'DENİZ MAVİSİ KAFE'

75 37 6
                                    

"Vay, yenge ha Berk Bey? Ben sana kardeşim demiştim." dedim, sahte bir sitemle.

"Deniz bu olayı daha önce de yaşamıştık."

"Evet değil mi ya?" dedim gülerek. Kahvaltı etmeye başladığımızda.

"Eee Mert ve Yıldız evlendi mi?"

İkisi de birbirine buruk bir şekilde baktığında Berk konuşmaya başladı;

"Mert, Yıldız'ı aldattı. Yıldız beş aydır çok kötü."

"Nasıl ya? Nasıl aldatır?"

"İşte Yıldız, Mert'in evinde salonda görmüş. Aslında Mert açıklamaya çalıştı ama Yıldız dinlemedi. Aslında aldatmamı..."

"Nasıl yapar ya? O kim ya? Yıldız'a nasıl yapar? Böyle bir şey bir kadına nasıl yapılır?"

Bağırıyordum o sırada. Savaş söze girdi;

"Tamam, sakin ol Deniz! Haklısın ama bu kadar yapma yani. Yıldız bile bu kadar yapmadı."

"Ya sen ne diyorsun ya? Bu erkeklerin hepsi aynı, hepsi. Ben daha dün aldatıldım be..."

Savaş sinirlenmişe benziyordu. Hemen yanımdaki sandalyeye oturup bana sarıldı ve;

"Tamam, sakin ol. Tamam Denizim tamam." diyordu beni sakinleştirmeye çalışırken. Ben de ona sarılınca, saçlarımı okşayıp birkaç buse kondurdu.

"Teşekkür ederim Savaş, teşekkür ederim."

"Kim o it?"

"Savaş, boşver hadi yerine geç de kahvaltımızı edelim."

Yerine geçti ve;

"Kim lan o it?"

"Ya Savaş boşver!"

"Ya nasıl boşvereyim? Elin adamı gelmiş kandırmış se... Sen başka biriyle birlikte mi oldun Deniz?"

"Savaş öyle değil aslında. Sevmiyordum ben onu."

Sinirle evden çıkıp gitti.

"Berk, bir şey yapmaz değil mi?"

"İnşallah yapmaz Deniz."

...................

"Ya neredeyiz?"

Ayağım burkulacak gibi olduğunda sıkıca tutundum ona.

"Dikkat et!"

"Dikkati, mikkati bırak da neredeyiz biz ya?"

"Ya Deniz ne meraklı çıktın. Birazcık sabrediversen ne olacak?"

Onun sitemli sözcüklerine karşı çemkirgen tavrımı koydum.

"Bu kadarını merak etmem hakkım değil mi? Ellerim sende, gözlerim bağlı, ayakkabının topuğu desen kırıldı kırılacak. Merak etmeyeyim de ne yapayım acaba?"

Konuşmadan beni götürdüğünde sustum. Elimi bıraktığında korkarak hem elini aradım hem de;

"Savaş neredesin?" nidalarında bulundum.

"Buradayım canım."

Gözümdeki bez gevşediğinde elimi beze götürdüm. Görmesemde arkadan bezi açtığını anlayabiliyordum. Gözlerim ışığa alıştığında  karşımdaki kafeye baktım. 'Deniz Mavisi Kafe' gördüğüm yazıyla gülümsedim. Arkamdan kulağıma doğru eğilerek;

"Senin gözlerin gibi mavi, senin adın gibi Deniz olsun istedim."

Arkadan bana sarılınca sırtımı ona yasladım. Karnıma elini koyduğunda kendimi çoktan huzurun kollarına bırakmıştım. Ayrıldığımız zaman içeriyi gezdik. Ardından bir masaya oturduk. Yemekler geliyordu önümüze. Aniden başımızda kemanlar belirdi. İçimde bir şeyler yeniden yeşeriyordu. Yıllar önce hissettiğim duygular, parmak uçlarımdan başlayarak bütün vücudumu sarıyordu.

......

Çok eğlenceli bir gece olmuştu. Savaş beni evimin önüne getirdiğinde gelmeyeceğini anlayıp davet ettim.

"Savaş gelmiyor musun?"

"Yok ya, bir otelde kalırım."

"Ya gel, bir odada yatarsın işte."

Bana doğru yaklaştı ve;

"Mesela, senin yanında?"

Uzaklaşarak;

"Savaş kudurma, yan odada kalırsın. Gel hadi!"

"İyi, tamam madem. Israra da hiç gelemiyorum ki."

"Ya ya." dedim gülerek. Arabadan inip, eve girdiğimizde yukarı çıkıp üzerimi değiştirdim. Ardından tekrar aşağı indim.

"Savaş, kahve istiyor musun?"

"Olur."

"Nasıl içersin?"

"Fark etmez, sen nasıl istersen..."

Onaylayıp mutfağa geçtim. Kahveleri yapmaya başlamam ile birlikte düşünmeye de başladım. O kafede ne yazıyordu öyle? Deniz Mavisi Kafe mi? O kafe benim miydi ki? Kahveleri yapmamın ardından hemen Savaş'ın yanına gittim.

"Savaş?"

Savaş tam söze girecekken merdivenlerden uykulu uykulu Berk'in indiğini gördüğümüzde, ikimizin de ağzından kahkaha patladı.

"Berk, bu ne hal?"

"Ee uyumuşum Deniz siz gelene kadar. Eee neler yaptınız peki?"

"Berk, sanane lan?"

"Savaş sana da hiçbir şey sorulmuyor."

"Doğru soru sor, cevaplayayım."

"İyi." deyip gittiğinde bizi yine bir kahkaha tuttu. gitti.

"Savaş?"

"Efendim Deniz'im?"

"O kafede neden 'Deniz Mavisi Kafe' yazıyordu?"

"Ee senin çünkü orası."

"Savaş, ama görüyorsun zaten ev 'kalk gidelim' diyor. Ben İstanbul'a tayinimi istemiştim. Oraya döneceğim bir hafta sonra."

"Neden?"

"Sizi aramak için oraya dönecektim..."

Elifikiz2004 ve 12345dilan a ithaf edilmiştir...

Mucizelere İnanır Mısın? (Düzenleniyor, 2. kez)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin