Mikaelsonların evi; bazıları için ölümün, kanın ve dehşetin dibine kadar hissedildiği yerken senin için sıcacık bir yuvaydı.Çünkü sen s/a Mikaelsondın. Klaus Mikaelson'ın ilk çocuğuydun. Anneni senin doğumunda kaybetmişlerdi. Sıradan bir insan olduğu için doğum onun için ölümcüldü. Bunu bile bile seni doğurduğu için hem sen hem de baban ona minnettardı.
Ilk çocuk olduğun için bazı zorluklar çekmiştin. Dahlia, seni ailenin elinden almak istemişti ama başaramamıştı. Bir canavarın çocuğu olarak görülmüş ve yaşıtların seni dışlamışlardı ama onları takan kimdi ki?
Hope, küçük kardeşin, sana göre daha şanslı bir çocuk olmuştu. Bir kere annesi yanındaydı, bu baştan aşağı bir avantaj diye düşünmeden edemiyordun ama Hayley sana karşı kibardı, anne gibiydi. Dürüst olmak gerekirse Hope'yi bu yüzden kıskanıyordun, bir de babanın sevgisinin bölünmesi vardı tabii.
Iki üniversite bitirmiştin ve artık okul yüzü görmek istemiyordun kesinlikle ama Mystic Falls 'da yatılı okuyan kız kardeşin için birkaç parça kıyafet götürme işi sana kalmıştı. Freya'nın dediğine göre abla kardeş vakit geçirmeliymişsiniz ama gitmek istemiyordun. Kim eski sevgilisini hatırlatan bir yere gitmek isterdi ki? Evet, Damon Salvatore namı diğer eski sevgilin. Klaus 'un ilişkinize mani olduğu ve en sonunda sizi ayırmayı başardığı bir maceraydı sizinkisi.
Arabandan indiğinde okula kısa bir bakış atıp içeri girdin. Karşına çıkan ilk kişinin babanın unutamadığı aşkı Caroline olması ironisi seni gülümsetti.
"S/A! Seni burada görmek ne hoş!"
"Merhaba, Caroline. Uzatmaya gerek yok, Hope 'yi görmeye geldim."
Elindeki küçük valizi kaldırdığında Caroline kafasını salladı ve sana kendi odasına kadar eşlik etti. Daha sonra Hope 'yi çağırmaya gittiğinde etrafı incelemeye başlamıştın. Stefan 'ın ölümünün ardından Damon 'ın buranın okula çevrilmesine izin vermişti. Gerçekten değiştiğine inanıyordun. Hope, Caroline ile içeri girdiğinde ayağa kalktın ve ona sarıldın.
Caroline: Ben sizi yalnız bırakayım.
Caroline, dışarı çıktığında Hope 'den ayrılmıştın. Senin karşındaki koltuğa oturup kollarını göğsünde kavuşturdu.
"Seni buraya hangi rüzgar attı, ablacım."
Yere koyduğun valizi ortanızda duran masanın üzerine koydun.
"Birkaç parça kıyafet ve çamaşıra ihtiyacın varmış, Freya hala gönderdi."
"Babamla annem neredeler? Bu aralar sesleri hiç çıkmıyor."
"New Orleans da her zaman bir tehdit unsuru var, Hope. Bütün aile onunla ilgileniyor. Bu arada boşta kalan tek ben vardım. Malum sevgili babamız bizi her şeyden koruyor."
Hope, kafasını onaylar biçimde salladı ve masasaki valizi kendine çekti.
"Getirdiğin için teşekkürler, Freya 'ya teşekkürlerimi iletirsin. Hepinizi, evde olmayı özledim."
Anlayışla gülümsedin.
"Biz de seni özledik ama burası senin için daha güvenli. Hem senin gibi olan doğaüstü kişilerle takılmak kulağa fena gelmiyor. Benim zamanımda da olsaydı keşke."
Biraz daha sohbet ettikten sonra okuldan ayrıldın. Bu evde Damon ile fazla şey yaşamıştınız. Duymuştun ki siz ayrıldıktan sonra Damon, Elena ile çıkmaya başlamıştı. Bu haber seni derinden etkilemiş, hem babana hem de Damon'a öfkelenmene sebep olmuştu. Aradan iki yıl geçmiş olsa da öfken dinmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IAN SOMERHALDER İLE HAYAL ET
FanfictionMaviş gözlü aşkımız Ian ile vakit geçirmek istiyorsanız sizi kitabıma bekliyorum. Bu arada Ian'ı Damon olarak da göreceksiniz çoğu kez. İçeride çok güzel Damon Salvatore<3 serilerimiz var, okumadan geçmeyin :) Önemli! Benden habersiz kopyalanması v...