Bilinmezlik her zaman ilgi çekici olmuştur. İnsanlar risk almayı ne kadar uygun görmeselerde bilinmeyen şey onları daima kendine çeker. Gelecek bizi korkutur çünkü bilinmezdir. Ve biz bu yüzden çocukken büyümek isteriz. Gelecek bize güzel şeyler getirecek diye düşünürüz her ne kadar getirmese de... Elbette ki bazı şanslı insanlar için bu geçerli değildir.
Zamanla büyürüz ve birçok kişi hayal kırıklığına uğrar. Çünkü hiçbir şey düşünüldüğü gibi olmamıştır. Hayal ettiğimiz şeyler artık imkansız gelir. Bunun nedeni insanların kurduğu saçma düzendir. Düzen kusurludur, adil değildir. Umutlarını yok eder ve seni düşük düzey bir seçeneğe iter. Bizler de ya son gücümüzle mücadele etmeye devam ederiz ya da seçeneği kabul etmek zorunda kalır, hak etmediğimiz bir hayatı kendi bünyemize uydurmaya çalışırız. Hayat böyledir. Ne kadar çıkarsan o kadar aşağıya itilir, ne kadar düşersen de o kadar dibe batarsın. Tek yapmamız gereken her koşulda nasıl yaşanır onu öğrenmektir.
"Güzelim, aç şu kapıyı artık"
Mezun olmak istemiyordum çünkü bu korkutucu geliyordu. Ya Min Yoongi'yi hayal kırıklığına uğratırsam? Daha da kötüsü... Ya kendimi hayal kırıklığına uğratırsam?
"Neden açmak istemiyorsun? Söz veriyorum hep yanında olacağım. En ön sıraya oturup müdür ne derse desin seni alkışlayacağım. Hadi aç kapıyı"
Yaslandığım kapıdan kalkıp kilidi açtım ve kapıyı aralar aralamaz boynuma atlamasına izin verdim
"Seni seviyorum ve hep yanında olacağım"
Kızarmış burnumu ve gözlerimi saklamak için kollarımı ona sarıp kafamı omzuna gömdüm. O hep yanımda olacaktı ve önemli olan buydu...
"S-söz ver, en öne oturacaksın. Tamam mı?"
Ah, itiraf ediyorum. En çok ağlamamın sebebi herkesin anne ve babası orada olurken benimkilerin olmayacak olmasıydı.
"Söz veriyorum"
Gülümseyip kolumla gözyaşlarımı sildim. Yoongi de yanağıma güzel bir öpücük kondurup üstümü düzeltmişti
"Çok yakışıklı görünüyorsun, mezuniyete katılmasan mı?"
Kıkırdadım. Kıskanıyordu ve bu kesinlikle onu çok tatlı yapıyordu
"Yoongi-ah! Çok seksi görünüyorsunuz. Acaba sizi bir kuleye mi kapatsak?"
"Seni küçük velet!"
Şakacıktan kızıp elimi tuttu. Şuan yatakta uzanıp gözlükleri ile oynamak istiyordum. Gerçekten çok yakışıklı olmuştu ve dikkat çekecekti.
Saatine baktığında çıkmamız gerektiğini söyleyip arabaya kadar çekiştirmiş, kapımı açıp kendi koltuğuna yerleşmişti. Yoongi'nin evi -ah, doğru artık bizim evimizdi ve ben bazen durup düşündüğümde nasıl bugüne geldik gerçekten anlam veremiyordum- okula biraz uzak olduğundan arabayı çalıştırıp hızla sürmeye başladı.
Mezuniyet töreni için özenle hazırlanmıştım. Okul gömleğinin -forma zorunluluğu beni çıldırtıyordu- üstüne siyah bir ceket giyip, kumaş siyah pantolonla tamamlamıştım. Siyah spor ayakkabılarımı tercih edecektim ki sevgilim bana rugan ayakkabımın daha uygun olacağını söyledi. Anlayacağınız ne kadar giyimime özen gösterip koluma şık bir saat de taksam ya da ne kadar evden çıkmadan önce dudak nemlendiricimi de sürsem onun kadar yakışıklı olamamıştım. O sarı saçları ve beyaz teniyle zaten yeterince 'Ben kusursuzum!' diye bağırıyordu. Ne gerek vardı ki gözlük ve kabana? Kesinlikle dikkat çekmek için giymişti. Çünkü hava biraz serin olsa da gayet iyiydi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fuck Me My Teacher |YoonKook ✓
Fanfikce|Tamamlandı| Jungkook bir transfer öğrencidir. Lise hayatının bitmesine son 2 yıl kala buraya geçiş yapmıştır. Hiç beklemediği birine aşık olur. Onu elde etmek için elinden geleni yapar. Onu etkileyebilmek için bir kitap alır ve oradakileri uygular...