4.Bölüm/Sırlar

2.7K 192 61
                                    

Bu bölüm birazcık kısa ama ilerde ki bölümlerle telafi edeceğim inşallah;)

Yorumlarınızı ve votelerinizi beklerim:))

Hee bir de eğer olmasını istediğiniz olaylar varsa yazın gelsin. Okuyup elimden geldiği kadar yazmaya çalışacağım:)

Can'ın ağzından

Acıyla yere çöktüm. Sızlıyordu resmen ve hafif uyuşuyordu kolum.

"Piç"

Dedim acıyla.

Miraya yaklaşıyordu. "Şimdi gideceğiz ve sen vekaletini bana vereceksin." Ayağa kalkmaya çalışırken gürültülü bir ayak sesleri geldi ve ardından ıslıklar.

Çeteydi.

Eren en önde hızla koşarak geldi ve Cengize uçan tekmeyi attı. Tekmenin etkisiyle Cengiz yere savruldu.

Miray hemen yanıma gelmişti. "İyi misin?" Başımı salladım. Acımı hissetmemeye çalışıyordum.

Tolga ve Savaşta gelmişlerdi ve etrafını sarıp tekmelemeye başladılar. Sude ile Selin de yanıma geldiler. "Can gel bi bakalım gerekirse hastaneye gideriz." Dedi Sude. Başımı salladım. "Sağol Sude iyiyim. Bi bakarız." Dedim ve bende yanlarına gidip tekme atmaya başladım.

"Bir daha seni bu kızın oksijen aldığı yerde görmeyeceğim lan." Koluma ağır bir acı daha girmişti. Kanamam çoğalmıştı. İstemsizce yere çöktüğümde gözlerim kararıyordu.
         ***************************
1 hafta sonra

Rüyanın ağzından

Annemin yaptığı patates kızartmasından ağzıma attım ve kalktım.

"Eline sağlık anne." Annem kalktı ve dolabı açtı. Elinde alüminyum folyoya sarılmış sandviç vardı.

"Bugün senin okulun yok. Merte giderken bunu da getir yesin." Gülümsedim. "Anne o lokanta da yer zaten." Ofladı. "Kızım motorla yolda acıkır durur yer." Gülerek aldım ve evden çıktım. Annem de biliyordu işe başladığımı ve Mertten bir haftadır sakladığımı.

Mavi kelebekten daha ses yoktu. Mekanı dağıtıp gitmişti.

Mertle aramız hafif soğuktu sanki. Buluşmak istediğinde cafe de olduğumdan bahaneler üretiyordum. Belli etmemeye çalışsa da kırılıyordu ve haklıydı. Ama üç hafta daha idare edecektik.

Bütün çete çalışıyordu. Talha dört gün önce gitti ve dün işe girdiğini söylemişti.

Yarım saat sonra, lokantanın önüne gelmiştim. Mert motorun bagajına poşetleri koyuyordu.

"Hişt yakışıklı." Dememe baktı. Gülümsedi ve sımsıkı sarıldı. Sanki kötü bir andaymış gibi. Teselliymişim gibi sarıldı bana.

Bende sımsıkı sarıldım.

"Hoşgeldin Rüyam." Kafasını saçlarımdan çekti.

"Hangi rüzgar attı sizi buralara." Dedi sırıtarak.
"Aşkın Rüzgarı." Dedim ve sırt çantamdan annemin verdiği sandviçi verdim.

"Annem gönderdi sana." Tebessüm ederek aldı. "Çok teşekkür ettiğimi söyle."

Motora baktı. "Sen nereye?" Dedi kafasını gözlerime çevirip. "Yaşayan ölüler evine ama önce mağazalara gezeceğim. Taksimde." Saçını kaşıdı. "O zaman şöyle yapalım. Ben kasımpaşaya gidiyorum şimdi. Seni bırakayım. Sonra mekanda buluşuruz."

Başımı olumlu anlamda salladım. "Peki."

"O zaman atla bebek." Güldüm ve bindim. Kaskı taktığımda beline sımsıkı sarıldım.
              ******************
Hazırlamıştım. Cafeden çıkacaktım ve yaşayan ölüler evine gidecektim. Hırkamı giyip sırt çantamı taktım ve etrafa bakıp kapıya yönelmiştim ki kapı açıldı.

Okulda ki Çete 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin