ღ1ღ

74 8 6
                                    

Herkese merhaba!

Bu benim ilk hikayem. O yüzden hatalarım yüzünden şimdiden özür dilerim.

Umarım keyifli vakit geçirmenizi sağlarım :)









Genç kız elindeki tebeşiri bıraktığında gururla karşısındaki siyah çerçeveli aynaya baktı. Aynada kendini son kez incelerken başındaki şapkayı ters çevirip taktı. Görüntüsü içine sinmeyince şapkayı çıkartıp takı çekmecesinin içinden örülmüş ipi çıkardı ve özenle maşaladığı kumral saçlarını bozmamaya gayret ederek dikkatlice bağladı.

"Anka! Hadi geç kalıyoruz."

Ablasının sesini duyduğunda yatağının üzerine gelişi güzel fırlattığı siyah sırt çantasını aldı ve hala homurdanmakta olan ablasının yanına gitti. Ablasına bakıp sırıttı.

"Kız Hüma, yakıyorsun gene ha."

Ablası yandan bir bakış atıp saçlarını savurdu yalandan.

"E bir zahmet kızım. Ne para baydım üstümdekilere." dediğinde Anka kaşlarını çatarak etrafına bakındı.

"Abim nerede?" diye bir soru yönelttiğinde salonda bir yandan fasulye ayıklayan diğer yandan da yarışma programı izleyen annesi gözleri hala televizyondayken cevap verdi.

"Kızım bilmiyor musun abini? Hepinizden daha özen göstermiştir. Hala hazırlanıyordur."


Tam bu sırada abisi odasından çıkıp yanlarına gelmiş iki kız kardeşini kısaca süzmüştü. Gözleri tam Anka'nın şortuna kaydığında ağzını açmıştı ki bu sefer Hüma'nın siyah eteğini gödü. Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Gözlerini açtığında ela gözleri sinirle parlıyordu. Hüma azar işiteceklerini fark ederek hemen lafa atıldı.

"Vallahi metrobüsü kaçıracağız. Bizi içeri almazlarsa ikinizi de gömerim vallahi." Dediğinde Anka saate baktı ve ablasının haklı olduğunu gördü.

"Abi haklı hadi hadi." diyerek Merih'in laflarını ağzına tıkıp sırtından itekleyerek çıkarmıştı evden onu. Tabii çıkmadan önce annesine öpücük atmayı unutmadı ama annesinin onu pek umursadığını zannetmiyordu zira izlediği yarışma programına bir hayli kaptırmıştı kendini.




Üç kardeş metrobüsten indikten sonra yürüyerek sonunda varmak istedikleri yere varmışlardı. Etrafta coşkulu kalabalık hep bir ağızdan marşlar söylerken insanlar her zamanki gibi balkon ve camlardan gülerek onları seyrediyordu.

Bir süre sonra birbirleriyle bakışıp hınzırca sırıttıklarında aynı anda bağırmaya başladılar.

"Ben sensiz yaşamaktansa

Ölmeyi tercih ederim

Yemin olsun Cimbombomum

Hayatımsın her şeyimsin."


Üç kardeş besteyi başlattığında çok geçmeden diğer taraftarlar da onlara katılmıştı. Anka hiç olmadığı kadar mutlu hissediyordu. Bir koluna onu bir koluna ablasını almış abisi, onlara eşlik eden onlarca taraftar, ve ne kadar zaman geçerse geçsin atmosferi hiç değişmeyen Nevizade...

Fanatiklerdi ve ne zaman boş vakitleri olsa beraber maça giderlerdi. Tüm ailesinin Galatasaraylı olması da takımlarına bu kadar bağlı olmalarının sebeplerinden biriydi. Bir tek babaları Beşiktaş'lıydı. Aklına geldiğinde gülümsedi. O da gelmeyi çok istemişti fakat çalışıyordu maalesef.

GALATA'NIN ALTINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin