Chanyeol gelen çığlıkla etrafına baktı.
"Ben bakarım." Jongin hareketlenince Chanyeol, omzunu vurduğu Yuta'ya döndü.
"Bir daha bana diklenirsen o kurşun beyninden geçer."Jongin kısa bir arayıştan sonra yere çömelmiş ağlamakta olan seni buldu. O halinle o kadar masum görünüyordun ki Jongin, kendini etkilenmekten alıkoyamamıştı.
"Hey hey, geçti. Bir şey yok."
Yanına çömelirken konuştu."Chanyeol!" Jongin, diğer tarafa seslenince daha uzun olan adam hızlı adımlarla yanınıza geldi. Seni görünce yüzündeki ifade, anlamlandırılamazdı.
"Oh hayır, hayır. Jongin, sen bilgisayarı kap. Ben onunla ilgilenirim."
Jongin gönülsüzce seni bırakırken, Chanyeol seni ayağa kaldırdı.
"Sana anlatmamı istemiştin, anlatıyorum." Derin bir nefes alarak devam etti."Elena, Çin Mafyası Kris Wu'nun kardeşi. Zhang Lay da mafya ve Kris'in yerini almaya çalışıyor. Biz Kris'in adamlarıyız. Elena'nın oyununu bitirmeye çalışıyoruz. "
"Biliyorum!" İnce bir sesle bağırdığında Chanyeol şaşırmıştı.
"Nasıl biliyorsun?"
Onu takmayıp ağlamaklı bir sesle konuştun. "Kim vuruldu?"Chanyeol ise bu soru ve senin gözyaşlarıyla parlayan gözlerin karşısında yutkunmuştu.
"Hey, öyle bakma ama. Elena genelde kim olduğunu insanlardan saklamaz. Senden saklaması sana değer verdiğini gösterir. Demek ki yeraltı dünyasına bulaşmanı istememiş. Kızma ona."
"KİM VURULDU?" Sesini yükselterek sorduğunda Chanyeol gözlerini yere indirip cevapladı. "Karşı çeteden biri."
"Sen mi yaptın?"
"Evet."Üzgün gözlerle Chanyeol'a baktın. Evet, mafya olduğunu öğrendiğinde çok şaşırmamıştın, düşününce daha önce anlaman gerektiğinin farkındaydın hatta ama, adam vurmak çok başka bir şeydi.
Yutkundun. "Benim, benim gitmem gerek."
Sen merdivenlere ilerlerken, Chanyeol arkandan mahçup ve üzgün gözlerle bakıyordu.
_______________________Gecenin sonuna gelinmişti. Salon yavaş yavaş boşalıyordu. Kris, Elena kalkana kadar kalkmaya niyetli değildi yine de.
"Bana gidelim mi?" Yixing, oturduğu sandalyede arkasına yaslanarak konuşunca Elena, yargılayan bakışlarını ona çevirdi.
"Pardon da, seninle yatacağımı falan düşünmüyorsun değil mi?"
"Hayır. Sadece, Kris bunu düşünürse ne kadar sinirlerine dokunur diye düşündüm."Elena, şampanya bardağıyla oynamaya başladı.
"Bu gün onu çok zorladım. Mika olmasaydı şimdiye ikimizi de vurmuştu."
"Ah, evet. Küçük Eş Wu. Abinin üstünde etkili bir kadın."
"Ağzımdan laf almaya çalışıyorsan, Yixing, hayallerini yıkmak zorundayım."Lay derin bir nefes alıp ayağa kalktı ve elini Elena'ya uzattı.
Açıkçası Elena, tuhaf şekilde suçluluk duymaya başlamıştı. Genelde aile bağına veya ilişkilerine önem veren bir insan değildi ama bu sefer kendini kötü hissediyordu. Gönülsüzce Lay'in elini tutup ayağa kalktı ve dışarı doğru yürümeye başladı.
Dışarı çıktıklarında, Kris yanında oturan çocuğa döndü.
"Takip et onları Baekhyun. Ne karıştırdıklarını bilmek istiyorum."
_______________________Tzuyu'nun çıkarken adını seslenmesine kulak asmayarak evine gitmiştin. Düşünmeye ihtiyacın vardı. Parçaları yerine oturtman lazımdı.
Elena senin bilgisayarını ne için kullanmıştı? Bilgi alışverişi mi demişti. Belki de bilgisayardan bilgisayara atmıştı. Senin bilgisayarını aracı olarak kullanmış olmalıydı. Belki de, ne döndüğünü anlamanı istemişti. Yoksa neden bilgisayarına bir dosya şeklinde bilgileri kaydetmişti ki? Bu kız bir bilgisayar dehasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lovely But Dangerous |PCY OC|
Fiksi PenggemarEtrafına bakarken aklından tek bir düşünce geçiyordu: Ben buraya nasıl düştüm? - Aralarda ufak tefek küfür olabilir. Yazarın ilk kitabı olduğundan hatalar olabilir. -DÜZENLENDİ-