•1.1•

144 37 67
                                    

İNSAN

"Tabiatın Uyumsuzu"

"Binbir türlü kelimeler ile doldurduğum bütün bu sayfalarda anlatmak istediklerimi birkaç on kelimeyle özetlersem eğer son sözlerim şunlar olur; Biz insanların umutları, hayalleri, inançları ve mitleri var. Bunlar kah beraber kah ayrı, insanlara farklı kimlikler sunuyorlar. İnsanlar artılarını ve eksilerini tartarak kimliklerden birini seçiyor ve onlara uymayan şeyler de olmasına rağmen genel kurallara uyuyorlar. Evet dinlerden, ideolojilerden, dünya görüşlerinden, ahlak ve kültürden bahsediyorum Hazır paketler gibi. Ne kadar dakika alacağını söylemiyorsun. Sana uygun olanı seçiyorsun. Ancak dakikaya göre seçtiğin paketteki internet sana uymayabiliyor. Sırf bu karmaşadan kurtulmak için bile olsa ben bu dizeleri okuyanlara kimlikleri hayatlarının biraz gerisine koymalarını ve özgür yaşamalarını tavsiye ediyorum. Eski yılların yaşlı insanlarının modası geçmiş fikirlerini bugüne uyduramıyoruz. Öte yandan bütün mesele bu da değil. Bir feminist her ne kadar kadın haklarına büyük bir önem gösterse de aşık olduğu kişinin iradesi altında ezilmeyi hazmedebiliyor. Bir eşcinsel özgürce aşkını yaşamak istese de Onur Yürüyüşü'ne katılmayabiliyor. Bir Müslüman, namazlarını aksatabiliyor. Bunlar korkulacak şeyler değil. Biz insanlar kurallara uymaya alışık değiliz. Ben hayatınızda neler olup bitiyor pek bilmiyorum ancak kendinizi asla yapmaktan keyif almayacağınız şeyleri yapmak zorunda bırakmayın. Aklınızda daima bulunsun, beden susturulabilir ancak dimağ susturulamaz. O insanlar erişemesin diye kafanızın içindedir. Kendi ellerinizle kalenizi yıkmayın, beyninize sim kartı takmayın. Sağlıcakla kalın."

Son sayfayla beraber bu güzel kitap da okunmuşlar mezarlığına göçüp gitti. Ara sıra dua okumaktan baska yapacağım pek bir şey yok artık.

Yataktan kalktıktan sonraki on, belki on beş saniye kan dolaşımının rahatlamasından ötürü başım döndü. Tabi oturur bir kitabın tamamını aynı anda okursan ve yerinden hiç kalkmazsan böyle olur. Saat sabahın yedisi olmuş. Hazırlanıp okula gitmeli.

Dolabımı açıp baktım, bugün okulun ilk günü. Ona göre giyinebilirim. Pek sevdiğim bir şey olmayacaktır fakat yine de Nana en iyisini seçmemde bana yardım edecektir. Onu da uyandırayım. Yatağımın sol kenarında masum masum uyuyor vaziyette.

Saçlarını okşadım önce, sevgi yoluyla uyandırmak ilk ve en makul seçenek elbet. Uyanmayınca bu defa da annesiymişçesine yanağını öperek uyandırmak istedim. Uyanmadı. Yavaş yavaş ses çıkarmaya başlamıştı ama uyanmadı. Bir defa da saçlarını çeksem tam uyanırdı. Yanında halen müzik çalan bir telefon vardı. Telefona takılı kulaklığı taktığımda duyduğum müzik zaten adını haykırıyordu.

"You shoot me down, but I won't fall.. I'm Titanium!"

Nana'nın müzik zevkine de bayılırım. Zaten Sia'yla o tanıştırdı beni. Neyse saç çekme vakti.

Saçlarının bir kısmını ellerimle sıkıca tutup kendime doğru biraz hafifçe çektim, sonra şiddeti yavaşça arttırdım. En sonunda Nana homurdanarak gözlerini açtı Elleriyle elimi yüzüme doğru ittiriyordu. Uyku sersemiydi şimdi.

Na-Bir Gençlik Masalı  #Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin