5.Bölüm❤️

876 56 4
                                    

~Ertesi gün~

Bugün okula hiç gitmek istemiyordum. Ama ilk haftadan da devamsızlık hiç yapmak istemiyordum. Uykulu bir şekilde yatağımdan kalktım.

Günlük rutinlerimi hallettikten sonra üstümü giydim ve saçımı da at kuyruğu yaptıktan sonra kahvaltı yapmadan evden çıktım.

Okula girdiğimde direk Oğuz ve Damla'nın yanına gittim.

Oğuz: günaydın yarpağım.
Yaprak: günaydın.
Damla: sen bir şey anlatacaktın? Neydi? Anlat çabuk!
Oğuz: ayy meraklı Melahat!
Damla: Oğuz ya, bari insanı sabah sabah sinir etme!
Yaprak: tamam anlatıcam.

Ben olayları anlatırken dikkatlice dinledi ikiside.

Yaprak: işte böyle. Pişmanım ama. İstemeden yaptım.
Damla: yapacak bir şey yok.
Oğuz: aman şu sarı fırtınadan uzak dur. Onun sağı solu belli değil.
Yaprak: yok ya. Bir şey yapamaz.
Damla: Oğuz haklı ilk defa. Bence de, yine de ona çok bulaşma sen.
Yaprak: peki.

🖤🖤🖤

Öğle yemeği yemek için yemek alıyordum. Ama, geçen gün Barış'ın yanında gördüğüm kız üstüme yemek dökene kadar her şey normaldi.

Yaprak: ya yavaş olsana!
Melisa: ayy pardon canım ya. Sakarlık, ne yaparsın işte. İstersen sileyim üstünü.
Yaprak: yok tamam. Ben hallederim.
Melisa: peki, sen bilirsin.

Üstümü silerek tuvalete gittim. Ben üstümü silerken aynadan beni izleyen Barış'ı görmemle yerimde sıçramam bir oldu.

Yaprak: napıyorsun burda?!
Barış: şş şş, önce sessiz ol.
Yaprak: kızlar tuvaletinde ne işin var senin?
Barış: değişik fantezilerim var. Olamaz mı?
Yaprak: uzatma. Benden ne istiyorsun?

Yaslandığı kapıdan kalktı ve elleri cebinde üstüme doğru gelmeye başladı. Ben de ne yapacağımı bilmediğim için geri gittim. En son duvara toslayınca kaçacak yerim kalmadığını anladım.

Yüz ifadesi birden değişti ve sinirli bir şekilde üstüme geldi. Önümde durdu ve önce kapıya baktı sonra, iki koluyla da beni duvarla arasına aldı.

Gözleri kırmızı olmuştu. Galiba hala söylediklerimin etkisindeydi. Ama bu sefer gözlerinde daha farklı bir şey vardı: kin, nefret ve öfke...

Barış: bana geçmişimi hatırlattın. Ve bunu bedelini ödeyeceksin küçük.
Yaprak: ö-özür diledim işte senden.
Barış: özür dilemekle olmuyor o işler. Şu anda burda olmanın sebebi benim. O üstüne yemeği ben döktürttüm. Ve şimdi de sana burda hesap sorucam.
Yaprak: sen iğrenç birisin! Pişman oldum, bilmiyorum dedim. Özür diledim. Hala ne istiyorsun?!
Barış: benim canımı fena halde sıkıyorsun!
Yaprak: tamam o zaman bulaşma bana!
Barış: öyle kolay kurtulacağını mı sandın?

Gittikçe yaklaşıyordu ve bu beni hem geriyor hem heyecanlandırıyordu. Bunu fark edince gözlerini gözlerimden ayırdı ve dudaklarıma bakmaya başladı.

Yaprak: b-bırak lütfen...
Barış: senden nefret ediyorum...
Yaprak: tamam, git o zaman.
Barış: olmuyor. Senden uzaklaşmak istiyorum. Olmuyor...

Gövdesini de bana yaslayınca biraz önceki bütün siniri geçmiş gibiydi. Benim göğsüm hızla inip kalkarken, o hala konuşmaya devam ediyordu.

Barış: geldiğinden beri hayatım değişti. Farkında değil misin?
Yaprak: lütfen kalkar mısın?
Barış: uzaklaşamıyorum senden...yapamıyorum.

Dudağıma yaklaşınca, istemsizce gözlerimi kapattım. Tam öpecekken, nefesini kulağımda ve boynumda hissettim. Biraz öncesine göre daha sinirli çıkıyordu sesi.

Barış: bu okuldan ağlayarak çıkacaksın ve işte o zaman ödeşmiş olucaz. Buraya gelmekle çok büyük hata yaptın. Emin ol, yapma diye ayaklarıma kapanacaksın. Kabusun olucam...

KABUSUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin