18- Piyano

295 40 77
                                    

Okyanusun ortasındaydım ve karşımda sadece o vardı. Etrafımdaki sular göğe yükselirken sertçe yüzüme çarptıklarını hissedebiliyordum.

Gözlerinde gördüğüm öfke değildi beni böylesine yakan. Büyük bir hayal kırıklığı vardı o gözlerde. Ama bunlardanda önce ruhumu sarıp ateşe atan şey net bir şekilde tenimde hissettiğim o kırgınlığıydı. Bana karşı o acımasız kırgınlığına nasıl dayanacaktı şu kalbim bilmiyordum.

Onu üzmeyi hiçbir zaman istememiştim. Ruhum bir tufanın içinde sallanıyordu sanki.

Herkes kaybolmuş, yalnız o ve ben kalmıştık.

Ve bana öyle bir bakıyordu ki..

Yok olmayı istedim, onun derinliklerinde boğulmayı..

Ama sadece ateşinde kendimi yakmıştım.

Bana böyle bakmasına dayanamıyordum.

Parçalanıyordum, tükeniyordum..

Tek bir bakışı ile dünyamı pembelere bulayan adam yine tek bir bakışı ile aydınlığımı geceye gömmeyi başarmıştı.

Tamda ona ihanet ettiğim yerdeydim ve bu gerçek suratıma sertçe vurmuştu. Karşısında öylece dikiliyordum.

Daha demin beni kuşatan tüm o sevinç ve huzur kaybolmuştu.

Bu muydu istediğim gerçekten? Ona ihanet ettiğimi bile bile burada olmak mıydı?

Allah'ım, ben ne yapmıştım!

Zamanı geri almayı istiyordum, ondan gerçekleri hiçbir zaman saklamamış olmayı..

Herkese, her şeye rağmen beni seven adamın canını yakmıştım. Kendimi asla affetmeyeceğimi daha o an anlamıştım.

Kırgınlığına katlanamıyordum. Bedenime öyle bir zehir akıtıyorduki bakışları, ben asla böyle bir acıyı bilmezdim.

Ruhum yere yığılmış kıvranıyordu sanki.

Aşkımın bu denli güçlü olabileceğini nereden bilebilirdim? Ondan bir şeyleri gizlemenin beni böyle darmadağan edeceğini..

Öldürüyordu beni.. Tek bir bakışı ile. Bunu nasıl becerebilmişti?

Kalbimi hangi ara onun avuçlarının arasına teslim etmiştim?

Gözlerimin önüne çekilen perdeyle bulunduğum dünyaya geri döndüm ve ancak o zaman kulaklarım alkış seslerini duyabildi.

Hep istediğim o anı sonunda yaşamıştım. Peki değer miydi?

Değmemişti..

O bakışlar aklıma gelince dizlerim titredi, ayakta durabilmek için piyanodan destek aldım.

Beni tebrik etmeye gelen insanların kim olduklarını anlayamıyordum. Kafamda sadece o vardı.

Onu bulmalıydım, bir açıklama yapmam gerekiyordu. Bu kararımla sabırsızca sahneden inip insan selinin içine karıştım. Onu arıyordum, ama yoktu..

İnsanları itme saygısızlığında bulunduğumu bildiğim halde umrumda olmadan buna devam ediyordum.

Böyle olabileceğini hesaplayamamıştım. Onun bana bu denli kırılabileceğini..

Kolumda hissettiğim elle heyecanla arkamı döndüm ve Öykü'nün buruk bakan gözleri ile karşılaştım.

"Asansörün orada, seni bekliyor."

Ona cevap vermek için dudaklarımı araladım fakat bundan vazgeçip asansöre doğru hızlı adımlarımı yönelttim.

Duvara yaslanmış öylece duruyordu. Gözleri beni bulduğunda tenimi ürperten buz gibi bakışları duraklamama sebep oldu.

ÖZGÜRLÜĞÜN BEDELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin