yitip gitmiş hayatımda, bana tanrı sevgisini kazandırmış yegâne insan olup, öpüşlerinle kazıdın ilahi duaları dudaklarıma. ancak ben cehennemi arzuluyorum.
—1177hikayem ben on üç yaşında tatlı bir oğlanken başlıyor. her zaman çok neşeli bir çocukmuşum annem öyle derdi. babam genç yaşta savaşta öldüğü için bana annem bakıyordu. hiç kardeşim olmadı. yalnız bir çocuktum. elbette okulda bir sürü arkadaşım vardı ancak hiçbirinin adını şu an anımsayamıyorum.
ancak eğer hayatıma bir milat koymam gerekseydi, bu seninle tanışmamdan önceleri ben ve seninle tanıştıktan sonra ki ben olarak ayırırdım.
her şey, yani tüm bu olaylar benim on üçüncü yaş günümden sonra karşıdaki daireye taşınmanla başladı. annemlerin konuşlarına kulak misafiri olmuş ve karşı komşumuzun çok bilgili ve zengin bir adam olduğunu öğrenmiştim.
sokakta oynayan arkadaşlarım ise kendi aralarında apartmanımıza bir savaş kahramanının taşınacağından bahsetmişler ve böylelikle heyecanımı bastıramaz olmuş, seninle tanışacağım günün hayalini kurmaya başlamıştım.
kafamda seni hayal ettiğimde; yaşlı yüzün, ak sakallın, uzun bastonun ve gözlüklerinle şık bir takım elbise ile giyerek düşlemiştim.
evinde binlerce kitap olmalıydı değil mi?çözemediğim bu duygular beni yiyip bitirirken aklım fikrim sana gidiyor. hiç tanımadığım, yüzünü dahi görmediğim yan komşumun ilk izlemimi kurguluyordum.
sanırım bu benim yalnız iç çöküşlerimin, seninle arkadaş olabileceğim ihtimalinin ve bana çokça verdiği hazın duygu senfonisi gibi beni bilinçsiz bir mutlulukla kasıp kavuruyordu.
hayatımda ilk defa bir şeye sıkı sıkıya bağlanmıştım. on üç yaşında bir çocuk için bu tanımlanamaz, anlatılamaz, betimlenemez ve aktarılamaz bir olguydu.
seni daha fazla sıkmadan devam edecek olursam, sana kafayı fena halde takmıştım. merakıma yenik düşüp sabah ilk pencereden bakar, geldin mi diye kapımızı aralardım.
zar zor beklediğim bir haftanın sonunda nihayet apartmanımızın kapıları açılmış ve yardımcıların geniş dairene eşyalarını taşımaya başlamıştı.
geliyordun işte!
boyumun henüz yetişmeye başladığı kapı deliğinden bakıp, içeriye taşınan onca kitabın, vazonun, değerli eşyanın ve zerafetin etkisiyle nefesimi tutmuş olanları izliyordum.
hemen hemen her şey içeriye taşınmış ve hoş görünümlü yaşlı bir adam denetim için gelmişti. kapıyı açıp o sen misin diye parlak gözlerle adamın önünde eğildim ve kibarca sordum. "buraya taşınan lord siz misiniz bayım?" yaşlı adam bana hafifçe gülümseyip saçlarımı okşamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
weltschmerz ✓
Fanfic𝐓𝐀𝐄𝐊𝐎𝐎𝐊 seninde bileceğin üzere taehyung babalar kızlarını asla bırakmaz. || Stefan Zwieg'ın kitabından esinlenilmiştir. / taekook