12. Bölüm

287 8 0
                                    

                  

''Geri sayım... 10, 9, 8...''

Bay Hall'un verdiği eğitim semineri ve yapılan sağlık testleri sonucu bu projenin başlatılması onaylanmıştı. Işınlanma yüz bin ışık yılı uzaklıkla başlıyordu. İkiye bölünmüş toplam on aşama vardı ve her iki aşama aralığında onar dakika mola verilecekti.

''3, 2, 1...'' Son onay kaptan pilotlara aitti. Bay Hall'un onay verdiğini kulağıma varan robotik çınlama sesiyle anladım.

''Sıkı bir nefes tut, Hills,'' diye mırıldanarak kokpit camına yansıyan teleportasyon yazılı hologramın altındaki A7 Aracı Onay butonuna dokundum.

Vücuduma aldığım sarsıntıyla gözlerim kendiliğinden kapandı. Kendimi daha önce algılayamadığım renk topluluklarının arasında buluverdim ancak sadece bir saniye sonra bilincim yerine geldi ve gözlerimi açtım.

Gözlerimi kırpıştırdım hemen ardından kontrol etmek için kafamı hızla sağa çevirdim ve Bay Hills'le göz göze geldim.

İlk tur başarılı geçmişti. ''İyi misin?'' diye sordum. Önceden kafatasımın içinden ayrılmayan baş ağrısını şimdi hissetmiyordum, öyle ki kalkıp birkaç takla atabilecek kadar enerjiktim şuan.

Bana belli belirsiz başını salladı. ''İyiyim. Seni soracağım ancak iki litre kafein almış gibi görünüyorsun.''

Güldüm. ''İyi tanımladın, Hills,'' diye mırıldandım ve mikrofonu etkinleştirdim. Araçta başarısız sonuçlanan bir durum yoktu ancak herkesin gerekli hizmeti gördüğünden emin olmalıydım. Görünüşe bakılırsa bu şeyin sahiden de kahramanı olmuştum ve bu düşündüğümün aksine rahatsız edici değildi, insanların güvenmek istediği bir kahramana ihtiyacı vardı.

Tıpkı yanı başımda oturan adamın olduğu gibi.

''Kaptan pilot, Felicia Lynn konuşuyor. İlk aşama başarılı sonuçlanmıştır. Işınlanmaya karşı yan etkisi olan vatandaşların, sağlık butonuna tıklaması yeterli olacaktır,'' mikrofonu kapattım ve derin bir nefes aldım.

''Pekala, her şey kontrol altında,'' diyerek iç çektim kendi kendime. Ancak sanki benimle dalga geçmek istiyormuş gibi bir an sonra aracı durmak bilmeyen bir sarsıntı ele geçirdi ve yaklaşan meteor parçalarının ısılarını iliklerimde hissettim.

***

''Bir, iki, üç, dört, beş,'' Bay Hills derin bir nefes aldı. ''Bir, iki, üç, dört, beş,'' ve bir kez daha.

Ona gözümün ucuyla baktım. Panik atak geçiriyordu. Gözlerimi yumdum ve onun zihnimin içinde bayıldığını düşündüm, gözlerimi açtığımda Bay Hills'in kafası yana doğru düşmüş, gözleri kapanmıştı.

Bu her neyse işe yarıyordu. Bana ne olmuştu böyle? Bu soruyu cevabı bilmeme rağmen belki de daima soracaktım. Parmaklarımı bir kez daha gözlerimin önünde havaya kaldırdım ve teker teker inceledim. Ellerimi havada yavaşça gezinen uzay kaskıma doğru çevirdiğimde sanki arada bir ip varmışcasına bir anda bana doğru yaklaştı ve elimle temas etti. Kaskı geri ittirdim ve oturduğum koltuğa kafamı iyice yasladım.

Gözlerimi kapattım. Gözlerimi kapattığımda her şeyi daha iyi hissediyordum. Yer çekimini, enerjileri, insanların ritmik kalp atışlarını, gezegenlerin ve yıldızların ısısını, sarsıntının şiddetini... Bu şeyi nasıl atlatacaktık?

Bana güveniyordular ancak hala bu sorunun cevabını düşünmemiştim. Meteor saniyede yüz elli kilometre ışık yılı kat ediyordu, öyleyse onları ışınlanmayla aşmamız mümkün olmalıydı. Enerjilerini hissediyordum, varlıklarını ve ısılarını. Bu konuda hislerime güvenmektense mantıklı gitmeyi seçmeliydim. Atacağım her adım benimle birlikte dört milyar insanı da etkileyecekti. Daha önce almadığım büyük bir sorumluluktu bu ve her hareketimde titiz ve dikkatli olmalıydım.

🌌Yankılıvadi Galaksisi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin