3 Hafta sonra:
O günden sonra Bay Gyllenhaal'dan hiç bir haber almamıştım veya görmemiştim. Görmeyi de umut etmemiştim zaten.Bu zaman da bende derslerime daha çok yoğunluk vermiştim. Bu kadar Çalışkan bir öğrenci olmamın nedeni biran önce mezun olup okuldan kurtulmaktı.
Mantoma daha sıkı sarıldım. Ariel ve Nick ile bir kafeye oturmaya geldik.
Nick ile o gün yapmaya çalıştığı davranış üzerine uzun uzun konuşmuştuk ve benden özür dilemişti. Ama yine de bana olan ilgisi eskinden daha fazlaydı. Bunu çok fazla kafaya takmamaya çalışıyordum.
Nick bize kafe'nin kapısını açtığında hızla içeri girdik Ariel ile.
Dışarı o kadar soğuktu ki suratım kesiliyormuş gibi hissediyordum. Masalardan birine oturduk üzerimde ki montumdan kurtuldum. Ariel karşımda Nick ise yanımda oturuyordu.
Nick ve Ariel menüden ne alacaklarını konuşurlarken ben ise etrafımda bakınıyordum.
Çok uzağımda olmayan masaya ister istemez gözlerim bağlandı. Çünkü o Bay Gyllenhaal oradaydı...
Yanında ki kadın ise Bay Gyllenhaal' a sokulmuş karşılarında oturan adam ile koyu bir sohbet ediyorlardı.
Başımızda dikilen garsona sadece "Yeşil çay" deyip diğerleri ile konuşmaya girmeden Bay Gyllenhaal'ı izlemeye devam ettim.
Gözlerim dolmak üzereydi. Adamın bir sevgilisi vardı ve ben adamı öpmüştüm. Üzerimde ki suçluluk duygusundan kurtulamıyordum. Evime gelmiş olsa bile adamı öpmek zorunda değildim.
Ona baktığımı hissetmiş gibi gözlerini bana doğru çevirdi ve artık tamamen sanki o ve ben vardık Kafe de.
Daha demin gülen adam beni görünce kaşlarını çattı ve bir süre bana baktıktan sonra konuşmaya geri döndü. Bende zorlukla gözlerimi üzerinden çekip kadını incelemeye başladım.
Uzun sarı saçları minik burnu ve mavi gözleri vardı hatları bu kadar minik olmasına rağmen çok ateşli duruyordu. Oturmasına rağmen boyu 1.75 den uzun olabilirdi. Giyinişi ise çok zengindi. Baştan aşağı kadınsı ve bakımlıydı.
Daha fazla delirmemek için gözlerimi tamamen o yönden çektim ve bizimkiler ile konuşmaya katılmaya çalıştım. Dedikleri hiç bir şeyi anlamıyordum aklım tamamen uçmuştu.
Neden bu kadar kıskanmıştım? Doğru söyleyeyim öptüğüm için hala pişman değildim ama suçluluk duygusunu da atamıyordum.
***
JackKarşımda onu görmeyi hiç beklemiyordum özellikle de yanımda Sierra varken. Sierra Nişanlım... Ancak tamamen her şey magazin ve onun bana olan takıntısı yüzündendi. En azından benim açımdan ona karşı tek bir duygusal his beslemiyordum.
Megan... O ise, o bilmiyorum çok garipti bana yaptığı şeyler gözle görülmese de hissediliyordu ya da öyle düşünmek istiyordum...
O gece, bende aslında aynı sebepten dolayı evine gitmiştim. Kapıyı çaldıktan sonra yaptığımın yanlış olduğunu anlayıp geri dönerken bana seslenmesi beni durdurmaya yetmişti.
Küçük ağzından her konuşmamızda utanarak soyadım ile hitap etmesi beni o kadar etkiliyordu ki... Yay gibi kaşları,anlamlı koyu gözleri,kirpikleri... Ve dolgun vişne rengi dudakları...
Her neyse, ben kendimi tutsam da o da aynı şeyleri hissettiğini hareketi ile belli etmişti. O an sadece daha fazlasını istedim her dudak darbesinde onu daha çok arzuladım ama bu olamazdı. Daha çok küçük ve benim hayatım için fazla beyazdı.
Benim hissettiğim ve adlandıramadığım bu duyguları o bana hissetmemeliydi.
Karşımda bebek gibi gülüp durması ve yanında ki sik kafalının sürekli ona dokunmasına ne kadar sinir olsam da kendime hakim olmam lazımdı.
***
Megan
Biraz daha burada kalırsam delirecektim. Kadınla sürekli temas halindeler evet bana ne ? Ama görmekte hoşuma gitmiyordu Nick ve Ariel'in hatırına bir süre daha oturup kalktık. Ariel benle evime geliyordu.Arabaya binip evime doğru sürmeye devam ettik.
"Meg. Doğru söyle Nickten mi rahatsız oldun ?" Olanları tabi ki de biliyordu.
"Hayır... Bay Gyllenhaal oradaydı." Küçücük arabanın içinde çığlık atarak "Ne!" Diye bağırdığından dolayı sonraki hayatıma sağır olarak devam edecektim...
"Ama yanında sevgilisi de vardı..." direksiyonu daha çok sıkmaya devam ettim. Ariel bir kez daha kulaklarımı delmişti bile.
"Sevgilisi olduğunu nereden anladın?"
"Çok yakınlarda çünkü."
"Ne yapmayı düşünüyorsun?"
"Hiç bir şey ari. Adamın sevgilisi var ve ben öptüm onu suçlu hissediyorum kendimi."
"Kendini o kadar da suçlu hissetmemelisin Meg. Seni evine zorla götüren kapının önüne kadar gelen kişi de o. Sen öpmüş olabilirsin ama o da sana yanlış sinyaller verdi." Cevap vermedim çünkü sonuna kadar haklıydı.
***
Ariel ile şaraplarımızı yudumlayıp söylediğimiz her şeye gülüyorduk. Ariel'in anlattığı şeyi dinleyip tekrar gülmeye hazırlanırken çalan telefonum ile dikkatim dağıldı.Bilinmeyen bir numaraydı gecenin bu saatinde aradığına göre önemlidir diye açtım.
Bir kaç kez "Alo" dememe rağmen karşı taraftan ses gelmemişti yanlışlıkla aranmıştır diye düşünerek tam kapatacakken o ses kulaklarımı doldurdu."Megan..."
"Bay Gyllenhaal?" Diyebildim sadece şaşkınlıktan ağzım açık kalmıştı.
Ariel'in dürtmesi ile telefonu hoparlöre aldım. O sıra da tekrar konuşmaya başladı
"Aslında bu saatte rahatsız etmemeliydim ama konuşmamız lazım. Yüz yüze." Dedi.
Gördüğüm manzaradan sonra asla onu görmek istemiyordum. "Aslında Bay Gyllenhaal konuşacak bir şeyimiz yok. İyi geceler." Deyip telefonu kapattım.
Heyecandan elim ayağım titremeye başlamıştı. Ariel ise boş boş yorum yapıyordu ancak onu duymuyordum.
Bir kaç dakika geçmeden mesaj geldi.
X numara
"Eğer benle yüz yüze konuşmayı kendin kabul etmezsen ben bunu bir şekilde sağlarım" attığı mesaja göz devirdim ve geri cevap verdim."Beni tehdit edemezsiniz ben istemeden de bir şey yapamazsınız. Eğer numaranıza engel atmamı istemiyorsanız bir daha beni rahatsız etmeyin."
Telefonu başka odaya şarja takıp geri Ari'nin yanına döndüm ve sohbetimize devam ettim. Aklımdan çıkarmak için ne kadar çabalasam da adam her seferinde aklıma girmeyi başarıyordu. Suçlu hissetmemek için ona karşı koymam gerekiyordu ve bunu başardığım içinde kendimi bir kez daha tebrik ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LUSTER. || Gyllenhaal.
Fiksi Penggemar"Ben tenine hapsoldum bebeğim,sen ise karanlığıma"