the demon plays with me

8.6K 439 1.2K
                                    

Taehyung, son yarım saatte onuncu kez iç çektiğinde şansını zorladığını biliyordu. Yoongi önündeki köpüren kazanın etrafından dolanıp çemkirdiğindeyse şaşıp kalmıştı.

"Bir velet gibi davranmayı kes ve eğer fena bir şekilde becerilmeyi bu kadar istiyorsan diğer normal cadılar gibi bir iblis çağır."

Taehyung somurttu. Yoongi gözlerini devirdi ve zehrine geri döndü.

"Daha önce hiç çağırmaya ihtiyaç duymamıştım. Garip hissettiriyor." Yoongi'nin omzunun üzerini görebilmesine yetecek birkaç adım attı ve yavaşça yosun yeşilinden altın rengine dönen, yakında iksir olacak şeyi kontrol etti. "Onlardan faydalanıyormuşum gibi geliyor. Ejderha kanını unutma."

"Lanet ejderha kanını unutmayacağım." diye mırıldandı Yoongi eli sözü geçen sıvıyı içeren şişeye ulaşırken. Yavaşça sıvıyı damlattı, burnu odak içinde kırışmıştı. Taehyung bunun tatlı olduğunu düşündü ama bunu yüksek sesle söylememesi gerektiğini iyi biliyordu.

Yoongi ateşi yükseğe ayarladı ve çalışma masasından uzağa adımladı. Ellerini belinin etrafına sarılı önlüğe temizlemiş ve Taehyung'a bir bakış atmıştı. Taehyung'un aptalca bir şey söylediği ve Yoongi'nin neden onunla arkadaş olduğunu sorguladığı anlamına gelen bir bakış.

"Bir seks iblisini kontrol edemezsin, Taehyung. Onlar sadece seksten beslenmezler, onlar istekli seksten beslenirler. Onları çağırabilirsin, onları kovabilirsin, onları kesinlikle becerebilirsin ama onları kontrol edemezsin. Onlar, kesinlikle, açıkça yapmalarını söylemediğin takdirde sana dokunamazlar ve eğer, onlar bunu yapmak istemezlerse sana siktirip gitmeni söylerler. Bu temel iblis bilimidir, bunu bilmeden nasıl oldu da derslerini geçebildin?"

Taehyung yüzünün Yoongi'nin bakışları altında yandığını hissetti.

"Bana öyle bakma! Seks kısmını atladım ve doğruca kana susamış iblislere gittim!"

"Neden seni becermek yerine seni öldürebilecek bir iblis çağırmayı öğrenmek istedin ki? Ne çeşit bir ergendin sen?"

Yoongi başını iki yana salladı ve koridorda gözden kayboldu. Taehyung tekrar iç çekti. Zehre ve ardından koridora baktı, keçi boynuzu tozundan bir tutam aldı ve karışıma ekledi. Zehir hafif bir uğultu çıkarmış ve altın rengine dönmüştü. Memnuniyetle gülümsedi ve Yoongi'nin çıplak ayaklarının ahşap zemin üzerindeki yumuşak tap tap seslerini duyduğunda geri çekildi.

Yoongi hızlıca Taehyung'un eline verdiği bir parşömen parçasıyla tekrar mutfakta belirdi. Ardından zehre baktı ve bir madeni para gibi parladığını gördüğünde ışıldadı. Taehyung'a bak senin yardımın olmadan nasıl iyi yaptım der gibi kendini beğenmiş bir bakış attığında Taehyung gülmemek için tüm iradesini kullanmak zorunda kaldı.

"Elindeki çağırma büyüsü. Cehennemin o parçasından birkaç iblis tanıyorum. İyilerdir. Yani, bir iblisin olabileceği kadar iyilerdir. Namjoon'a bir arkadaşı var mı soracağım. Güvenilir biri diyebilirsin, sadece emin olmak için."

"Namjoon?"

"Benim iblisim."

"Senin iblisin?"

"Evet."

"İyi mi?"

Yoongi'nin yanakları pembeye döndü. Uzağa baktı ve masayı temizlemekle meşgulmuş gibi davrandı fakat Taehyung ağzının kenarının küçük bir gülümsemeyle kıvrıldığını görebiliyordu.

"Kusursuz."

"Iy, tamam." Parşömene çizilmiş pentagrama baktı. Kolay görünüyordu, daha gençken Taehyung'un üzerinde çalıştığı ve hatırladığı pentagramlardan daha kolay, ve büyü için gerekli malzemeleri bloğun aşağısındaki Hoseok'un dükkanından alabilirdi. "Sanırım şansımı deneyebilirim."

the demon plays with me •vmin•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin