İki gün geçmiş ve davet günü gelmişti. Senin açından oldukça monoton geçse de Elena açısından pek sinirli geçen bu iki günde, dakika başı Chanyeol'u aramış ve sorguya çekmiştin. Uzun adam sana çemkirip numaranı engellemekle tehdit edince Elena'yı arayıp onu sorguya çekmeye başlamıştın. Senin keyfin yerinde sayılırdı yani.
Bu arada, Chanyeol'a ilgi duyduğunu fark etmiştin. Onunla konuşurken heyecanlanıyor, onu düşündüğünde kızarıyordun. Google'da ismini bile aratmıştın ama hiçbir kaydı yoktu. Bu, seni daha da şüphelendirmişti.
Elena'nın bilgisayarından bir şeyler yaptığını hatırlayarak bilgisayarınu karıştırmaya karar verdin. Biraz karıştırdıktan sonra, daha önce orada olmayan bir dosya görmüştün. Açıp baktığında, bu kadar saf oluşuna lanet etmiştin. Bir şeyler döndüğünü biliyordun zaten. Bu da kanıt olmuştu.
Elena'nın ise kafasında nasıl tilkiler döndüğünü kim bilebilirdi? - Yazarınız biliyor ehehehe -
Genç kız, saat akşam 8'e gelirken, çantasını eline alıp aynada son kez kendine baktı.
Uzun ve siyah bir elbise giymişti. Sırt kısmında zincirlerin tuttuğu bir yılan şeklinde dekolte vardı. Saçlarını dalgalı yapmış, altın renk ve siyah tonlarında bir makyaj yapmıştı. Oldukça güzel görünüyordu.Artık kilitli olmayan kapısını açıp saray bozması evin merdivenlerinden indi.
"Elena. Elbiseni değiştirir misin?"
Elena, dışarı adım atacakken arkasından gelen, Yifan'ın sesiyle durdu. Genç kız omzunun üstünden abisine baktı.
"Başka elbisem yok."Yifan, kapıdan çıkan kıza bakarken eşi, koluna girdi.
"Ona fazla yüklenme. Muhtemelen onu odasına kilitlediğin için intikam alıyor."
"Yaşlandım Mika. Yeminle şu yaşımda şaçlarım beyazlayacak artık."Şimdi dışarıdalardı.
Elena arabasına yürüyünce Yifan genç kızı omzundan tuttu.
"Hayır. Sen benimle geliyorsun. Yolda kaçmana izin veremem."
Genç kız üfleyip, Yifan'ın siyah Range Rover'ına bindi. Arkasında kıkırdayan bir Yifan ve Mika bırakarak.
____________________Yixing, aynada son kez kendine bakarak yılan şeklindeki yaka iğnesini düzeltti. Aynada kendine bir göz kırpıp koltukta oturan adama döndü.
"İyi görünüyorsun patron." Suho umursamazca konuşunca Lay'in yüzü soldu.
"Ciddi söyle."
"Cidden iyi görünüyorsun patron."Lay bu cevaba gözlerini devirdi. Derin bir nefes alınca Suho, uzun olan adama döndü.
"Heyecanlı mısın patron?""EVET! Heyecanlıyım ama neden?! Neden heyecanlıyım Junmyeon?"
Suho yüzüne ukala bir gülümseme kondurarak sordu.
"Elena yüzünden mi?"
"Bilmiyorum. Daha önce hiçbir kız beni böyle heyecanlandırmamıştı." Lay gelen farkındalıkla birden Suho'ya döndü.
"Aşık olmuyorumdur, değil mi?"
_____________________Davetin verildiği yere ulaşılmıştı. Kris de, Lay de.
Oldukça büyük ve lüks bir salondu. Altın renk ağırlıklıydı ve içerisi oldukça kalabalıktı. Son gelenler, bizimkiler olmalıydı.
Kris -ve ailesi, güvendiği adamları- hole adım attığında bekledikleri şey onları bekleyen bir Zhang Lay bulmaktı diyemeyiz.
"İyi akşamlar, Kris." Lay muzip gülümsemesiyle konuşunca Kris tısladı.
"Sana da , Lay."Lay'in gözleri Elena'ya kaydı.
"Elena," hafifçe reverans yaptı. "Bu gece kavalyeniz olma şerefine erişebilir miyim?"Elena'nın yüzüne Lay'inkine benzer bir gülümseme oturdu. Saçlarını savurarak konuştu.
"Elbette,"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lovely But Dangerous |PCY OC|
FanficEtrafına bakarken aklından tek bir düşünce geçiyordu: Ben buraya nasıl düştüm? - Aralarda ufak tefek küfür olabilir. Yazarın ilk kitabı olduğundan hatalar olabilir. -DÜZENLENDİ-