I'm back babes! Hadi direkt bölüme geçelim. Multide; Hakan var.
İyi okumalar...Son bir saattir yaptığım gibi odanın beyaz duvarlarına bakarken artık bunun en sevmediğim renk olduğuna karar vermiştim. Gerçekten şu dört gündür beyazdan bıkmış durumdaydım ve beni bekleyen insanlar olduğunu bilmesem hiç tereddüt etmeden şurada kendimi öldürecek durama gelmiştim. Her günü Hakan'ın bağrış ve zorla beni öpmeleriyle geçirmekten, Tarık'ın kendini haklı gibi göstermeye çalışmalarından ve paranoyakça hareketlerinden bıkmış durumdaydım. Artık ne bu duruma katlanabiliyordum ne de kendimi eski Melis gibi hissediyordum. İçimde gıdım umut ışığı kalmamıştı artık ve bu gecenin hayatımın son gecesi olduğunu da biliyordum.
Bu gece işim bitiyordu.
Kapının açılmasıyla boş gözlerle oraya döndüğümde içeri soğuk kanlılıkla giren Öykü'yü görünce gözlerimi büyüterek yerimde dikleşip "Öykü?" dediğimde dondurucu ifadesiyle kapıyı kapatınca bir an korksam da kapıyı kapatmasıyla koşarak yanıma gelip bana sarılarak "Allah'ım, Melis çok şükür iyisin." dediğinde kollarımı uzun zamandır hissetmediğim güveni bana veren arkadaşıma dolayarak "Senin ne işin var burada?" diye sordum. Öykü geri çekilip ellerimi sıkıca tutarak "Seni buradan çıkarmaya geldim." dediğinde hızla gözlerimi büyüttüm ve "Nasıl?" diye sordum.
Güven verircesine ellerimi sıkıp "Dün Ayaz beni aradı. Durumu anlattığında ilk baş inanmak istemedim ama sonra abimle konuşarak ağzından bir şeyler aldım. Senin burada olduğunu öğrendiğime de sana kinliymişim gibi yapıp ölmeden önce o iğrenç yüzünü bir son kez görmek istediğimi söyledim." diyerek dudağını ısırınca her şeyi boş verip "Ediz nasıl? Onu gördün mü?" diye sordum. Üzgün bir şekilde başını sallayıp "Görmedim maalesef, babamlar kaldığım yerden çıkmama izin vermiyorlar. Ayaz'la da zar zor konuştum ama bir planımız var tamam mı? Bu akşam seni buradan çıkaracağız." dediğine dolu gözlerimle başımı olumsuz anlamda salladım ve "Olmaz Öykü, bu akşam çok geç. Baban, baban bu akşam..." diye korkuyla yarım yamalak konuştum.
Öykü'nün de gözleri benim gibi dolarken "Biliyorum, biliyorum ama bunun olmamasını sağlayacağız tamam mı? Daha erken davranırsak babam bir şeyler çevirdiğimi anlar." dediğinde ona sıkıca sarıldım ve "Ö-öykü, ben çok korkuyorum. Biliyorum onlar senin ailen ama," diyerek hıçkırıklara boğuldum. Öykü de bana sıkıca sarıldıktan sonra titreyen sesiyle "Onlar benim ailem değil, onlar benim hiçbir şeyim değil. İkisi de birer psikopat." dediğinde kollarımı sıkılaştırdım. Bana kısa bir süre daha sarılıp geri çekildi ve gözlerini kurulayıp "Şimdi benim gitmem gerek tamam mı? Babamın şüphelenmesini istemiyorum. Akşam seni burada çıkaracağız ama şimdi onlara benden nefret ediyormuş gibi davranmalısın." dedi.
Onu başımı sallayarak onayladığımda ayağa kalkıp kapıya yönelince arkasından "Öykü!" diye seslendim. Arkasını dönerek bana baktığından acıyla sızlayan kalbimin bana engel olmasına izin vermeden "Eğer onu bir daha göremezse, Ediz'e onu çok sevdiğimi söyle olur mu? Beni bekleyen herekse onların çok sevdiğimi söyle. Bir de Ediz'e onu suçlamadığımı söyle lütfen." dedim. Öykü bana bir süre sessizce baktıktan sonra "Onu gördüğünde kendi söylersin." diyerek odadan çıkarken kendimi yatağa bırakarak bu sefer de rahatlamanın verdiği etkiyle ağlamaya başladım.
Söyleyebilecek miydim? Onu bir kez daha görüp sıkıca sarılabilecek miydim? Bu bok çukurundan sonunda kurtulabilecek miydim?
Kapı tekrar açılırken ıslak yanaklarıma gelen bakmak için kafamı kaldırdım. Tarık elimdeki yemek tepsisiyle içeri girip "Son gününde bu kadar ağlamamalısın ufaklık." dediğinde ona nefretle baktım ve "Defol, bütün aile psikopatsınız siz!" diyerek plana sadık kaldım. Tarık yemek tepsisine yanıma bırakıp "Öykü'nün senden bu kadar nefret etmesine ve bu kadar soğuk kanlı olmasına ben de şaşırdım ama sonuçta o benim kızım. Armut dibine düşermiş." diyerek soğuk kanlılıkla sırıttığında ona nefretle bakarak "Götüne girsin o armut senin!" diye bağırdım. Benim bu halime gülerken birden ciddileşti ve "Yemeğini ye prenses, bu son yemeğin olacak. Ben senin yerinde olsam sok birkaç saatimi beni öldürecek adama bağırarak geçirmezdim." deyip kapıya yönelirken tekrar yatağa kıvrıldım ve o odadan çıkıp gitse de ağlamaya devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YETİMHANE 3
Novela JuvenilEllerimi, sanki içinde bir şey saklıyormuşum gibi tuttuktan sonra gözlerimi kapattım ve kısa bir süre sonra tekrar aralayıp ellerimi açarak göğe doğru üfledim. Ediz meraklı bir sesle "Ne yapıyorsun?" diye sorduğunda gülümseyerek yıldızlara bakıp ar...