Sinem sevgilisini arayıp bizimle gelmesini teklif ettiğinde, gideceğimiz barı bulmayı ancak başarmıştık. ‘Keşke Özlem ile benim de sevgilim olsaydı.’ Demeden duramadım kendi kendime etraftaki erkek kalabalığına bakarken.
Ağustos ayının son gününden bir önceki gündü ve hava bir ısınıp bir soğuyordu. Emin olun bu durum insanları bir hayli etkiliyordu. Caddebostan sahiline geldiğimizde günlerden Perşembe olduğu için barlarda pek fazla insan bulamayacağımızı düşünüyordum ki, birden yanıldığımı etraftaki insan kalabalığından fark ettim. ‘Demek ki bu insanlarda bizim gibi evde oturmaktan sıkılmışlar.’ dedim kendi kendime arabayı park edecek boş bir yer ararken.
Arabayı park edip dışarıya çıktığımızda gerçekten de boğucu bir sıcakla karşı karşıya olduğumuzu fark ettim. “Hava ne kadar da değişken değil mi kızlar?” diye sordum, üzerime ince şeyler giymediğim için terlemeye başladığımda.
“Evet, gerçekten de çok çabuk değişiyor. Sanki… Sanki hava ne yapacağını bilmiyormuş gibi.” Dedi Özlem, etrafa bakınarak.
“Ne kadar da kalabalıkmış burası. Hafta içi olmasına rağmen insanlar eğlenmeye gelebiliyorlar.” Dedi Sinem şaşkın bir şekilde.
“Evet, insanların da eğlenmeye ihtiyacı var demek ki.” Dedim kulüplerin duvarlarına asılmış olan program listelerini incelerken.
“Hangisine gireceğiz peki? Normalde kartaldakine giderdik mağazanın yakınında diye.” Dedi Özlem benim gibi etraftaki listeleri kontrol ederken.
“Hangisinde karaoke bölümü varsa ona gireceğiz.” Dedi Sinem bir kulübün önünde dikilirken. “Kızlar, buraya gelin!” dedi birden heyecanlı bir şekilde.
“Ne oldu?” dedik Özlem ile aynı anda.
“Galiba aradığımız yeri bulduk!” dedi yerinde zıplarken.
Sinem’in bulunduğu kulübün önüne gittiğimizde, programında karaoke bölümü olduğunu gördüm ve neredeyse sevinçten olduğum yerde zıplamaya başlayacaktım ki, Allah’tan kendimi tutmayı başarabildim. Ama şimdi işin en zor kısmı geliyordu; içeride boş bir masa bulmak. Sonuçta kalabalık bir caddedeydik ve bu insanların bazıları buradaki kulüpte de olabilir, değil mi?
Kulübe dikkatli baktığımda, tabelasındaki yazı birden kanımı dondurmaya yetmişti. Oldukça ürkütücü bir görüntüye sahip bir tabelası vardı. Öncelikle kulübün bulunduğu yer neredeyse karanlık sayılabilirdi. Kulübün adı ve tabelasının görüntüsü insanı korkutmaya yetiyordu.
‘Kanlı Ay’
Evet, tabelanın adı buydu. Kan renginde neonlarla ve büyük harflerle, tam kapının üzerine denk gelecek şekilde yerleştirilmişti.
“Aman Allah’ım!” dedi Özlem, korkudan kocaman açılmış gözlerini tabeladan ayırmadan. “Bu… Buraya girmeyi düşünmüyorsunuz, değil mi?” dedi Sinem ile ikimize korkudan kocaman açılmış gözleriyle bakarken.
“Neden? Yoksa ismi mi seni korkuttu? Kabul ediyorum, beni de çok korkuttu ama bir yeri asla ismi ile yadırgamaman gerek. Her ne kadar burası dışarıdan bakıldığında korkutucu görünse de, eminim içerisi mükemmel bir yerdir.” Dedim gülümseyerek.
Hemen ikisini de kolundan tuttum ve kulübün kapısına doğru ilerledik. Kapının önünde güvenlik olmaması başka bir dikkat çekici unsurdu. Sonuçta barlar da ya da gece kulüplerinde içeriye yaşı tutmayanların alınmaması için birinin orada durması gerekir.
İçeriye girdiğimizde dışarıdan göründüğü gibi olmadığını ve çok daha korkutucu olduğunu fark ettim. ‘Beklediğim gibi çıkmadı!’ Dedim kendi kendime üzgün ve biraz da korkmuş bir şekilde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TILSIM SERİSİ 1. KİTAP BAŞLANGIÇ(E-KİTAP OLACAK)
Vampirekocasını ve kızını kazada kaybettikten sonra hayatı altüst olan Zeynep Carter, iki yakın dostu olan Sinem ve Özlem ile birlikte Kartal'da yaşamaya çalışmaktadır. Özlem ile birlikte Kartal'ın merkezinde Gotik giyim üzerine mağaza işletmekte olan Zeyn...