Israrla çalan zil sesiyle deliye dönmeden önce yataktan kalkmış ve merdivenlerden yuvarlanmadan aşağıya inmeyi başardığımda, anahtarı almadığı için çoktan Liana'ya sövmeye başlamıştım.
Kapıyı açtığımda karşılaştığım Zayn ve diğerlerine gözlerimi tam olarak açıp bakmaya çalışıyordum. Hala rüya falan mı görüyordum?
"Merhaba! Bizi içeri alacak mısın acaba? Acil tuvalete gitmem gerek."
Kıvırcık saçlı olan sempatik bir şekilde konuştuğunda kapıda onları izlemekte olduğumu farkedip geri çekilerek içeri girmelerine imkan sağlamıştım.
Sanırım hala uyuyordum.
Zihnime birden hücum eden Theresa'nın doğum günü kendime gelmemi biraz olsun sağlayabilmişti.
"Bu kadar erken geleceğinizi bilmiyordum. Dağınıklık için üzgünüm." dedim hepsi içeri girdiğinde kapıyı kapatırken.
Ardından onlara dönerek gözümün önüne gelen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım.
"Erken mi? Saat biri geçiyor. Sadece bilgilendirmek istedim." dedi gülerek, adının Liam olduğunu hatırladığım çocuk.
"Bugün dersim yok. Yani tatil. Tabii ki erken!" dedim yerdeki yastıkları toplayıp koltukların üzerine fırlatırken.
"Tuvalet nerede, lütfen?" dedi kıvırcık olan yalvarırca.
Theresa'nın favorisi oydu. Sanırım adı Harry'di. Ah. Evet. Harry.
"Koridorun sonundaki sol kapı." dedim ona koridoru işaret ederken.
Teşekkür ederek hızlı adımlarla gösterdiğim yöne doğru ilerledi.
Sarı saçlı olan masanın üstündeki dünden kalma çerezleri karıştırırken "Yiyecek bir şeyler var mı? Yeni uyandım ve çok açım." dediğinde onun bu haline istemsiz güldüm.
"Mutfakta bir şeyler olmalı." dedim mutfağı işaret ederken.
"Sen her zaman açsın Niall." dedi Louis olduğunu tahmin ettiğim çocuk.
Sarı saçlının adının Niall olduğunu hatırladığım komik çocuk Louis'e saçma hareketler yapıp mutfağa yöneldi. Liam olduğunu tahmin ettiğim çocuk yerdeki eşyaları alarak etrafı toplamama yardım ediyor gibi gözüküyordu.
Ve Zayn, beni izliyordu.
Kısa bir süre ona baktıktan sonra kendime baktım. "Ne var?"
Söylediğime gülmeye başladığında "Komik gözüküyor olabilirim Bay, Bay Çok Bilmiş! Evet, çok bilmiş." dedim.
Belimden düşen bol siyah pijamam ve üstümdeki beyaz atletle çok da hoş görünmediğimin farkındaydım. Henüz yüzümü bile yıkamamıştım.
"Komik gözükmüyorsun, hayır. Ve Bay Çok Bilmişi beğendim." dediğinde ona dil çıkarıp yüzümü buruşturdum.
Şu an kesinlikle kendimde değildim.
Louis televizyonun yanındaki filmleri karıştırırken "Bunların hepsini izledin mi?" diye sorduğunda "Evet. Her çarşamba film günümüzdür." dedim omuz silkerek.
"Gününüz?" dedi sorarca Zayn.
Ona baktım ve "Tabii ki bu evde tek değilim. Ev ve aynı zamanda hayat arkadaşım var." dedim.
Yüzünde anlamlandıramadığım bir ifade oluşurken zil çaldı ve Liam koşarak kapıya yöneldi.
"Ve benim hayatım da geldi!" dedim gülerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELIEVE
Fiksi PenggemarKarşımda beni her seferinde büyüleyen muhteşem kalabalık, yanımda en yakın arkadaşlarım ve yüksek sesle çalan müziğimiz... İnsanları şarkılarımız ile mutlu edebilmeyi gerçekten seviyordum. "Elleri kaldırın!" Liam'ın kalabalığı coşturan seslenişinin...