*33*

4.5K 232 42
                                    

Şiddetli yağmur sayesinde ıslandığından, artık çamur denebilecek toprağa bastığında çıkan sesi hep rahatsız edici bulmuştu. Yine de acelesi olduğu için adımlarını hızlandırdı ve o çirkin sesin kulaklarına dolmasına izin verdi. Avcunun içi gibi bildiği bu ormanda çıkacağı yer, ona sürpriz olmayacaktı ama tüm bunların kötü bir şaka veya bir rüya olmasını dilerdi.

Rufina'nın sağı solu belli olmayacağından oldukça dikkatli ve profesyonel davranmaya çalışıyordu. Buluşma günü ile saati gelmişti ve Will, tam şimdi Sofi'nin kulübesinin yakınlarında onu bekleyen ve boş zamanını kesinlikle onu dikizleyerek geçiren asi melezin yanına gidiyordu. Anlaşmalarına göre Rufina Sofi'ye dokunmayacak, o gelene kadar bekleyecekti ama Will, içindeki güvensizliğin de etkisiyle işini şansa bırakma ihtimalini hemen silmişti.

Gürleyen gök ve bir anda elektrik mavisine dönen ortam, Will'i korkutmak için hiçbir şeydi. Aniden bastıran fırtınanın sebebinin büyük ihtimalle kendi olduğunu ve Zeus'un şu an, onun kızına zarar vermeye gittiğini düşündüğünü biliyordu ki böyle bir şey asla olmazdı.

Yani en azından isteyerek olmazdı.

Yoksa Will onu çok fazla kez incitmişti. Kalbine ve ruhuna verdiği zararı saymasak bile, onda bir sürü 'hediyeler' dediği yaralardan açmıştı. Bunların görünürde tek amacı Sofi'yi hayata hazırlamaktı ama onun herkesten sakladığı, kendi hedefi de vardı.

Sofi, onu öldürebilecek kişi olacaktı.

Will, bir gün kontrolden çıkacağını biliyordu. Tahminen bunu kızın ölümünden sonra yaşayacaktı ve onunla nasıl olduğunu öğrendiği dünyaya onsuz katlanmak gibi bir planı yoktu. Ayrıca ruhu Hades'in elinde olduğu için ona istemediği bir şey yaptırabilirdi ve Sofi Zeus'u seçerse Hades, kızı önce kendine çekmek sonra yok etmek için her şeyi yapabilirdi.

Böyle bir plana dahil olması ne yazık ki muhtemeldi ve Will, Sofi'ye zarar vermektense ölümü seçerdi. Bunu yıllar önce tahmin etmiş ve onu çok iyi eğiterek  yılan bedeninin tek tük olan zayıf yönlerini göstermişti. Başta amacı sadece öğretmeni olarak kalmak olsa da kader, onlar için çok farklı bir yol çizmişti.

Will ise bunu sorgulamayı ve bundan şüphe duymayı çok önce bırakmıştı.

Rufina ile konuşmalarından sonra tüm yeraltını incelemiş, belirlediği şimdilik basit ve dikkat çekmeyecek hedefleri tek tek indirmişti. Normalde olsa yavaş ve uzun bir yol izlerdi ama tarzını belli etmemek için oldukça kısa, acemi ve kanlı yollar seçiyordu. Bu durum pek hoşuna gitmese de kan görünce fenalaşan gruptan sayılmazdı.

Yine sıradan bir avın sonunda artık seyahatten topladıkları değil de hedefleriyle ilgili bilgileri istiflediği odadan çıkarken Sofi'ye yakalanmıştı. Zaten içten içe istediği de buydu ama elinden damlayan kan kızda şüphe uyandırdığı için pek hoş olmamıştı. Durumu kurtarmaya çalışmıştı ama Sofi'nin bunu yemediğini biliyordu. Yine de sorun değildi çünkü onunla ilgili bilgi sahibi kişileri avladığını tahmin etme ihtimali, sıfırdı.

Tüm bunları düşünürken daha da hızlandığından kısa sürede istediği yere gelmişti. Tahmin ettiği gibi Rufina, gizlenmek ve bardaktan boşanırcasına yağan yağmurdan korunmak için gür dalları olan bir ağacın altına girmişti. Hava yeni yeni kararıyordu ama gök, çakan şimşekler ve düşen yıldırımlar sayesinde güneş hala tepedeymiş gibi aydınlanıyordu. Kızın sırtı ona dönüktü ama geldiğini hissettiğine emindi.

Yanına ilerleyip geniş ağaç gövdesinin diğer yanında durdu. Tıpkı onun gibi hiçbir şeyden haberi olmadan verandada oturan Sofi'ye baktığında, yalnız olmadığını görmüştü. Sarışın, kızdan biraz uzun ve basık sayılabilecek havaya rağmen kalın giyinmiş çocuk, iki bardakla yanına oturduğunda, Sofi ona bakıp gülümsedi ve elinden bir bardağı alıp dudaklarına götürdü. İçtiği şeyi beğenmiş olduğu yüzündeki memnun ifadeden belliydi. Çocuk da onun gibi bir yudum aldığında, aynı ifade onu da bulmuştu.

The Princess Of The Hell    *Yunan Mitolojisi* Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin