40.Bölüm/Final

908 31 87
                                    

Fatihin ağzından

Ağırlaşan göz kapaklarımı araladım. Uyanmak istemiyordum ama bugün büyük gündü. Eylülle beraber Ege'ye gidecektik. Evlenecektik orada. Küçük bir sade nikahla evlenecektik ve İstanbula gelecektik. İki yıl kalıp okulu bitirdikten sonra ise tekrar gidecektik.

Yıldırım dedenin ölümünden sonra bir buçuk ay geçmişti. Bu bir buçuk aylık süreçte Eylülle iyice karar vermiştik. Barış abim her boş anda Eylülü sıkıştırıp tehditler ediyordu. Annem de aynı şekilde yapınca evlenip olayı bitirmeye karar verdik. Okul bittikten sonra da gidecektik buralardan. Sadece ikimiz.

Onur gittikten sonra Berra bunalıma girmişti. Bir buçuk aydır gülerken görmemiştim. Eylül ve İrem hiç yalnız bırakmıyordu ve kendine zarar vermesinden korkuyorlardı. Onur ise beni aramıştı. Şimdilik londraya gitmişti. Zor da olsa geçinmeye çalışıyordu. Berrayı ne kadar arasa da Berra açmıyordu telefonları. Kırgındı, buruktu.

İrem ve Poyraz mutluydu. Neşeli giden bir evlilikleri vardı.

Caner abi ile Nehirin de güzel gidiyordu. Çok mutluydu herkes. Salih karayel müebbet yemişti. Mete ortada yoktu bile. O gün cafeden gittiğinden beri iğrenç yüzünü görmemiştik. Görmeyelim de.

Yataktan doğruldum ve saçlarımı kaşıyıp elimi yüzümü yıkadım. Asılı olan damatlığıma baktım. Çok güzel duruyordu. Kendi kendime istemsizce güldüm.

Çalan telefonuma baktım Caner abi arıyordu.

"Efendim Caner abi."

"Damat kahvaltıya gelsene. Sonra çıkarız."

"Tamam abi olur." Dedim ve telefonu kapadım. Karavanı kilitleyip sokağa girdim. Çok heyecanlıydım. Anlatılmayacak kadar çok heyecanlıydım. İçim içime sığmıyordu.

İrem ve Poyrazı görmüştüm. Eylülün evine doğru gidiyorlardı. "Oo damat bey." Dedi İrem gülerek.

"Ulan Fatih koskoca İstanbula sığmadınız. Bir nikah için daha Çeşmeye gitmeye ne gerek vardı ki." Dedi Poyraz.

Güldüm.

"Orası bizim yaşayacağımız yer. Güzel anılarımızın hepsinin orada olmasını istiyoruz. İstanbulda çok kötü anılarımız var." İrem güldü.

"Bahanelere bak. Desene insanları yoracağım diye." Poyrazla birbirine baktılar. "En iyisini biz yaptık."

Eve girmiştik. Bahçeye geçmiştik. Berra ve Ceyhun da gelmişti. Biraz durgun duruyordu. Uzun süredir durduğu gibi.

"Eylül bunlar söyleniyor hayatım uzak yolculuğa nikaha gidecekleri için." Dedim ve İrem ile Poyrazı gösterdim.

"Gelinin birinci dereceden yakını olduğunuz için gelmek zorundasınız." İrem ve Poyraz güldüler. Çok mutlu duruyorlardı bugün daha fazla mutluydular.

"O da gelecek mi?"

Dedi Berra titreyen dudaklarının arasından.

"Yok, o işten izin alamıyor." Gözleri doluydu. Ah Onur ah. Ergenliğini yaşayamamış ergen.

"Şimdi bizim oraya gitmemiz akşamı bulacak. Nikah da yarın değil mi?" Dedi İrem. "Evet yarın." Eylülle birbirimize baktık. Bakışları heyecanlanıyordu beni. Kalkıp yanaklarını sıkmak, alnını öpücüklere boğmak istiyordum.

"Madem ege de bütün güzel anılarınız birikiyor. Bizde size güzel bir anı bırakacağız orada." Dedi ve birbirlerine bakıp güldüler.

"Merak ederim ben şimdi. Ne?" Aynı anda ikiside başını salladı.

KALBİMİN SESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin