Nefes nefese ağaçların arasında yılan gibi kıvrılarak koşuyordum. Bacaklarımın giderek güçsüzleştiğini hissettim. "Hayır,lütfen biraz daha dayanayım !" diye inlerken beni hala kovalayan kuzgun kuşuna baktım. Baş edemeyeceğim bir hızla geliyordu peşimden. 5 saniyelik kısa bir nefes molasından sonra kaçmaya devam ettim. Ancak buna daha fazla direnemeyen bacaklarım yüzünden,pili aniden biten bir oyuncak bebek gibi yere yığıldım. Çimenlerin arasından güçsüzlükle doğrulurken yüzümü yine gökyüzüne çevirdim.
Pes etmiştim.
Kuzgun parıldayan gözlerle kanatlarını gövdesine yaklaştırarak iniş pozisyonuna geçti.Keskin bakışları altında ezilirken,çaresizce hamlesini bekledim.
5,4,3..
Korkunç sesiyle bağırarak aramızdaki mesafeyi hızla azaltırken yüzüme gelecek olan darbeye karşın ellerimi örttüm. Elimden başka hiçbir şey gelmiyordu.
2,1..
Ancak beklediğim gibi olmadı. Kalbime saplanan pençelerin şokuyla çığlık atarak doğrulurken alarmın sesi de bana eşlik ediyordu. Ah..ne biçim kabustu bu böyle.
Terden sırılsıklam olmuş saçlarımın arasında ellerimi gezdirirken boğazımın kuruluğu canımı acıtmıştı. Alarmı usulca kapatıp sersem adımlarla banyoya yürüdüm. Okul için hazırlanıp aşağı indiğimde aklım hala gördüğüm kuzgundaydı.
"Bu kadar geç yatarsan olacağı bu işte Ada. Ruh gibisin resmen." Omuz silktim. Annem bu suskun halimi doğal olarak uykusuzluğa vermişti. Hızla birkaç lokma atıştırıp kendimi servise attığımda biraz daha iyiydim. "Aptal bir rüyaydı sadece..." diye mırıldandım. Kulaklığımı çıkartıp güzel bir şarkı açtığımda, başka şeylere odaklanmaya çabalarsam düzeleceğimi biliyordum. Çok değil 15 dakika sonra okula varmıştık bile.
Sınıfa doğru ilerlerken Seher Hoca'nın seslenmesiyle arkamı döndüm. Topuklu çizmeleri, ombreli saçları ve gözlükleriyle tam bir ingilizce öğretmeniydi. Gülümseyerek bana doğru gelirken elinde salladığı kağıt dikkatimi çekmişti. "Bak bakalım burda ne var ?" dedi heyecanla. "Bu seneki tiyatro oyunumuz belli oldu. Başrol adayı olarak seni de görmek istiyoruz. Geçenki oyunda çok iyiydin Ada,katılmamazlık etme lütfen."
Yüzümdeki gülümseme yavaş yavaş solarken mahçup bir ifadeyle ona baktım. "Hocam, artık 11.sınıfım ben;hem okul hem dershane hem ödevler..Provalara nasıl zaman bulacağım ? Neredeyse her günüm dolu."
"Onu dert etme,derslerde yapacağız izinli sayılacaksınız.Zaten 1 ay sürecek en fazla.İsmini göreceğim orda bak,anlaştık mı ?"
"Şey,bilemiyorum.Ailem de izin vermeyebilir."
"Sen katıl,gerekirse onlarla ben konuşurum." Ah,neden bu kadar ısrar ediyordu ki ? Sıkıntıyla iç geçirirken beklentiyle gözlerimin içine bakan kadına daha fazla kayıtsız kalamadım.
"Madem öyle diyorsunuz..Tamam hocam katılacağım."
Seher Hoca lafım üzerine "Harika ! Konferans salonunda olacağız." diyerek omzumu sıvazladıktan sonra,koridorun başında kendisini bekleyen okul müdürünün yanına gitmek üzere ayrıldı.Kalabalığın arasına karışmasını bir süre izledikten sonra derin bir nefes aldım.Evet,seçmelere katılacaktım.Ancak umarım tercih edilen ben olmazdım.Yoksa derslerimin aksayacağına emindim ve bu istediğim son şeydi.
İsmimi yazdırmak için salona ilerlerken Ekin'in seslenmesiyle arkamı döndüm.Yanıma yetişip koluma girdi. ''Seçmelere katılacaksın değil mi ? Ben de yan rollerden birine kaydolmayı düşünüyorum. Başrol ile uğraşamam ki zaten başvursam bile beni seçmezler.'' deyip kıkırdadı.Gülümsedim."Başrol olup beni kurtarabilsen keşke" diye mırıldanırken Ekin duymuyordu bile. Heyecanla beni içeri sürüklediğinde şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırdım. Hatrı sayılır derecede fazla öğrenci vardı. Şaşırmıştım. Bu kadar kalabalık olacağını beklemiyordum.Başvurumuzu yaparken Seher Hoca aferin dercesine gülümsedi.Ekin de başrolün kardeşine ismini yazdırırken kapı gürültüyle açıldı.İçeri gireni gördüğümüzde Ekin ''Oha..'' diye fısıldayarak,salyalarını zapt etmeye gerek duymadan hayranlıkla gelen adama baktı.Tabi o sırada kolumu delercesine dürttüğünün de farkında bile değildi.Açıkçası bu davranışlarına şaşırmamıştım çünkü adam ciddi anlamda yakışıklıydı.Uzun boylu ve beyaz tenliydi.Ancak o tene tamamen zıt duran,ilk bakışta siyah denebilecek kadar kapkara gözleri oldukça keskindi.Saçları da o gözlere yakışır biçimde koyu renkteydi ve asi bir kesime sahipti.Yine de bunlar Ekin kadar ilgimi çekmemişti,ben kumralları severdim.Enes gibilerini mesela.
Herkesin sesini kesip ona dönmesinin sebebini kapının deminki gıcırtısına yordum.Yani umarım o yüzdendi.Yoksa durum vahimdi.Gerçekten.
-Off nihayet ! Deminden beri burayı bulmaya uğraşıyorum.Okul mu yenilenmiş ne olmuş,kime sorsam bilmediğini söyledi ! Buraya gelene kadar iki sınıf,bir yemekhane ziyaret ettim !
Ard arda sıraladığı cümleleri nefes almak için kestiği sırada müdürümüz fırsat bulup öne çıktı.Elini adama uzatırken ''Kusura bakmayın,evet bu sene çoğu salonumuzun ve sınıflarımızın yeri değişti.Malum,yeni yaptığımız ek binaya taşıdık çoğunu.Özür dileriz,söylememiz gerekirdi.''Müdürün bu şekilde kibarlıktan kırılarak konuşması adamın kim olduğu hakkındaki merakımı iyice su yüzüne çıkarmıştı.Herkes benim gibi düşünüyordu sanırım,çünkü müdürü tüm salon susmuş dinliyordu.Okulun sahibinin oğlu falan mıydı acaba ? Ya da yeni öğretmen ? Gerçi pek de öğretmenlik bir tipi yoktu. Hiperaktif birine benziyordu.El kol hareketlerini ve mimiklerini konuşurken o kadar çok kullanıyordu ki konuşma şeklimizi karşılaştırınca heykelden farkım olmadığımı hissettim.
Sonunda müdürümüzün aklına arkasındaki meraklı topluluk geldi de öğretmenlere dönüp ''Beklediğimiz beyefendi geldi.'' diye açıkladı.Sonra bakışlarını bize çevirip ''Bu piyes okul içinde sınırlı kalmayacağı için profesyonel yardım almanızın daha iyi olacağını düşündük çocuklar.Özgür Bey Bilkent'in tiyatro-oyunculuk bölümünden yeni mezun yetenekli bir sanatçı.Bu yüzden ondan rica ettik.Sağolsun bizi kırmadı ve sizin için buraya geldi.'' dedi.Döndü, bir kez daha elini sıktı.''Tekrar hoşgeldiniz Özgür Hocam.Emin olun öğrencilerimiz sizi çok yormayacak.''
*********
3 sene sonra bu kitaba devam etmeye karar verdim. O zamanlar üniversiteye yeni gelmiştim, ama artık mezun oldum ve kalemime biraz daha güveniyorum. Bakalım siz de sevecek misiniz ? Multimedya koymayı pek düşünmüyorum,karakterler hayalde daha güzel şekilleniyor sanki. Ama yine de isterseniz önerilere açığım. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere :*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUZGUN
Chick-LitAilesi paramparça olmuş,sinir hastalığına sahip bir genç kız. Hayatında her şey mükemmel giden,başarılı bir genç adam. Kaderin cilvesi bir tiyatro oyununda onları buluştururken,tamamen zıt bu iki karakter anlaşmak zorundalar. Biri,diğerinin öğretmen...