•3.2•

20 18 0
                                    

Terden, isten, akan makyajından kararmıştı yüzü, saçları yüzüne yapışmıştı can dostumun, bedeni solmuştu.

  Az önce ben onun kolunu tutmuştum. Şimdi de, o benim kolumu tutmuştu. Acı çektiği için, acısına bir son için yardım istiyordu. Üzerimde hissettiğim var olmayan yüke rağmen, halsiz bedenime güç kazandırıp Nana'ya yardım edebilmek umuduyla ayağa kalktım.

"Dayan Nana, bacağını oradan kurtaracağım."

  Nana'yı sıkışıp kaldığı yerde ilk görüşümde içimden bir şey kopmadı değil. Canım, biricik dostum kanlar içinde acı çekiyor, benden yardım istiyordu. Hata yapma şansım yoktu, hata yapamazdım, onu oradan en doğru şekilde tek parça halinde kurtarmam lazımdı.

  Ağlıyordu. Hem de çok ağlıyordu. Ona baktığımda kötü hissetmemek için hiçbir şey yapamazdım. Bütün hayatımın anlamı, yegane dostum acı çekerken üzülmemek elde değildi.

  Ancak o iyi hissetmeliydi. Mümkün olduğunca bu anı atlatacağımıza olan inancı tavana yaklaşmalıydı. Hatta mümkünse tavan yapmalıydı. Çünkü psikoloji gerçekliğe etki ederdi. O sebepten göz yaşlarımı ve akan burnumu kazağımla sildim. Saçlarımı geri attım ve gülümseyerek ona baktım.

"Her nereyse burası? Kurtulacağız."

  Gözlerimi onun gözlerinden ayırıp parlamayan, ışımayan zifiri karanlığa yüzümü döndüm. Korkuyordum. Nana eminim daha çok korkuyordu, korkuyorduk...Kurtların, baykuşların ürkütücü sesleri, ağaçların korkunç dansları arasında boşluğa seslendim.

"Kimse yok mu?"

  Bu defa boşluk bana seslendi.

"Kimse yok mu?"

  Umutsuzca elimi arabanın üzerine atıp acı içinde kıvranan Nana'ya baktım, daha sonra elimi çekip dizlerimin üzerine düştüm, ağlamak istiyordum, gece boyunca ağlamak. Fakat ayağa kalktım, gözyaşlarımı ve burnumu tekrardan silip, saçımı saçımla topuz yaparak derin bir nefes aldım.

"Dik dur!"

  İç sesimi dinlemenin vaktiydi.
Aracın bagajına yöneldim, sert bagaj kapağını kırık yerinden tutup kaldırdım. Kaldırmamla beraber sökülmesi bir oldu. Bir kenara bıraktım ve bir de bagaja baktım. Bagajın iki kenarında da düz borular duruyordu. Fakat tek sorun tamamen araca bağlıydılar ve onları koparmam imkansızdı. O an aklıma eski araçlarda bagaj kapağının kapanmamasını sağlayan çubuk geldi. Arabaya bakılırsa eski model olduğu belliydi. Hemen bagajda çubuğu aramaya başladım.

"Hadi Yağmur! Ne olur hızlı ol!"

  Yok. Burada yok. Burada da yok. Hah! Sonunda.

"Buldum Nana!"

"Neyi ?"

Elimdeki metal çubukla beraber Nana'nın yanına gittim. Bacağının hemen yanından, çubuğu aşağı ittiğimde gövdeyi genişletecek şekilde, çubuğu yerleştirdim. Nana'nın yüzüne gülümser bir şekilde baktım, biz göz kontağı kurduktan biraz sonra, o da gülümsedi. Çekeceği kısa acıya onay vermişti. Kurtulmak için maalesef bu duruma onay vermeyken başka yolu yoktu. Onun hazır olduğuna tamamen inanmalıydım. Ve çektiği acıdan en az şekilde etkilenmesine yardımcı olabilirdim. Başlamadan evvel arabanın koltuklarından birinin kumaşını Nana'nın ağzına koymak için kopardım.

"O ne için Yağmur?"

"Belki bağırırsın diye. Ormandayız. Tehlikeli olabilir."

  Söylediklerim de doğruydu ancak Nana asıl sebebimi bilmese daha iyi olurdu.

Na-Bir Gençlik Masalı  #Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin