bazen kader bizi bir yerlere sürükler,istemeye istemeye gittiğimiz yerler bizim iyikilerimize dönüşebilirdi.Ayla ve ailesinin gittikleri yer onların iyikisi olabilecek miydi?

***

Ayla'nin Büyükanne ve Buyukbabasin'dan kalma küçük bir kasabada oldukça eski bir yapılı ,koyu kahverengi ahşap kaplama üzerine yeşil renkli demir panjurlari olan 3 katlı bu evin kocamanda bahçesi vardı.Bahçede 2 tane devasa selvi ağacı ve bu iki ağacın ortasında fazlasıyla eskimiş kırmızı bir tahta salıncak vardı.Arka bahçede bodur ağaçlar, evin ardında ucu bucağı gorunmyen bir tepe,etrafında derme çatma birkaç ev daha ama içlerinde insanlar var mıdır?belli degil. Ayla'nın her zaman tuhaf bulduğu bir evdi ve artık orada yaşayacaklardı.

Ayla ertesi sabah okula gittiğinde durumu arkadaşlarına ve Ali'ye de anlattı.Arkadaslari çok üzülse de Ayla' yı üzülmemesi için teselli etmeye çalıştılar.Hayalleri vardı. Ayla,Mine ve Müge'nin birlikte aynı Üniversitede okumak ve aynı evde yaşamak..Lise boyunca bunları konusmuşlardı.

Mine çok konuskan,yerinde duramayan,deli -dolu,özgür ruhlu,giyime kuşama meraklıydı.Makyajsız bakkala bile gitmezdi.Müge onun aksine ağır başlı, oturaklı,adeta yaşından beş yıl daha büyük,evine düşkün,yüzüne makyaj degdirmeyen doğal bir kız.Ayla bu ikizlere ve aralarinda geçen o tatlı atismalara bayılırdı.Güzel dostlara sahip olan Ayla'nın hayran olduğu Ali ise,1.85 boylarında beyaz tenli,kumral saclı,ela gözlü,yüzünde hiç pürüz yok.. vücudundaki kaslar giydiği gomlekten bile belli oluyor.Lisedeki kızlar Ali ye,Ali ise Ayla ya hayran...


İşte o gün !!
Ayla kıyafetlerini toparlıyordu.Arkadaşları da geldiler.
"Üzülme Ayla biz seni görmeye geliriz"
"Hem belki aynı Üniversiteye gideriz tekrar bir arada oluruz"
Titrek ağlamaklı bir sesle;
"Elbette" diyebildi Ayla...
Artık ayrılık vakti gelmisti.Arkadaşlariyla vedalaştı ve arabaya ilerledi.Arkadan tok bir ses "Ayla" Ali'nin sesiydi bu.
"Bana bir veda etmeden mi gidiyorsun?"
"Seni son kez görmekten korkuyordum."
"Son olduğunu kim söyledi?"
Koşar adım Ali'ye sarıldı ve vedalaştılar.Daha sonra arabaya binen Ayla gözyaşlarına hakim olamıyordu.Geride bıraktıkları onun için çok değerliydi.Bir tarafta yediği içtiği ayrı gitmeyen kız kardeşleri gibi olan arkadaşları diğer yanda bütün lise boyu hayran olduğu ve arkadaşlığının yeni başladığı Ali...O an hiç gitmek istemedi.Annesi babasida bir okadar üzgün esyalarını arabaya yüklediler.Büyükannelerinden kalma o yer iyiki de vardı.Yoksa nereye giderlerdi.?
Yolculuk başladı..Arabanın arka camından bakarken,araba ilerledikçe arkadaşları ve Ali yok oluyordu.Sanki birdaha hiç gorusmeyeceklerdi.Gözleri ağlamaktan kızıla dönen Ayla onlardan binlerce kilometre uzakta küçücük bir kasabada ne yapacaktı?.

***

Annesi ve babası içinde yeni evlerine ve hayatlarına alışmak bir o kadar zordu.Lale hanımın işlettiği küçük ve şirin bir butik mağazası vardı.Gününün bir çoğunu orada geçiriyordu.Çok sevdiği bir kaçta kadın arkadaşları...ve çocukluk arkadaşı olan Zeynep Ebe.
Lale hanımın uzun süre çocuğu olmadığı zamanlarda Ebelik fakültesini bitiren Zeynep,Lale hanımın bu hayattaki en büyük destekçisi olmustu.Ona yıllarca çocuk sahibi olamayacağını söyleyen bir yığın doktorun üzerine Zeybep Ebe hićbir zaman umudunu yitirmiyor,arkadaşı için elinden geleni yapıyordu.
Ayhan bey ise köklü zengin bir ailenin tek oğlu tek varisiydi.Ailesinden kalan şirketi, arabaları,birde küçük kasabadaki aile yadigarı o ıssız ev vardı.Ayhan beyin işleri gayet olurunda seyrederken,bir gün şirketine atılan bir iftira yüzünden tüm baglantilari kaybedip tepe taklak olmuştu.Ayhan bey ailesine çok değer veriyordu.Onca parasına rağmen eşine sadık bir aile babasıydı.Eşiyle yaşadığı bazı çocuk olayları yüzünden bile ailesine rest çekmişti.Annesi Lale yi çocuğu olamadığı için hep dışlamıştı.

Ama nihayet 10 yıl sonra bir mucize ile karşılaştılar.Lale hanım hamile🤰
" Nee!!! Hamile mi?"
"Doktor bey doğru mu duyuyorum?"
"Bir daha bakın lutfen "
Doktor bey yüzündeki masum bir tebessüm ile ;
"Evet doğru duyuyorsunuz.Lale hanım hamile"
Sonunda tüm duaları kabul olmuştu.Yıllarca çektikleri evlat hasreti son bulacaktı.Birbirlerine bakıp gülümsediler.Lale hanımın gözlerinden birkaç damla yaş süzüldü.Hala inanamiyorlardı,bu mucizeye.Zorlu hamilelik sürecinde Zeynep Ebe de bir an olsun yalnız bırakmadı arkadaşını.Butigede yardıma giderdi.Müşterilerle ilgilenirdi..Niyahet cinsiyet öğrenme zamanı geldi.Onlar için bunun bir önemi olmasa da heyecanla doktorun yolunu tuttular.
Doktorları uzunca bir arayistan sonra görebildi cinsiyeti.
"Evet ne tahmin ediyorsunuz?"
"Biz hiç düşünmedik.Saglikli olsun yeter ki" dedi Lale.
"Ozman hazırsanız söylüyorum."
"Evet doktor bey..'
"Bebeğiniz kız ve sağlığı gayet yerinde."
Lale ve Ayhan ellerini açıp şükrettiler.Artık güçlü aşklarının bir meyvesi olacaktı.Bu öylesine güzel bir mucizeydi ki.Eve gidene kadar isim düşündüler.

Ayhan bey küçücük ayakları,buruşuk elleri,mis gibi kokusunun hayalini kurmaktan,isim falan dusunemiyor ki.Lale nin aklina birden madem ikimizden bir parça ozman isimlerimizin ilk iki harflerinden bir isim çıkaralım.La ve Ay..
"Ayla"dedi Ayhan bey o an,evet ismi "Ayla"olsun güzel kızımızın.Lale hanımın çok hoşuna gitmisti.Hergun onu Ayla diye sevmeye başladılar.Lale hanım zor bir gebelik döneminden geçsede,onu kucağına alacagi güne kadar tüm acılara katlandı.

Sabır... tahammül gerektiren olgunlaşmamış bir meyve,her Kula nasip olmayan,Dili olmayan en güzel duaydı..Sen inatla,umutla bekle,elbet bir gün doğacaktı...

Herşey aslında Ayla nın dünyaya gelmesiyle başladı.Kimse farkında olmasa da Ayla için bu çetrefilli serüven doğum gecesinde başlayacaktı ..

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
ZÜMRÜT TAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin