İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİSİNE GÖRE GELİYOR... BOL KEYİFLER...
Balık kokusu o kadar keskindi ki küçük kıza yaklaşmak mümkün bile değildi. Çok pis görünüyordu. Ancak tuhaf bir şekilde gözleri çok dikkat çekiyordu. Kocaman kahverengi gözleri balık pisliğine bulanmış elbiselerini ve paspal görünüşünü bile yok ediyordu.
Yanında kendisiyle aynı yaşlarda başka bir kız daha vardı. Ancak Jose bir nedenden ötürü gözlerini en başta gördüğü kızın gözlerinden ayıramıyordu. Muhtemelen kendisiyle aynı yaştaydı her ikisi de. Ellerindeki sepetin içinde balık vardı.
Genç çocuk keskin kokuyu yok sayarak onlara doğru yaklaştı. Her ikisi de tedirgin bir şekilde bir süre durdu. Bu manastıra çocuklar çok yaklaşmazlardı. Rahiplerden korkuyorlardı. Jose, hafifçe gülümsedi. "Benim adım Jose" dedi en sonunda. Kendi yaşında birilerini görmekten çok mutluydu. Elini onlara doğru uzatarak.
Kızların her ikisi de bir süre birbirlerine baktılar. Sanki tavırları onlar için çok yabancıymış gibiydi. Kızlardan biri diğerinin arkasına sığındı. Kahverengi gözlü olan titreyen elini ona doğru uzattı. "Summer" dedi. "Bu da arkadaşım Favian" derken arkasındaki kızı gösteriyordu.
Jose arkasındaki kıza sevecen bir şekilde gülümsedi. Ardından ellerindeki sepete baktı. "Bunlar manastır için mi?" diye sordu balıklara.
Summer başını salladı. "Rahipler, Lane'e gelip balık sipariş ettiler" dedi sakince. "Sen bu manastır da mı yaşıyorsun?"
Yaşamaktan ne kast ettiğine göre değişirdi durum. Jose, başını çevirip etrafına bakındı. Buradan nefret ediyordu ama ne rahipler ne de annesi dışarı çıkmasına izin vermiyordu. Derin bir nefes aldı. Ellerini ceplerine sokarak bir süre durdu. Sıkılmış gibi görünüyordu. "Siz de mi yetimsiniz?" derken konuşacak başka bir şey bulamamıştı.
Summer şaşkınlıkla dönüp arkadaşına baktı. Ardından tekrar erkeğe döndü. "Ailelerimiz var" dedi. "Biz Estrada değiliz"
Jose'de değildi. Ancak annesi Cross soyadını kullanmasını yasaklamıştı. Kesinlikle izin vermiyordu yine de her seferinde ona kim olduğunu unutmamasını söylüyordu. Bir süre durdu ve genç kızın gözlerinin içine baktı. "Ben Estradayım" derken isim ağzından zar zor çıkmış gibiydi.
Eski şarap mahzenlerinin olduğu yer, başkente ilk geldiğinde yetimleri topladığı yerdi. Buraya tek başına gelmesi aptallıktı. Ancak görmesi gerekiyordu. En azından onlarla konuşabileceğini düşünmüştü. Ancak mahzenler tamamen boşalmıştı.
Milagros'u burada hapsettiklerinden sonra yerleri ortaya çıkmıştı. Cross ailesinin burayı askerleriyle doldurmalarından korkmuş olmalıydılar. Asıl sorun tekrar nereye gitmiş olabileceklerini bilmiyordu. Jael'in ona verdiği kol askısından bir silah çıkarıp etrafına bakındı.
Tamamen boş görünüyordu. Çürümüş üzümün ekşi ve tatlı tuhaf kokusu her zaman biraz midesini bulandırırdı. Genç adam bir süre durup derin bir nefes aldı ama boğazından aşağı inen koku midesini daha da ayaklandırdı.
"Başkente geri dönmeni beklemiyordum." Mahzenin içinde bir erkek sesi yankılandı. "Kaçtığın delikte kalmanı bekliyordum."
Jose, bununla nasıl başa çıkacağını bilemiyordu. Belki de en kötüsü buydu. Elindeki silahı indirdi ve geri yerine koydu. Bir elini saçlarının içinden geçirdi ve etrafına bakındı. "Sonny" dedi en sonunda bıkkın bir sesle. "Sen olduğunu anlamalıydım. Benim ardımdan yetimlerin kontrolü sana geçti sanırım"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CROSS KARDEŞLER 4. KİTAP- MÖSYÖ HAZEL
AcciónCROSS KARDEŞLER SERİSİ SON KİTABI. JOSE ESTRADA'NIN HİKAYESİ