- Neden Kabil'i uyandırmalıyız? diye sordum.
- O bize yardımcı olabilir. dedi.
- Peki onu nasıl uyandıracaz? dedim.
- Haç. Özel bir haç gerek. dedi.
- Söyle Baba, nerden bulabilirim?
- Bir müzede. Cruptos Kapısı. Oraya gitmelisin. Dedi.
- Elbette Baba, nasıl istersen. dedim. Bir süre bana baktı.
- Aslında ben gitmeliyim. dedi. Nedenini anlamadan birden karar değiştirmişti.
- Neden birden bire karar değiştirdin?
- Melekler, orda. Oraya ben de gitmeliyim. Fakat sen de geliyorsun. dedi.
- Pekala. dedim.
Cruptos Kapısının önünde duruyordu. Duruyorduk. Müzeden içeri girdik.
- Sen haçı alıyorsun. dedi. Başımı salladım. Dümdüz ilerlerken sola döndük ve karşımıza bir kapı çıktı. Lucifer herşeyi planlamıştı. Bu kapının arkasında ne olduğunu biliyordu. Kimler olduğunu da. Elini kapıya doğru uzattı ve kapı sonuna kadar açıldı. İçeride bir masa etrafında oturan bir sürü melek vardı.
- Beni özlediniz mi kardeşlerim? dedi Lucifer alaycı ses tonuyla. Meleklerin hepsi ayaklanmıştı.
Yüzlerinde korkmuş bir ifade vardı.
- Sanırım beni gördüğünüz için pek sevinçli değilsiniz. dedi yüzümdeki sırıtışla. Ve sonra bana döndü. Lucifer'ın bana dönmesiyle tüm meleklerin gözleri beni buldu.
- Onu burdan çıkar. dedi meleklerden bir tanesi beni ima ederek.
- Neden? Çok mu korkuyorsun? dedim alaycı tavrımla.
- Neden burda olduğununuzu biliyorum Lucifer. Fakat istediğinizi alamayacaksınız. dedi başlarında duran melek.
- Bu kadar emin olma. dedi. Haçı görmüştüm. Fakat hepsi onun önünde onu korumak için duruyorlardı. Hepinin elinden melek bıçağı çıktı. Lucifer bunu bekler gibi gülümsedi ve haça doğru ilerlemeye başladığımda meleklerin yarısı üstüme atlayarak melek bıçaklarıyla bana saldıyorlardı. Fakat bir işe yaramıyordu. Lucifer ise başlarında duran melekle karşı karşıyaydı.
- Ait olduğum yere geri döneceğim. dedi Lucifer ve elinden melek bıçağını çıkararak meleğin gıtlağına sapladı. Ortalığı beyaz bir ışık kapladı ve melek yere düştü. Bense haç işaretine ulaşmaya çalışıyordum. Bir çok darbe yemiştim. Haçı elime almak üzereyken hepsi birden etrafıma doluştu. Fakat artık zor yoldan devam etmeyecektim. Gözlerimi kapadım ve ellerimi dua eder gibi birleştirdim. Mühürlerin etkisini hissedebiliyordum. Mühürlerdeki güç melekleri öldürmeye yeterdi. Ki bir süre sonra hepsinin çığlığını duymuştum. Beyaz ışık yine patladı ve hepsi yerde ölü bir şekilde yatıyordu. Zaten meleklerin bir kısmını Lucifer öldürmüştü. Diğerlerini de ben öldürdüm. Hepsi ölü bir şekilde yerde yatıyordu. Haça sonunda ulaştım.
- Onu bana ver. dedi Lucifer.
Haçın üstünde değişik şekiller vardı. Ve çok güzledi. Bu haç ile Kabil'i nasıl uyandıracağımız hakkında pek bir fikrim yoktu. Fakat Lucifer biliyordu. Lucifer'ın elinde bir kase kan olduğunu gördüm. Yerde de bir bakirenin cesedini. Kanı aldı ve bir parmağına sürdükten sonra haçın üstüne dokundu. Ve şunları söyledi;
- Bana gel!
Belki biraz kısa olmuş olabilir üzgünüm. Fakat sonraki bölümü uzun yapmaya çalışcağım. Derslerden dolayı fazla hikayeyle ilgilenemiyorum arkadaşlar ama zaman buldukça yazıyorum ve yazdığım an yayınlıyorum. Vote ve yorumlarınız için teşekkürler. İyi okumalar..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lucifer'ın Seçtiği
Terror"Sevgili Alice; Eğer bu mektubu okuyorsan ben çoktan öldüm. Sana doğmadan önce benim küçük meleğim diye hitap ederdim. Sen ne yazık ki melek değilsin. Bunun için çok üzgünüm. Ama sana harika bir güç verildi. Bu sıradan bir güç değil. Sen bir efsane...