İris mesajı kapandığında herkes düşünceliydi. Sciron ile daha önce tanışmışlardı ve pek de hoş bir tanışma değildi. Aqua ise anlamamıştı" Sciron da kim ve neden suratınız asık?" Piper hemen Aqua'ya Sciron ile önceki karşılaşmalarını anlattı. Diğerleri de arada bazı şeyler ekledi. Aqua başını salladı" Tamam anladım ama çok da sıkılmaya gerek yok onu kandırabiliriz. Aklımda bir şey var ama kesinleşince size de söylerim. Şimdi, nerede buluruz bu Sciron'u?" Herkes birbirine baktı. Kimsenin bir fikri yoktu. Önceden gördükleri yer de olabilirdi ama olmayadabilirdi. Neela'yı tekrar aradılar. Yanında duran kütüphaneden birkaç kitap aldı. Biraz karıştırdı sonra melezlere döndü" Aqua, seni daha önce bir kayalığa götürmüştüm. Hani değişik açılardan bakıldığında farklı mitolojik canavarların görünümüne bürünen bir kayalıktı." Aqua yavaşça başını sallayınca annesi devam etti" Kesin bir bilgi olmasa bile Sciron orada olmalı. Başka bir fikrim yok." dedi ve İris mesajı bitti. Herkes Aqua'ya döndü." Annemin dediği Siren Koyu'nun birkaç mil ötesinde bulunan bir kayalık. Ama sadece koyun içinden geçildiğinde kayalık ölümlülere kendini gösteriyor." Herkes oflamaya başladı. Leo" Bu yolda çıkmaz sokakmış desenize." dedi. Aqua hemen başını hayır anlamında salladı" Aslında öyle değil. Bende bir siren olduğum için sirenleri engelleyebilirim ya da size etki etmemelerini sağlayabilirim." İşte bu uzun süredir duydukları ilk iyi haberdi. Leo hemen bir hesaplama yaptı. "Siren Koyu'ndan çıkmamız iki gün sürecek. Kayalığa üçüncü günün akşamı anca varabiliriz. O yüzden ben hemen gidip gemiyi çalıştırayım. Havadan daha hızlı gideriz. Koyun yakınında tekrar denize ineriz. Şimdi herkes uykuya millet. Sabaha kadar vaktimiz var." Melezler birbirine iyi geceler dileyip kamaralarına girdi. Özellikle Aqua'nın iyi bir uyku çekmesi gerekliydi ama pek öyle olmadı. Rüyasında melez kampını gördü. Kampın ortasında siyahlı ve kırmızılı bir cübbe giymiş bir melez duruyordu. Kafasını genişçe bir kukuleta ile örtmüştü. Yüzü görünmüyordu. Melez sanki karanlığı kontrol ediyor gibiydi. Yanında iki tane meleğe benzeyen canlı vardı. Ama arkaları dönüktü. Sadece iki kocaman siyah kanat görüyordu. Birden güçlü bir ses duydu" Bu gördüklerin çok da uzak olmayan bir gelecek. Bunu engelleme gibi bir ihtimale sahip değilsiniz ama kayıp verip vermeyeceğiniz size bağlı." Aqua sıçrayarak uyandı. Galiba fazla sıçramıştı çünkü yataktan düştü ve kafasını yatağın yanındaki komodine çarptı. Komodinin üstünde duran sürahi de devrilip üstüne boşaldı. Hazırlıksız olduğu için sırılsıklam olmuştu. Homurdanarak kalktı ve başını ovaladı. O sırada Leo'nun sesi gemiyi doldurdu. Herkese uyanmasını söylüyordu. Aqua hemen kurulandı ve gardıropuna ilerledi. Kot bir şort ve turkuaz renkli askılı bir tişört giydi. Ayağına beyaz Converselerini geçirdi, saçını at kuyruğu şeklinde topladı. Saçları ayak bileklerine değiyordu. Kamarasından çıktığında Jason ile karşılaştı. Jason onu önce bir süzdü. Aqua'nın giydiği şort uzun ve düzgün bacaklarını göstermişti. Saçlarını toplayınca güzel yüzü ve kocaman gözleri ortaya çıkmıştı. Gözleri ametist rengindeydi. Jason bir yerde ametistin Roma'nın savaş tanrıçası Bellona'yı temsil ettiğini okumuştu. Yani Aqua savaşmaya hazırdı. Bir an aklına geldi" Ona her renk göz yakışıyor." Jason'ın kendisine baktığını gören Aqua ona 'Ne var?' bakışı attı. Jason ise gülümseyerek" Yok bir şey sadece çok güzel olmuşsun." dedi. Aqua da gülümsedi, Jason'ın elini tuttu ve Leo'nun toplantı - kahvaltı salonuna el ele girdiler. Diğerleri de uyanmıştı ve onları bekliyorlardı. Herkes toplanınca Aqua akşam gördüğü rüyasını anlattı. Bu pek de iyi bir şey değildi ama en azından kesin olarak birini kaybetmeceklerini öğrenmişlerdi. Annabeth hemen araya girdi." Bence bu hastalıktan sonra olacak yani kafa yormaya gerek yok. Ayrıca kahvaltınızı hızlı yapın çünkü 15 dakika sonra Siren Koyu'na gireceğiz ve iki günde mümkünse daha kısa sürede içinden geçip şu değişik kayalığa ulaşacağız." Herkes başını salladı ve yemeklerini yemeye koyuldu. Aqua ve Percy kardeş olduklarını bir kez daha belli ettiler. İkisi de krep istedi. Percy'nin krepleri mavi, Aqua'nın krepleri ise turkuaz renkliydi. Birbirlerine bakıp gülümsediler. Sonra herkes yemeğini yedi. Birden çok güzel bir melodi duyuldu. Bir sürü kişi aynı melodiyi söylüyor gibiydi. Aqua hariç melezlerin hepsi ayaklanıp salondan çıkmaya çalıştılar ama Aqua elini aşağıya doğru salladı ve herkes yerine oturdu. Aqua" İşte Siren Koyu'na girdik. Zaten anında sizi etkilemeyi başardılar." dedi. Percy sordu" Peki neden şu anda bize bir şey olmuyor? Yani neden denize atlamaya çalışmıyoruz?" Aqua hemen yanıtladı" Çünkü kendi gücümle sizi etkilemelerini engelliyorum." Piper heyecanla " Madem bize etki edemiyorlar gidip onlara bakabilir miyiz?" diye sordu. Aqua tebessüm etti ve başıyla onayladı. Herkes ayaklandı ve sirenlere bakmaya gittiler. Her yerdelerdi. Hepsi birbirine benziyordu. Hepsinin siyah saçları siyah pulları ve siyah kuyrukları vardı. Tırnakları upuzundu. Pençe gibi görünüyordu. Parmaklarının aralarında perdeler vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
POSEİDON'UN KIZI 2 :KAMPTAKİ HAİN( TAMAMLANDI)
FanfictionPoseidonun kızı kayıp melez kitabının devamı şeklinde olacak bir kitap Anlam karışıklığını önlemek için ilk kitabı okumanızı tavsiye ederim. Poseidonun kızı kayıp melez ilk kitabım. UYARI!!! Eğer bu hikayeyi Wattpad harici bir platformda okuyorsanız...