BÖLÜM 15

407 26 0
                                    

(Sinem’in Gözünden)

Kızlarla beraber kulübe geldiğimizden beri Ayhan Efe’nin gelmesini dört gözle bekliyordum. Ama sanki benimle olmak istemiyormuş gibi buluşmaya gelmiyordu. Biliyorum, belki biraz erken olduğu için gelmiyordur ama onu görmediğim zaman sanki hiç zaman geçmiyormuş gibi geliyordu bana.

Belki her an kapıdan girebilirmiş gibi lavaboya gidip kendime çeki düzen vermeye karar verdim. Özlem ile masadan kalkıp lavaboya giderken, birden aklıma -nereden çıktığını bilemediğim- o yakışıklı ve gizemli adamın kim olduğu geldi. ‘Evet, adamın yakışıklı olduğunu kabul ediyorum. Ama ben Ayhan’ı seviyorum, bu yüzden o adamı aklımdan çıkarsam çok iyi olacak.’ Dedim kendi kendime lavaboda yüzümü yıkarken.

Bayanlar tuvaletinden çıktıktan sonra koridorda ilerlerken, o gizemli yakışıklı adamın gittiği yere yaklaşmıştık. Birden içimden bir ses o yöne doğru ilerlememi söylemeye başladı. Her ne kadar bunu yapmak istemesem de ayaklarıma söz geçiremiyordum.

“Neler oluyor Sinem?” diye sordu Özlem yanımda belirip, benim baktığım tarafa bakarken.

“Yok… Yok bir şey. Hadi gidelim.” Deyip koridorun başına doğru ilerlemeye başladık.

Birden nedense içimden gelen bir ses bana o gizemli adamın gittiği yoldan gitmemi söylemeye başladı. Onun zararsız olduğunu ve beni beklediğini söyleyip duruyordu. ‘Neler oluyor bana böyle Allah’ım!’ dedim kendi kendime başımı iki yana sallayıp aklımdaki o garip sesi susturmaya çalışarak ilerlerken.

“Sinem?” Özlem’in sesiyle onun burada olduğunu unuttuğumu fark ettim. “Sen… İyi misin?” diye sordu gözlerini kısmış, endişeli bir şekilde beni süzüyordu.

“Ben… Ben iyiyim. Bir şeyim yok. Sadece… Biraz başım ağrıyor da ondan.” dedim kendime çeki düzen verip hiçbir şey olmamış gibi davranmaya çalışarak.

“Pekâlâ. İyisin yani, değil mi?” diye sordu inanmayan gözlerle bana bakarken.

“Evet, gerçekten de çok iyiyim.” Dedim gülümseyerek. “Hadi gidelim, yoksa Zeynep bizi merak etmeye başlayacak.” Dedim onun koluna girip koridorun başına yaklaşırken.

Tam koridorun başına gelmiştik ki, birden karşı taraftaki –gizemli adamın gittiği yerdeki- karanlık koridordan birinin bana baktığını gördüm. ‘Acaba bu… O gizemli adam olabilir mi? Ama neden orada dursun ki?’ dedim kendi kendime daha dikkatli bakmaya çalışarak.

Ne olduysa ayaklarım sanki benden ayrı hareket ediyormuş gibi, bir anda o tarafa doğru döndüm ve ilerlemeye başladım. Ne kadar durmaya çalışsam da o karanlık koridora girmemi engelleyememiştim.

“Sinem, nereye gidiyorsun?” diye sordu Özlem, sesinin geldiği yere bakılırsa koridorun başında duruyor olmalıydı. Herhalde benim yanıma gelmeye korkuyordu ya da onu engelleyen bir şeyler vardı.

‘Allah’ım bana neler oluyor böyle? Lütfen bana yardım et!’ dedim kendi kendime Allah’a yalvararak.

Özlem’e cevap vermek istiyordum ama bir türlü ağzımı açıp da tek kelime edemiyordum. Sanki ağzımı mühürlemişler gibiydi ve kafamı çevirmeye çalışsam da yapamıyordum. ‘Allah’ım ne olur bana yardım et!’ dedim korkudan neredeyse kalbim duracakmış gibi çarparken. Herhalde Özlem Zeynep’in yanına gitmiş olmalıydı çünkü sesi gelmiyordu.

Koridorda ilerledikçe geçtiğim yerlerdeki mumlar yanıyor ve etraf karanlıktan loş bir ortama bürünüyordu. Koridorun sonuna geldiğimde karşıma eski bir kapı çıktı. Kapının görüntüsü çok eskiydi ve ortasında kan kırmızısı renginde, beş kenarlı, ters duran ve çember içine alınmış bir üçgen, üçgenin ortasında kanatları açık ve ters durmuş bir yarasa şekli vardı. ‘Herhalde dekorasyon işi olmalı yoksa bu kadar eski bir kapının üzerinde böyle güzel bir işlemenin ne işi olur ki? Zaten bu kapının üzerinde böyle bir işleme olmasa, böyle muhteşem güzellikteki bir kulüpte hiç de güzel bir görüntü oluşturmazdı bence.’ Dedim kendi kendime.

TILSIM SERİSİ 1. KİTAP BAŞLANGIÇ(E-KİTAP OLACAK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin