Bölüm Sekiz

14.9K 619 17
                                    

Selamlar merhabalar! Şarkıyla birlikte yazdım isterseniz öyle okuyabilirsiniz. Okuyorsanız da lütfen çok rica ediyorum desteğinizi esirgemeyin, tek isteğim budur. Üzülüyom oğlum sonra :(

“Benim Kelimelerim”

“Geçen dövüşten aldığın parayı abimin borcuna verdiğine göre bu arabayı çalmış olmandan başka bir ihtimal gelmiyor aklıma Demir? Yapmadığı söyle bineceğim.”

Şüpheci bakışlarımla bir ona, bir de siyah Mercedese bakıyordum. Hala Seray’ların evinin önündeydik.

“Çaldım desem de bineceksin ama hayır Eliz’cim çalmadım.”

“Nereden buldun peki?”

“Çeneni iki dakika kapatıp şu arabaya binsen de yolda konuşsak?”

Tam hareketlenmek üzereyken arkamızdan Seray’ın sesi geldi.

“Karaaslan!”

Bahçeyi koştura koştura geçti ve yanımıza geldi.

“İki dakika gelsene sen!”  dedi Demir’e bakarak.

Burada konuşması için ona ters bir bakış attım ama beni görmedi bile.

“Sonra sarışın sonra. Hadi Eliz atla!” dedi Demir.

Gideceğini beklerken onu başından savması beni şaşırtmıştı. Kaşlarımı çattım ve bekledim.

“Karaaslan!” dedi kızarak Seray.

“Ne? Ne var!?” dedi Demir gözle görünür bir şekilde sinirlenerek.

“Acil konuşmamız lazım. Sadece iki dakika.” dedi Seray ve arkasını dönüp biraz uzağa gitti.

“Bekle burada.” diye beni tembihledikten sonra onu takip etti Demir.

Arabaya yaslandım ve ikisini seyretmeye başladım. Duyamayacağım kadar uzağa gittiklerinde durdular ve konuşmaya başladılar. Seray kızıyormuş gibi parmağını sallıyordu ona. Demir her zamanki gibi sertti ama ekstra bir kızgınlığı yoktu. Sadece sıkılmış gibiydi. Sakince Seray’a cevap veriyordu. Ama verdiği kısa cevaplar Seray’ı daha da delirtiyordu. En son parmağını sallaya sallaya bir şeyler söyledikten sonra Demir arkasını döndü ve yanıma doğru yürümeye başladı.

“Sen bile bu kadar duygusuz olamazsın Karaaslan! SEN BİLE BU KADAR UMURSAMAZ OLAMAZSIN!”

Demir, arkasından bağıran bu sarışın kadını hiç iplemiyormuş gibi arabanın kapısını açtı. Seray öfkeyle bana bir kere bile bakmayarak arkasını dönüp eve girerken burada ne olaylar döndüğü ciddi ciddi merak etmeye başlamıştım. Seray gibi bir kızı sinirlendirecek ne yapmış olabilirdi ki Demir? Üstelik arkasından bağırdığı o kelimeler de neydi? Kızgın olması gereken dün geceki rezaletten sonra Demir değil miydi?

“Biniyor musun yoksa seni zorla bindireyim mi?”

Sertçe bana çıkışınca Seray’ın arkasından bakmayı kesip arabaya geçtim. Kapıyı hızla kapatıp sürücü koltuğuna yerleştiğinde hala sinirli görüyordu.

“Ne oldu?” diye sordum buna rağmen merakıma yenilerek.

Tabi ki her zamanki gibi cevap vermedi. Öfkeyle solumaya devam ederek arabayı çalıştırdı. Gözlerini yoldan ayırmıyordu ama benim de vazgeçmeye niyetim yoktu.

“Demir?” dedim beş dakika sonra.

“Efendim?” dedi buz gibi bir sesle.

Sanki az önceki tartışmayı benle yapmış gibi ters konuşuyordu benimle.

Kırık MaviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin