14- Gece

38 6 0
                                    

Zaman kaybetmeden oraya gitmeliydiler. Bulundukları evde bir çalışma masası vardı. Evin duvarlarını kırarak kendilerine taş kılıç, balta ve kazma yaptılar. Bu sırada dede:

--Olabilir mi? Bunca zaman sonra... gibi saçma şeyler söylüyordu. Köy, muhtarın yönetiminde bayağı büyümüş ve gelişmişti. Birkaç demirci bulabilirlerdi. Akıllarına gelmişken muhtarı laboratuvarda bırakmanın doğru olup olmadığını konuştular. Bütün bu olaylar bittikten sonra paçayı kurtarabilirdi ama yanlarına alırlarsa onları yavaşlatırdı. "En iyisi onu bırakalım, kendi yarattığı felakette canavarlar ona ne yapacağına karar verir." dediler. 

Uyuyup sabah gitmeyi planlıyorlardı ama ayın ne zaman batacağına baktıklarında, ayın hiç hareket etmediğini gördüler. Zaman akmıyordu. Hep aynı gecede mahsur kalmışlardı. Sonsuza dek gece. Bunun getireceği sorunlar zihinlerinde büyüyordu. Dedeleri bu haldeyken gece yolculuğu yapmak çok tehlikeliydi. Tehlikeleri göze almalı ve bir an önce yola koyulmalıydılar. Yapacak başka bir şeyleri yoktu. Dünya her geçen saat daha da korkunçlaşıyordu. 

Demircilerden buldukları demir bir göğüslüğü dedeye giydirdiler. Dede:

--Bu zırhlar yeterince dayanıklı mı? deyince bir an normale döndüğünü düşündüler ama sonra saçmalamaya devam etti. Ölü golemlerden ve ineklerden topladıkları malzeme ile ayakkabı ve pantolon yaptılar. Olabildiğince hazırlanmışlardı. Yolculuğa çıktılar. Canavarlara görünmeden sıyrılmaya çalışıyorlardı ama dede sessiz kalamıyor sürekli bir şeyler söylüyordu.

 Sorun çıkmadan köyü terk edebildiler. Yolda şarjlı creeperlar, gözlerine bakmadıkları halde öfkeyle etrafta ışınlanan endermanler ve görünmez örümcekler onları zorlasa da onları alt edebilmiş bir bataklıkta ağacın üzerine tırmanıp dinleniyorlardı. 

Johnson kamp ateşi yakıp tuttukları balıkları ısıtıyordu. İçine bir anlık huzur ve sakinlik gelmişken alışık olmadıkları bir ses duydular. Ses gök yüzünden geliyordu. Yoksa bu intikam arayan ender ejderhası mıydı? Ardından gördükleri şey karşısında "Keşke ejderha olmasaydı." diye dilediler. 

Bu şey daha önce hiç görmedikleri bir şeydi. Nasıl tanımlayacaklarını bile bilmiyorlardı. Lacivert derisi, ince basık vücudu, yırtık kanatları ile korkunç görünümde bir canavardı. Kanatları on beş blok genişliğinde dev canavar diklemesine kardeşlere doğru dalıyordu. Taş kılıçları ile nasıl karşılık vereceklerini bilemiyorlardı. 

Devam Edecek...

MİNECRAFT ÜÇ KARDEŞ 3: KARANLIĞIN YÜKSELİŞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin