Dur mu? Yav sen kimsin bana dur diyosun.Durur musun? Demen gerekiyo hödük diyerek çıkışacaktım ki.Ağzımı açmamla sol gözünden bir damla yaş düştü.Hayır ya karşımda ağlıyordu.Sert bir sesle 'keş şunu' diyerek bağırdım.Karşımda hiç bu kadar güçsüz bir erkek görmemiştim.Sanırım bunun verdiği cesaretle kelimeleri aşırı sertlikle söylüyordum.İlk kez bir erkeğin karşısında bu kadar açık ve serttim.Neden böyleydi şu an karşımda o sessiz ve herkesten uzak duran çocuk değilde onunla durmam için yalvaran gözlerle bakan bir çocuk vardı.Durmalıydım en yakın arkadaşımın abisini bırakamazdım bu durumda.Aklıma bir an bu gün hatta şu an Seçilin yanında olmamız gerektiği geldi.Sina yüzüme masumca bakarken.Ses dozumu alçaltıp 'şimdi Seçile gidelim sana söz veriyorum yarın bu tüm olanları konuşacağız' dedim.Aslında kabul etmemesini hatta beni odadan kovup doğum gününe hiç birşey olmamış gibi gidip ve herşeyi unutmamı söylemesini beklerken 'tamam' diyerek ne kadar çaresiz olduğunu bir kez daha gösterdi.Odadan çıkalı daha 5 dakika bile olmamıştı fakat gayet iyi bir şekilde hazırlanmıştı.Doğum gününde Seçilin ona aldığı sweatshirtü giymiş altınada koyu bir kot çekmişti.Kısaca herzamanki haliydi fakat gözleri mor ciddi anlamda yıkım gözüküyordu.Hayır ona iğrenç espriler yapıp güldürmem diye içimden geçirirken onun o umutsuz gözlerine baktım içler acısıydı.Ve şu an benim durumum da öyle bir erkek için çabalıyordum.Hayır be Seçil içindi tüm çabam yada ben öyle sanıyordum.Merdivenlerden hızlıca inerken Sina diye utangaç bir sesleniş yaptım.Dönüp baktığında 'Aşkın gözü körmüş duvara çarpıp ölmüş' ıyyyyyyyy bune Güneş ya intihar et sen intihar.Ben böyle düşünürken Sina yalandan gülümsedi.Al işte rezil oldum çocuk onun için çabalıyorum sanacak.Cafeye vardığımızda saat 7 ye çeğrek vardı ve parti tam anlamıyla eğlencenin zirvesindeydi.Seçil Sina yı görür görmez koşarak Sina'nın boynuna atladı.Ah çok dramatik.Seçilin yüzü şimdi gerçekten gülüyordu.O mutluyken bende mutluydum.Mutlu anlarımda hep kötü sonuçlar gelirdi aklıma yine öyle oldu.Ya bir gün Seçille...tamam bunu düşünmemeliyim.Her sene olduğu gibi masalardan birine oturup etrafı seyredaldım.Takii partinin dozu biraz düşüp pastanın gelişine kadar.Haha tabi ki pastayı ben taşicaktım.Küçüklüğümden beri değişmeyen doğum günlerinin en sevdiğim yanı.Pastayı masaya koyduğumda bir kez daha alkış tufanı koptu.Pastayı koyup diğerlerinin yanına geçerken Seçil 'Güneş senin yanıma gelmen gerekli sensiz yeni bir yaş istemiyorum.' Dediğinde gözlerimin dolduğunu fark ettim.Hemen yanına gidip ellerini tutum.Bilemiyorum ama sanırım aynı şeyi dilemiştik.Sonsuza kadar dost.Mumları üfledikden sonra ben her sene yaptığım iğrenç şakayı yaptım.Pastaya parmağımı daldırıp yüzüne sürdüm.Bu artık doğum günlerimizin geleneği olmuştu.Seçil yüzünü temizledikten sonra hediye faslı başlamıştı.Sina kardeşinin doğum gününe hazırlıksız geldiğinden dolayı kendini suçlu hissediyordu bu yüzünden okunuyordu.Ne kadar yapmak istemesemde hediyemi ona verdim.Baya zor oldu ama hali olmadığı için aldı.Seçile hediyeyi verirken bir yandan da gözü hep bendeydi.Hediyenin benim olduğunu bu kadar belli etmemeliydi.Seçil hediyeyi görünce kelimenin tam anlamıyla mutluluktan gebericekti.Sinaya kocam sarıldıktan sonra yanıma geldi ve kulağıma eğilip'bana en güzel hediye sensin'dedi tam da Seçile göre bir haraket oldu.Doğum günü bittiğinde bende bitmiş durumdaydım.Seçil uyukluyordu.Eve gitmem demek yarım saat uykumdan çalmam demekti bu yüzden bu günde eve gitmicektim.Zaten takan da yoktu ki beni.Seçillere geldiğimizde başımın zonklayışı artmıştı.Bu evide kendi evim kadar iyi biliyordum.Mutfağa gidip Hilal teyzenin ilaçları koyduğu dolabı açıp en ağırından bir ağrı kesici aldım.Aslında Hilal teyze olsa içirmezdi biliyorum ama bu baş ağrısı uyumama engel oluyordu o yüzden her türlü ilaç içerdim.Uyku benim hayatımın anlamıydı.Üzülürsem sevinirsem sıkılırsam ve diğer tüm hislerimde durumlarımda uyurdum ben.Uykum herşeyin önündeydi.Uykum için vazgeçemiceğim hiç bir şeyim yoktu.İlacın etkisini göstermesini beklerken uykumun açıldığını fark ettim.Sıcak süt! Sıcak süt içersem uykum gelirdi.Hemen koca bir bardak süt doldurup microdalgaya koydum.Sütü içmeye başladığımda mutfakdaki masaya oturmuş boş boş bardağı inceliyordum.Evdeki herkes uyumuştu ya da ben öyle sanıyordum.Bardağa anlamsızca daldığımdan dolayı Sina'nın karşımda dikilen vicudunu ancak masaya vurunca fark ettim.O da benim gibi anlamsızca bakıyordu.Yüzüme bakmayı kestiğinde elimdeki buhar çıkan süte bakıyordu.Süte bakarak tebessüm ettikten sonra buzdolabına yaklaşıp sütü çıkardı.Büyükçe bir bardağa yavaşça doldurduktan sonra microdalgaya koydu.Derecesini benim gibi sıcak yaparak beklemeye başladı.Microdalganın o tın sesi ıp ıssız mutfakda irkilmeme sebep olmuştu.Sütünü alıp karşıma oturdu.Sanırım zaman şimdi,şimdi başlayacaktı anlatmaya.Ben anlatmasını beklerken o gözlerini sıcak süte dikmiş oturuyordu.Gözleri öylesine morarıktı ki korkutuyordu insanı.Saat ilerledikçe ikimizde ayrı ayrı kalkıp içecek ve atıştırmalık şeyler alıyorduk.Birbirimize hiç bakmamış ve hiç konuşmamıştık.Saat ilerledikçe sinirleniyordum.Uykumdan gidiyordu uykumdan!!!.Daha fazla dayanamayıp ayağa kalktım saat 4 olmuş ve ben hala uyanıktım.Kanın beynime sıçradığı dakikalar olmalı sinirle masadan kalktım.Arkamdan sessizce söylendi 'öldü'.Size uykumdan daha önemli hiç birşeyim yok demiştim.Duymamazlıktan gelip mutfaktan çıktım.Oda ya geldiğimde kendime küfrediyordum uykum için koskoca öldü kelimesini sallamıştım.Aferin Güneş tam senlik bir haraket hadi şimdi yat uyu.Kafamı yastığa koyar koymaz uyuya kalmıştım.En iyi yaptığımı.Uyudum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞLİ GECE
Genç KurguHep mi kaybederiz? Sanırım evet.Arada bir galip geliriz ve hayat onuda bize yaşatmaz.