Clary bağlandığı sandalyede çırpınırken karşısındaki beyaz önlüklü psikopat ona gülerek bakıyordu. Henüz 17 yaşında bir kız çocuğundan ibaret olması umurunda değildi.
"Sakin ol çocuk. Merak etme seninle işim bittiğinde şimdikinden çok daha iyi olacaksın."
Clary korkuyordu. Gözyaşları ardı ardına yanaklarından süzüldü. Neden burada olduğunu bile bilmiyordu.
" Lütfen beni bırakın! İyi olmak istemiyorum yanlızca evime dönmek istiyorum. Yemin ederim burada gördüklerimi kimseye söylemeyeceğim. Lütfen bırakın evime gideyim!"
Clary'nin göz yaşları konuşmasının sonuna doğru çığlığa dönüşmüştü. Beyaz önlüklü adam ise onu hiç umursamamış eline aldığı tüpün içindeki ilacı şırıngayla çekmeye devam etmişti. Clary ağlamaya devam ederken işini bitiren adam, genç kıza doğru yürüdü. O adım artıkça Clary'nin çırpınma çabaları daha da artmıştı. Bileklerine bağlanmış olan deri kemer her tarafını kesiklerle doldurmuştu. Adam oturduğu sandalyenin dibine geldiğinde kızın yüzüne doğru eğildi.
"Senin artık bir evin yok çocuk!"
Sonrasında koluna yaptığı ilaç genç kızın acı ile haykırdı.
***
Clary yattığı yerden aniden sıçradı. Burada güvende hissettiği için kabuslarının kesildiğini düşünmüştü ama anlıyordu ki yanılmıştı. Bu kabuslardan hiçbir zaman kurtulamayacaktı. Öte yandan bir haftadır buradaydı ve kabuslarını saymazsa çok daha iyiydi.
Kalktı ve odasındaki minik banyoya yöneldi. Yarası hala tam olarak iyileşmemişti. Ama umurunda değildi. Şu an tek isteği suyun altında gevşemekti.
Kıyafetlerini hızla çıkarttıktan sonra suyu açıp minik banyonun zeminine çöktü. Kafası karışıktı. Bir şekilde ömrünün sonuna kadar Tormento'dan kaçabilirdi. Ama orada hala eziyet çeken kendisi gibi kimsesiz kurtulmayı umut eden bir çok insan vardı. Onlarla savaşmayı denese tek başınaydı. Yakalanması yanlızca bir kaç dakika sürerdi. Bu yüzden en azından şimdilik bu konuyu aklında bir rafa kaldıracak ve kendini geliştirmenin yollarını arayacaktı. Güçsüz bir şekilde yerinden kalktı ve kenarda duran havluyu ince bedenine sararak odasına girdi. Doktor Cha Alison'a ve kendisine birkaç kıyafet vermişti ancak yine de bir şekilde yenilerini almalıydı. Tormento'dan kaçarken iki gardiyanı etkisiz hale getirmiş ve üzerlerindeki tüm parayı almıştı. Doların burada değerli olduğunu tahmin ediyordu bu yüzden şimdilik para sorunu olmayacaktı.Kendisine kısa gelen pantolonu ve tişörtü üstüne geçirdi. Ayakkabılar için yapabileceği birşey yoktu. Çamura bulanmış da olsa hala sağlam olan postallarını ayaklarına geçirdi ve odadan çıktı.
Askerlerin arasında kalamayacakları için sağlık personellerinin kaldığı yerdeydiler. Alison'un kaldığı odanın önüne geldi ve kapıya vurdu. Zaten hazırlanmış halde kendisini bekleyen Alison'la beraber yemekhaneye doğru yürümeye başladılar." Kıyafet almamız gerek Alison. Bu soğukta bu kısa pantolonla uzun süre idare edemem. Boyun konusunda ilk kez bu kadar şanslısın."
" Ben kısa değilim, sen çok uzunsun! Ayrıca alışveriş için Komutan Jung Woo ile görüşebiliriz. Bağdat'a gideceğini duymuştum."
" Lütfen beni o adamla muhatap etme. Sen konuş. Hatta istersen kıyafet almaya da sen gidebilirsin."
Jung Woo geçen bir haftada, sataşmak dışında Clary ile konuşmamıştı. Bu yüzden ona sinir oluyordu genç kız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TORMENTO 1- Kızıl Kahraman
Fiksi Umum" Sen üç yıldır kimsenin kayıp başvurusunda bulunacak kadar bile umursamadığı basit biriydin Clarissa. Sen benim eserimsin. Şimdi bana sırt mı çeviriyorsun?" Alayla karışık bir gülücük gönderirken, yerde yatan yaşlı adama doğru yaklaştı Clary. " H...