"Gerçekten nereye gideceğimizi söyler misin Zeynep?" diye sordu Özlem bıkkın bir sesle araba otobanda son hızla ilerlerken.
Derin bir nefes alıp "Üzgünüm canım. Çünkü nereye gideceğimizi bende bilmiyorum." Dedim üzgün ama içten içe o vampiri göreceğim için mutlu bir şekilde.
Otobanda ilerlemeye devam ederken yolumuzun bayağı uzun olacağını fark etmek canımı biraz da olsa sıkmayı başarmıştı. Tamam, uzun yolları severim ama kocamı ve kızımı da böyle bir gecede ve otobanda -hem de burada- kaybetmiş olmak, canımın sıkılmasına ve fikrimi değiştirmeme neden olabiliyordu. Bir de üzerine adamın bulunduğu bölme de cam panel ile kapalı olunca insan daha da tedirgin olmaya başlıyor.
Olay; karşıdan gelen sarhoş bir tır sürücüsünün bize çarpmasıyla başlıyor. O gece her şeyimi nasıl kaybettiğimi hatırlamak... Gerçekten de korkutucu.
"Zeynep, iyi misin tatlım?" Özlem'in sesiyle kendime geldiğimde ağladığımı fark ettim. Benim ağladığımı fark eden Özlem, neden olduğunu etrafına bakınca anlamıştı. "Aman Tanrım! Onları kaybettiğin yer burasıydı, değil mi?" diye sordu eliyle ağzını kapatıp, yaşlarla dolan gözlerini benden gizlemek için başını başka tarafa doğru çevirirken.
"Böyle yapma Özlem. Ben atlattım, bunu sende Sinem'de iyi biliyorsunuz." Dedim göz kırpıp, gülümsemeye çalışarak.
Evet, belki dışarıdan 'unuttum' kelimesini doğrulayabiliyorum. Ama içimde onlar için hâlâ ağlayan bir tarafım var ve var olmaya da devam edecek. Onlar gibi melek iki insanın bu dünyaya bir daha gelebileceğini hiç sanmıyorum.
Otobandan çıktığımızda kendimizi ormanlık bir bölgede bulduk. Aynı Uğurmumcu'daki ormanlık bölgeye benziyordu ama orası olmadığı etraftaki değişik tarzdaki evlerden belli oluyordu.
"Burası da neresi böyle? Buraya nasıl geldik?" diye sordu Özlem şaşkın bir şekilde.
"Bilemiyorum ama sevdiğimi söyleyemeyeceğim. Sanki eski çağlardaki İngilizlerin evlerine benziyor." Dedim cama yapışmış bir şekilde etrafı izlerken.
Arabayı eski ve neredeyse yıkılmak üzere olan iki katlı bir villanın önüne park etti. Anlaşılan partinin olacağı yer bu villaydı. "Bu ev neredeyse yıkılmak üzere ve bizi buraya mı getirdiler yani?" Dedim arabadan inip Özlem ile Sinem'in arasına girip, kısık sesle konuşmaya çalışırken.
"Burası yıkılmaz hanımefendi!" Adamın arkamdan gelen sesiyle korkup havaya sıçradım. Hangi ara arabadan indi de sessizce yanımıza kadar yanaşabilmişti?
Benim korkup sıçramam adamın gülmesine neden olmuştu. Gerçekten de adamın gülüşü çok ürkütücüydü. Sanki hareketleri de insan gibi değildi. Acaba bu adam da onun gibi vampir olabilir miydi ki? Bunu anlamanın tek yolu var 'Yoksa bir vampir mi bu adam? Ne de olsa sessizce geldi yanımıza!' dedim içimden onu denemek için.
"Bana öyle bakmayın hanımefendi. Kısık sesle konuştuğunuz için duydum." dedi gülümseyip önümden yürüyerek. "Buyurun. Bu taraftan hanımlar!" Dedi bizim durduğumuzu fark edip yıkık villaya doğru yürümemizi işaret ederek.
Belli ki kızlar da benim gibi evin görüntüsünden dolayı içeri girme konusunda kararsızlardı.
"Bence geri dönelim Zeynep. Nereye geldiğimizi bile bilmiyoruz. Ya bize kötülük yaparlarsa?" diye sordu Sinem korkmuş bir şekilde bana yapışarak.
"Hadi ama! Bence bize kötülük yapmazlar. Çünkü özel davetliyiz. Bu bir parti kızlar!" Dedim ilerlemeye devam ederek.
Adamın ev için dediği yıkılmayacak sözü üzerine, kendimin ve kızların korkularını biraz olsun yenmeyi başardıktan sonra şoförü takip edip, 'yıkılmayacak' denilen eski eve doğru ilerlemeye başladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TILSIM SERİSİ 1. KİTAP BAŞLANGIÇ(E-KİTAP OLACAK)
Ma cà rồngkocasını ve kızını kazada kaybettikten sonra hayatı altüst olan Zeynep Carter, iki yakın dostu olan Sinem ve Özlem ile birlikte Kartal'da yaşamaya çalışmaktadır. Özlem ile birlikte Kartal'ın merkezinde Gotik giyim üzerine mağaza işletmekte olan Zeyn...