Araf

547 37 11
                                    

Sabaha ilacın yapımı bitmişti. Neela herkese dağıtıyordu. Percy almayı reddetti." İyileşsem ne fayda edecek ki?" Yine de Neela büyü kullanarak ona içirdi. Sonra Atlantis'e mesaj gönderdi ve Aqua'yı getirdiler. Hâlâ o kubbenin içindeydi. Saçı başı dağılmıştı. Kıyafetleri yırtık yırtıktı. Kubbenin içinde tepiniyordu. Camı yumrukluyor ve kırmaya çalışıyordu. Yanında duran muhafızlardan biri elektrikli mızrağını kubbeye dayadı. Aqua acıyla çığlık attı ve yere yığıldı. Neela fırsattan yararlanarak hemen kızına ilacı verdi. Aqua sakinleşti ve kubbenin içinden çıktı. Jason yanına koştu ve sıkıca sarıldı. Aqua da ona. Sonra hemen ayrıldı ve ne olduğunu biliyormuş gibi revire koşmaya başladı. Jason da peşinden. Kapıyı açtı ve Annabeth'i gördü. Kendini tutamadı ve ağzından bir hıçkırık yükseldi. Yüzünü kapattı ve omuzları sarsılmaya başladı. Jason sırtını sıvazladı. O da Annabeth'in arkasından ağlamıştı. Revirde Piper ve Percy vardı. Piper berbat bir haldeydi ama Percy'e göre harika durumda sayılırdı. Percy yürüyen bir ceset gibiydi. Yüzü solmuştu. Göz altları çökmüş ve morarmıştı. Gözleri ağlamaktan şişmiş ve kızarmıştı. Annabeth'in yanından ayrılmıyordu. Kulağına eğilmişti ve bir şeyler fısıldıyordu. Sanki onu duyabilirmiş gibi. Apollon melezleri geldi" Artık onu gömmemiz gerekiyor." Percy'den önce Aqua itiraz etti

" Hayır! Hayır onu gömmeyeceğiz!" Jason yanına gitti

" Artık veda etmenin vakti geldi Aqua."

" Anlamıyorsunuz. Onu gömmeyeceğiz çünkü onu tekrar bize kavuşturacağım."
Herkesten şaşkınlık nidaları yükseldi. Percy ayağa kalktı" Neden bahsettiği bildiğinden emin misin?" Gözleri ağlamaktan kızarmıştı. Ama az da olsa umutla parlıyordu. Aqua başını salladı" Evet işe yarayacak. Onu bahçeye çıkarmamız lazım." Annabeth'in yattığı sedyeyi ucundan tuttu ve dikkatli bir şekilde bahçeye en güneş alan yere götürdü. Neela bunu görünce yanına geldi. Bütün kamp onların etrafına toplandı. Kızgın bir şekilde kızının kolunu yakaladı

" Bunu yapamazsın Aqua. Söz verdin."

" Kız kardeşim için değer anne. Umurumda değil."
Bir ses gümbürdedi" Ama benim umurumda!" Üç tane ışık hüzmesi oluştu. Işıklar söndüğünde Zeus, Poseidon ve Hades kampta belirdi. Melezler diz çöktü. Hades bağırdı" Bir ölüyü diriltmek bütün kurallara aykırı. Bunu yapamazsın." Poseidon devam etti" Bunu daha önce yaptığında ne olduğunu biliyorsun. Bu sefer seni gerçekten öldürür kızım." Zeus sözü aldı" Geçen sefer Styks üstüne yemin ettin. Bozarsan cezası çok büyük olur!" Aqua sakin bir şekilde hepsini dinledi sonra cevap verdi" Aykırı olduğunu biliyorum ama dikkate aldığım söylenemez. Geçen seferi hatırlatmana gerek yok baba. Bunu yapabileceğimi biliyorum. Zaten Kaos'tan canlı çıkmışım. Daha ne kadar büyük bir ceza olabilir ki?" Tanrılar bir ağızdan konuştu" Biz uyarımızı yaptık. Artık sana kalmış. Bunu bedeli çok ağır olacak." Yok oldular. Aqua derin bir nefes aldı. Bütün kamp ona endişeyle bakıyordu. Percy yanına yaklaştı

" Annabeth'in yaşamasını ne kadar çok istesem de senden böyle bir şey bekleyemem Aqua. "

" Sen benden bir şey istemiyorsun Percy. Bu, benim kendi seçimim."

" İyi ama yemin etmişsin. Sadece korkudan yemini bozmayı düşünenler bile çok az ve sen yemini bozacaksın. Korkmuyor musun? Ölebilirsin!"

" Ölmeyeceğim. Ne yapacağımın farkındayım. Tabii ki korkuyorum ama... Dediğim gibi buna değer."
Kimseyle daha fazla konuşmadan Annabeth'in yanına gitti. Herkes Jason'ın onu durdurmasını bekliyordu ama o, sanki neler olacağını biliyormuş gibi hüzünle ve korkuyla bakıyordu.Aqua bir eliyle Annabeth'in elini tuttu, diğer elini ise alnına koydu. Bir şarkı mırıldanmaya başladı. Rüzgar daha şiddetli esti. Annabeth'in etrafında dalgalar dönmeye başladı. Yer sallandı. Güneş daha güçlü parladı. Aqua'nın sesi sanki birkaç kişi aynı anda söylüyormuş gibi yankılı çıkmaya başladı. Yavaş yavaş Annabeth'in yüzüne renk geliyordu ama aynı zamanda Aqua'nın yüzü beyazlıyordu. 10 dakika sonra Aqua şarkıyı kesti ve Annabeth derin bir nefes alarak yataktan fırladı. Aynı anda Aqua da dengesini kaybetti. Yere yığılmak üzereyken Jason onu yakaladı ve yavaşça yere yatırdı. Birkaç Apollon melezi Aqua ile ilgilenirken birkaçı ise Annabeth'e bakmaya çalışıyordu ama Percy ve Annabeth sarıldığından bu pek mümkün olmuyordu. İkisi de ağlıyordu. Percy Annabeth'in yüzünü tuttu ve onu doyasıya öptü. Birden herkese dank etti. Aqua Styks yeminini çiğnemişti. Hâlâ yerde yatıyordu. Yavaş yavaş nefes alıyordu. Gök gürültüsü ile Zeus'un sesi duyuldu" Cezana karar verildi Aquamarine. Ruhun arafta hayatta kalıp, aklını kaçırmadan çıkışı bulmaya çalışacak. Başarsan bile sende kalıcı sonuçları olacak." Aqua'nın bedeni ışıldamaya başladı. Son bir nefes aldı ve başı yana düştü. Jason'ın kalbi sıkışıyordu. Aqua'nın öldüğünü sandı. Yani ölmüştü evet ama Zeus'un ne demek istediğini tam olarak anlamamıştı. Aqua'yı kaldırdı ve Poseidon kulübesine doğru götürdü. İçeri girip onu nazikçe yatağına yatırdı. Onun arkasından Neela, Percy, Annabeth, Piper ve Leo içeri girdi. Neela yaklaşıp Aqua'nın yatağının kenarına oturdu. Dolu gözlerle kızına baktı" Yapabileceğimiz tek şey beklemek. Aqua bunu başarabilir biliyorum."
                        &&&&&&&&&&&&
Aqua boşlukta süzülüyordu. Ruhunun bedeninden ayrıldığını hatırlıyordu. Şu anda bir ruhtu ama her şeyi hissedebiliyordu ve çevresindekiler içinden geçmek yerine ona zarar veriyordu. Sadece şeffaftı ve beyaz bir ışık saçıyordu. Birkaç saattir burada olmasına rağmen yorgunluktan bitmek üzereydi. Sürekli bir şeyler ona saldırıyordu. En azından üzerinde bulunan malzemeleri onunla birlikte arafa gelmişti. Ama nektarı ve ambrosiası bitmiş sayılırdı. "Herhalde bir gündür buradayım. Çıkışı bulsam iyi olur gerçi ama dinlenmekten zarar gelmez." diye düşündü ve biraz dolaştıktan sonra bir mağara buldu. İçeriyi kontrol etti. Güvenli olduğunu görünce içeri girdi. Anında uykuya daldı. Rüyasında kaybettiği herkesi gördü. Berbat bir histi. Çığlıklar atarak uyandı. Karşısında Jason'ı gördü ama her zamanki haliyle değildi. Göğüsünde bir delik vardı. Ruh gibiydi. Her yeri mavi renkteydi. Üstünde kana bulanmış kamp tişörtü ve kot pantolonu vardı. Yüzünde ise nefret dolu suçlayıcı bir ifade vardı. Aqua keskin bir nefes aldı. Jason ölmüş olabilir miydi? O düşünürken Jason konuştu

" Senin yüzünden! Ölmem, buraya düşmem ve arafta nefret ettiğim insanın yüzüne bakmam senin yüzünden!

" N-Ne sen neden bahsediyorsun? Gerçekten ölmüş olamazsın!" adeta yalvarıyordu Aqua.

" Evet öldüm ve bu senin suçun. Sen Annabeth'i hayata geri getirince tanrılar öfke içinde kampa lanet yağdırdı. Nereden geldiğini bilmediğim bir mızrak göğsüme girdi." Tiksinmiş gibi yüzünü buruşturdu" Senin sevgilin olduğum için sonsuza dek arafta kalmaya mecbur bırakıldım."

" Bu-bu doğru değil. Sen gerçek değilsin!"

" Evet gerçeğim!" Jason Aqua'nın bileklerini yakaladı ve sıktı. Bir şeyler daha söyledi ama Aqua acıyla çığlık atmaktan duymuyordu. Gerçekten Jason onun yüzünden mi ölmüştü? Bu gerçek olamazdı. Ellerini Jason'dan kurtardı ve yüzünü örttü. Ağlamaya başladı. Etrafta ölen dostlarını görüyordu. Percy, Annabeth, Piper, Leo, Serafina, hatta annesi. Bu çok fazlaydı. Hepsi onu suçluyordu. Bağırıyorlardı" Bizi öldürmüşken senin yaşamanın ne anlamı var! Yapman gereken kılıcını kendine saplamak bütün acıların son bulacak! Bizimle gel!" Bütün gün böyle şeyler duydu. Sabah olduğunda ise saçma sapan şeyler mırıldanıyordu. Etrafta dolaşıyordu. Düzgün cümle kuramıyordu. Birkaç kez kendini öldürmeyi denedi ama bir şekilde kılıcı hep bir yerlere uçtu. En sonunda vazgeçmişti. Etrafta hoplaya zıplaya gezinip saçma şarkılar söylüyordu. Birden etrafından siyah dumanlar yükselen bir çukur buldu. Etrafta gördüğü ruhlar ona atlamasını söylüyordu. Bazıları ise atlamamasını. Kıkırdadı ve kendini ucu görünmeyen boşluğa bıraktı.

POSEİDON'UN KIZI 2 :KAMPTAKİ HAİN( TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin