Gözlerimi açtığımda havanın aydınlanmak üzere olduğunu fark ettim. Haziran ayının sonuna gelmiştik ve havalar eskisi kadar soğuk değildi. Bugün Pazartesi idi ve orucun bitmesine az zaman kalmıştı. Yanımdaki saate baktığımda, daha saatin beş olduğunu gördüm ve "Ah, Hadi ama!" Deyip sinirlendim ve hışımla yataktan kalktım.
Uykumun kaçma nedeni her zaman ki gibi gene aynı rüyayı görmemdi! Rüyamda, kocamı ve kızımı yanan bir evden çıkarken görüyordum. Her defasında onlara yetişmeye çalışırken de önümü uzun boylu bir adam kesiyordu. Bana beni arayan biri olduğunu söyleyip, ortadan kayboluyor ve kocam ile kızımı bulamadan da uyanmama neden oluyordu.
Artık uykum kaçtığı için kitaplığıma gittim ve Güneyli vampir serisinin ikinci kitabını alıp yatağa geri döndüm. Artık kızlar kalkana kadar okuyup dururdum.
En sevdiğim kitap hangisi diye soracak olursanız kesinlikle Güneyli vampir serisi derim. Çünkü kadının anlatım tarzına hayranım! Her ne kadar yaşlı biri olsa da biz gençlerin ne tür kitaplardan hoşlandığını bildiği, yazdığı kitaplardan anlaşılabiliyordu.
Kitabı bitirdiğimde saatin 09.52 olduğunu fark ettim ve kızları kaldırmaya karar verdim. Yataktan çıkıp, kitabı yerine yerleştirdim ve önce Sinem'in odasına gittim. Sinem'in odası benimkinin hemen yanındaki küçük oda idi.
Odaya girdiğimde onu şaka yaparak kaldırmayı düşünüyordum. Ama nedense içimden garip bir ses bana bu sefer onları korkutmadan kaldırmamı söyleyip duruyordu. Nedense bu fikir benim hoşuma gitmemişti ama bu sefer içimdeki hissin dediğini yapmam gerektiğine karar verdim; Sinem'i güzellikle kaldırmaya çalışacaktım. Gerçekten... Bu sefer onu korkutmadan kaldıracağım!
Sinem'in odasına girdiğimde, her zamanki gibi örtüyü sıcaktan dolayı üzerinden atmış bir halde uyuduğunu gördüm. 'Bu kız hiç değişmeyecek mi acaba?' dedim kendi kendime. "Sinem! Hadi kalk bakalım seni gidi uykucu!" Dedim biraz dürterek.
Önce bana doğru döndü, sonra bir gözünü açıp beni izlemeye başladı. Anlaşılan karşısındakinin ben olup olmadığımı anlamaya çalışıyor gibiydi. Ne de olsa onları her sabah korkutarak kaldırmama alıştıkları için şimdi yaptığım uyandırma yöntemi onu biraz -tamam fazlasıyla- şaşırtmıştı. "Merak etme benim!" Dedim onun bakışlarına gülerek.
"Ne oldu? Yoksa kafana bir şey mi düştü?" dedi yatakta doğrulup, esnedikten sonra tek kaşı havada beni süzerek.
"Hayır, kafama bir şey düşmedi! Sadece her sabah korkutarak kaldırınca bir gün kalp krizi geçirebileceğinizi düşündüm ve korkutmamaya karar verdim." Dedim sırıtarak.
"İyiymiş. Bunu sevdim!" dedi gülümseyip, yataktan zıplayarak kalkarken.
Onun bu haline gülmekten kendimi bir türlü alamıyordum. Özlem'in odasına doğru ilerlemeye başladım. Odaya girdiğimde Özlem'in çoktan kalkmış olduğunu ve üzerini giyinip, aynada saçını taradığını fark ettim.
"Sen hangi ara kalktın yahu?" dedim şaşkın bir şekilde odaya girdiğimde.
"Biraz önce kalktım!" Dedi ciddi bir yüz ifadesi ile saçını tararken.
'Özlem'de bu aralar bir şeyler var ve ne olduğunu kesinlikle bulacağım!' Dedim kendi kendime odasından çıkıp da oturma odasına doğru yöneldiğimde.
Her gün olduğu gibi kapıcımız yine gazetemizi kapımızdaki askılığa asmıştı. Sinem kapıdan aldığı gazeteyi çiçek desenli sallanan sandalyeye oturup okumaya başladı. Televizyonu açıp Sinem'in yanındaki üçlü koltuğa oturdum. Birden Sinem'in elindeki gazetede gördüğüm bir haber fazlasıyla dikkatimi çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TILSIM SERİSİ 1. KİTAP BAŞLANGIÇ(E-KİTAP OLACAK)
ערפדיםkocasını ve kızını kazada kaybettikten sonra hayatı altüst olan Zeynep Carter, iki yakın dostu olan Sinem ve Özlem ile birlikte Kartal'da yaşamaya çalışmaktadır. Özlem ile birlikte Kartal'ın merkezinde Gotik giyim üzerine mağaza işletmekte olan Zeyn...