Bölüm 27

4.4K 222 8
                                    


   Cam bölmenin ardında hareketsiz yatan adamda gezdirdi tekrar gözlerini.Buraya gelişinin üzerinden neredeyse sekiz saat geçmişti ama adamdan iyi olacağına dair tek bir işaret dahi görememişti.

   Her ne kadar uzmanlar güçlü bir bünyeye sahip olduğunu söyleseler de , onun bu denli tepkisiz yatışı kötü düşüncelerden uzaklaşmasına hiç yardımcı olmuyordu.

   Müdahale edilip kontrol altında tutulan iç kanamasının yanı sıra sol kol ve kaburgalarındaki kırıkların gözlerini açmış olsa da uzunca bir süre hareket özgürlüğünü kısıtlayacağından da bahsetmişlerdi.

  Karşısındaki adamın bu halde olmasının en büyük sebebi olarak görüyordu kendini.Suçluluk duygusu öyle ağır basıyordu ki adamın ailesinden olabildiğince kaçırıyordu gözlerini.Her ne kadar onlar eşi olarak teselliyi hakettiğini düşünseler de kızın vicdanı çok farklı şeyler fısıldıyordu kulağına.

   Derin düşüncelerinden omzuna sarılan kollarla sıyrıldı.Suçluluk duygusuyla ondan uzaklaşmak istese de adam izin vermedi.

   "Şiişt.Biliyorum.Ali'yle konuştuk ve senin bir suçun yok."hüzünle gözlerini abisinin üzerinde dolaştırdı."O çok güçlü ve inan bana bizi çok bekletmeyecek.Belki de biraz nazlanıyordur."

   Adamın rahatlatıcı cümlelerinden sonra biraz olsun gülümseyebilmişti.

    "O gitmeyi aklından bile geçiremez.Bunu sana , bize...Bana yapamaz..."ilk defa Emir'in dudaklarından bu kadar kırgın bir tonun çıktığına şahit olmuş , gözlerinden akan hayranlığı çok net sezmişti.O an bir kez daha anladı , Demir onlar için bir abiden çok daha fazlasıydı.

     Saatler geçmek bilmezken sessiz bekleyiş herkesi olabildiğince yıpratıyordu.Kısa süreli görüşmelerin yapılabileceği izni çıkmış olmasına rağmen , Mina camın ardında kalmayı seçmiş , onu görmeyi hakedenlerin anne ve kardeşleri olduğuna kanaat getirmişti.

   Şu an tam da karşında oğlunun ellerini umutla okşayan bir anneyi izlemek olabildiğine ağır gelmiş , suçluluk duygusunu hissetmişti tekrar iliklerine kadar.

   Arkadaşlarının ısrarıyla bir kahve içmek ve hava almak için izin verdi kendine.

   "Tatlım tanıdığımız kadarıyla o oldukça inatçı bir adam.Lütfen karamsar olma"Aslı'nın teselli yüklü cümleleriyle gözlerini elindeki karton bardaktan kaldırarak minnettar bir gülümse sundu onlara.

   İnsanın güvenebileceği , her an yanında olmaya hazır arkadaşlarının olması müthiş güven verici birşeydi. Nefret ederken , binbir oyunla köşe bucak kaçarken , yabancı olduğu duygurarı ile uyum sağlamaya çalışırken ve şimdi de endişelenirken hep yanındalardı.O sağa sola savrulurken eleştirmek şöyle dursun , güç vererek hep yanında olduklarını hissettirmişlerdi.

   "İyiki varsınız" düşüncelerinin yansımasını sundu karşısındaki dostlarına.

   "Sen de bebeğim...Sen de..."diyen Melis bir eline , Aslı diğerine sarılmışken karşısındaki Emre onaylar bakışlarla süzüyordu karşısındaki üç genç hanımı.

   Ortamın ağır havası biraz olsun dağılmış , Mina'nın dikkatini başka konulara yöneltmeye başlamışlardı ki , koşuşturarak kafeteryanın kapısından giren Defne'yi  gördüler ve anında hepsi de endişe ile ayaklandılar.

   Genç kız kendini Mina'nın kollarına attı."Çok şükür açtı gözlerini.Uyandı abim" kızın müjdeli haberiyle gözlerinden süzülen birkaç damlaya izin verdi.


   Adamın koyu lacivertleriyle kesişmeyi umarak beklentiyle camın önündeki yerini almış olsa da , etrafındaki sağlık görevlilerinden dolayı onu göremiyordu.

ESARETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin