Kararsız

18.5K 247 13
                                    




"Öyle olmadığını umuyorum." dedi kulağıma eğildiği sırada.

"Çünkü ben mutlu bir evlilik istiyorum ve ikimiz de ben aksini isteyene kadar öyle olacağını biliyoruz." Hala inatla Miraç'ı ve Yelda'yı düşünüyordum. Nişan için yer bakıyorlardı. Nişan için yer. Ben zaten çoktan evlenmiştim. Her şey bok gibiydi.

Yetmez gibi Cihangir ani bir hareketle beni yeniden öpmeyi denedi, son anda başımı eğerek omzuna bastırdım ve ellerimi sırtına sararak öylece durdum. Karşılık verir gibi o da bir elini belime koyarak beni tuttu.

"Dudaklarını öpmeme asla izin vermiyor musun yoksa ben kuruntu mu yapıyorum?"

"Vermiyorum." diye mırıldandım boğuk çıkan sesimle.

"Hmm, hem de ben dudakların dışında her yerini öpmüşken öyle mi?" Boşta olan eli sanki öptüğü yerleri belli etmek ister gibi boynumdan aşağı sürüklendi ve sonunda elbisemin altından yavaşça içeri süzüldü.

İşte yine oradaydı. Bir iki saniyeliğine kameraları düşündüm ama yanımdaki adam Cihangir'di, ne olabilirdi ki? Elleri külodumu kenara iktirip açılan boşlukta daireler çizerken,

"Nedenini sorayım mı?" dedi şu an fazlasıyla erkeksi olan sesiyle ve parmaklarının baskısını hafifçe arttırdı. İşte artık o sarı pisliği ve Miraç'ı düşünmüyordum.

"Ben iyi öpüşemem." şu saniyede verebileceğim cevapların en komiğiydi ve içimde kahkaha atma isteği uyandırıyordu. İşin aslını düşündüm ve Miraç yeniden belirdi karşımda. 19 yaşımızda ilk kez arka bahçede beni öptüğü günü hatırladım. O günden sonra sanki dudaklarım mühürlenmişcesine kimseyi tekrar öpmemiştim. Kimseyi. Ve öpmeyecektim de. Dudaklarıma her dokunduğumda orada olan oydu. Onun dudakları...

"Bu kadar iyi muamele çeken bir kadının iyi öpüşememesi..." parmaklarından biri hızlıca içime kaydı. Ve Miraç yeniden yok oldu kafamda. Ellerimle gömleğini sıktım tüm gücümle ve parmak uçlarımda yükselerek ona daha da yanaştım.

Bu hareketlerime karşılık güldü, dudaklarını boynuma bastırdı.

"Garipmiş." sesi tıpkı benim gibi boğuktu. Bir oda görevlisi az ötemizdeki odadan çıkarken elini iktirdim. Boğazımı temizleyerek kendimi toparladım.

"Küçük bir kız gibi utandın mı yoksa?"

"Gidelim artık."

"O kadın kim bilir neler görüyordur her gün. Ama yine de istemiyorsan biz de odamızda devam ederiz."

"Onu mu diyorum Cihangir, eve gidelim."

Zaten yanımızda birkaç parça eşya vardı. Onları da ufak bir çantaya doldurdum. Gitmek için hazırdık ve ben yeterince iyi hissediyordum yeniden. Her şey bir anda yeniden dayanılabilir olmuştu. Otelden çıkmak üzereyken Yelda ve Miraç'ı sarmaş dolaş görene dek...

Günah Tohumu (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin