Biz vampirlerin var oluşunu kısaca anlatmak gerekirse; annemiz Lilith'in, yaratıcımız -babamız- Caine'i Nod denilen kayıp yerde bulup, kendi kanını vererek dönüştürmesi ile başlıyor. Onu Nod bölgesine süren Tanrı, günahlarının bağışlanması için Caine'in af dilemesini istiyor. Bu isteği reddeden Caine, Tanrı tarafından lanetlenerek bizim gibilerin oluşmasını sağlıyor. İşte biz vampirlerin çoğalması bu şekilde oluyor.
Çok yakında Lilith ve Caine tekrar dünyaya gelecekler ve bize inanan, yanımızda yer alanları bulup dönüştürecekler. İnanmayan ve bizleri yok etmeye çalışan insanlara da savaş açacağız. Umarım bu savaşta sevdiğim kadın benim tarafımda yer alır. 'Caine bana yardım et! Bu kadını gerçekten sevebilir miyim?' diye sordum içimden.
"Ne düşünüyorsun Jordan?" Alex'in sorusuyla kendime geldiğimde, pencerenin önünde durmuş, karanlıkta gümüş gibi parıldayarak etrafı aydınlatan kocaman dolunaya bakıyordum. Alex genelde ismimi tam olarak söyleyerek hitap etmezdi, tabii eğer sevgili kardeşimin canı bir şeylere sıkılmamış olursa.
"Yaratıcımızın ve annemizin dünyaya ne zaman geleceklerini düşünüyordum." Deyip ona doğru döndüm. "Senin canın bir şeye mi sıkkın kardeşim?" diye sordum yanına gidip oturarak.
"Çok mu belli oluyor?" diye sordu yüzünü ekşiterek.
"Hem de fazlasıyla!" Dedim gülerek. "Anlat hadi bana!" Dedim pür dikkat onu dinlemeye odaklanarak.
"Aslında anlatacak pek bir şey yok." Dedi düşünceli bir şekilde otururken.
"Unutma ki sen ve ben kardeş gibiyiz ve krala bile söyleyemeyeceklerini bana söyleyebilirsin." Dedim ciddi bir ifadeyle yanına oturarak.
Derin bir nefes aldı ve "Aslında... Herkesten gizli bir şekilde bazı zamanlarda dünyaya gidiyordum ve oradaki insanların yaşamlarını izleyerek, 'vampir olmasaydım nasıl olurdu!' diye kendime göstermeye çalışıyordum." Dedi gülümseyerek. "Bir gün gene dünyaya gittim ve orada bir kadın ile tanıştım. Aslında tam olarak tanıştığımız söylenemez. Gittiğim bir giyim mağazasında çalışıyordu ve kıyafet seçimimde bana yardımcı olmuştu." Dedi düşüncelere dalmış bir şekilde gülümserken.
"Yani bu giydiğim kıyafetleri aslında nereden aldığımı biliyordun, öyle mi? " diye sorduğumda yüzü af dileyen bir ifadeyle yüzüme bakıyordu. "Devam et!" Dedim cesaret verircesine. Her ne kadar yaptığı yanlış olsa da onun mutlu olmasına sevindiğimi itiraf etmeliyim.
"Pekâlâ." Dedi ve gülümseyip anlatmaya kaldığı yerden devam etti. "Tanıştığım bu insan kadın çok güzel. Aynı meleklere benziyor. Sanki saçları ateşe batırılmış gibi kıpkırmızıydı. Yanılmıyorsam ya orada çalışıyor ya da oranın sahibiydi. Arkadaşıyla konuşurken gülümseyince sanki melekler yanında dolanıyormuş gibi hissediyorsun." Dedi gülümsemesi devam ederken.
"Caine aşkına! Sen âşık olmuşsun sevgili kardeşim." Dedim omzuna vurarak. Ama nedense anlattığı kadın bana hiç de yabancı gelmiyordu. 'Herhalde benzer özellikleri olan pek çok kadın vardır.' Dedim kendime onu dinlemek için odaklanmaya çalışarak.
"Galiba öyle görünüyor. Ama ben insan değilim, bir ölüyüm. Âşık olmak bana yasak olmalı! Benden ona zarardan başka bir şey gelmez." Dedi üzgün bir şekilde başını eğerek.
"Alex, bu yaşadığımız dünyada hiçbir şey yanlış değildir ve yasak olmamalı... Âşk bile. Ayrıca unutma ki sen tam bir ölü değilsin." Dedim gülümseyerek.
Biraz düşündükten sonra başını kaldırıp gülümseyerek "Galiba sen haklısın kardeşim." Dedi. "O zaman gidip onunla konuşmalıyım, değil mi? Belki o da benden hoşlanmıştır." Dedi hızla oturduğu yerden kalkarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TILSIM SERİSİ 1. KİTAP BAŞLANGIÇ(E-KİTAP OLACAK)
Vampirekocasını ve kızını kazada kaybettikten sonra hayatı altüst olan Zeynep Carter, iki yakın dostu olan Sinem ve Özlem ile birlikte Kartal'da yaşamaya çalışmaktadır. Özlem ile birlikte Kartal'ın merkezinde Gotik giyim üzerine mağaza işletmekte olan Zeyn...