BÖLÜM 17

469 24 0
                                    

“Ah sevgili kardeşim, beni bu hareketlerinle gerçekten de çok üzdün!” Dedi kurtarıcım.

“Öyle mi? Bunun için gerçekten de çok üzgünüm.” Dedi üzgünmüş gibi yaparak yerden kalkarken. Daha sonra arkamızdaki adamlara bizi yerden kaldırmaları için işaret verip, arkasında duran kurtarıcıma döndü ve onunla ilgilenmeye başladı.

Bu sırada arkamızda duran ve çelimsiz dediğim adamlar beni, Özlem’i ve Sinem’i kollarımızdan tutarak ayağa kaldırdılar. Yerden kaldırdıkları sırada Sinem’e bir titreme geldi ve sanki uyurgezerlik sırasında bilmeden bir yere gelmişte, uyandırıldığı anda nerede olduğunu bilmeden, etrafına bakan ve neler olduğunu anlamaya çalışan insanlar gibiydi. Sanki… Hipnozun etkisinden yeni kurtulmuş gibi!

“Bu… Burada neler oluyor kızlar? Biz… Biz neden çıplağız ve siz ne zaman buraya geldiniz?” diye sorular sorup duruyordu korkmuş bir şekilde.

“Kapa çeneni!” diye resmen kükredi adam bize dönmeden.

Bizi tutan üç adam, Alex denen adamın arkasındaki duvarın oraya götürdüler. Etkileyici sesin sahibini görebileceğim ve sırtımız duvara gelecek şekilde bizi rehin tutmaya başladılar.

Bu fırsattan istifade ederek Alex’in önünde duran adamı görmeye çalıştım. Kurtarıcımla göz göze geldiğimiz anda garip bir şok dalgasının bütün bedenime yayılmaya başladığını fark ettim. Bu durum oldukça garip bir hal almaya başlamıştı. Çünkü bu adam arkadaşımız Ayşe’nin doğum günü partisinde gördüğüm adamın ta kendisiydi. Bu kez giydiği kıyafetler onu fazlasıyla seksi göstermişti. Giydiği siyah gömleğinin altındaki kasları o kadar belirgindi ki, tam bir Zeus’un oğlu Herkül’ü anımsatıyordu. Ten rengi de diğerleri gibi bembeyaz olduğu için fazlasıyla vampir olduğu ortadaydı.

Gözlerine geldiğimde resmen olduğum yere çivilenmiş gibi hissettim. Neden mi? Çünkü onun da gözleri bana bakıyordu ve… Sanki onu süzdüğümü anlamış gibi o da beni süzüyordu. ‘Acaba beni tanıdı mı? Eğer öyleyse gerçekten korkunç bir durum olur bu. Sonuçta ben yarı çıplağım -iç çamaşırlarım olsa da- ve bu sayede bütün vücudumu görmüş oldu. Aslında çok güzel bir kadın olduğum için bu iç çamaşırlarıyla güzellik yarışmasına bile katılabilirdim ya neyse.

Daha sonra menekşe rengi gözlerini benden ayırmayı başararak Alex’e döndü ve hiç konuşmadan onunla göz göze bakışmaya başladılar. ‘Bu nasıl bir konuşma yöntemi böyle? Sanki uzaydan gelmişler gibi!’ dedim kendi kendime gülme isteğimi bastırmaya çalışırken.

“Evet… Sevgili kardeşim. Seni… Hangi rüzgâr attı buraya?” diye sordu Alex sinirlerine hâkim olmaya çalışıyormuş gibi ellerini yumruk yapmıştı.

“Aslında… Sevgili kardeşim.” Dedi aynı şekilde vurgulayarak. “Beni buraya atan rüzgâr dedi ki; ‘Senin şu akıllı olduğunu sanan kardeşin bir işler çeviriyor, gidip onu düzeltmek de sana kaldı!’ Dedi. Ben de gelip şu, kardeşimin çevirdiği işlere bir bakayım dedim.” Dedi menekşe rengi gözlerini kısarak.

“Demek rüzgâr benim hakkımda sana kötü şeyler söylüyor ha?” diyerek Jordan’ın etrafında dolanmaya başladı.

“Ah! Hadi ama Alex, ne demek istediğimi bal gibi de anladın!” Deyip bizim tarafa bakmaya başladı.

“Hayır, kardeşim anlamadım.” Deyip bizim yanımıza geldi ve kral koltuğuna benzeyen koltuğa oturdu.

Alex’in yerine oturmasıyla üç seksi kadın anında yanında bitiverdi ve onu öpüp okşamaya başladılar. Belli ki bu durum Alex denilen vampirin hoşuna gidiyordu.

TILSIM SERİSİ 1. KİTAP BAŞLANGIÇ(E-KİTAP OLACAK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin