•4.2•

21 21 1
                                    

"Dur! Beni de bekle!"

Neredeyse ağaçların arasında kaybolmak üzereyken alelacele sendeleyerek ona yetişmek için koştum. Yetiştiğimde omzundan tutup kendime çevirdim.

"Nasıl gideceksin? Saatlerdir buradayız, madem gitmenin bir yolu vardı neden söylemedin?"

Nana cevap vermedi

"Nasıl gideceksin dedim!"

"Sen olmadan Yağmur! Sen olmadan."

"Ben olmadan mı? Ben olmadan? Nana! Sen ne söylüyorsun?"

"Sen lanetlenmişsin Yağmur ve bu laneti bana bulaştırıyorsun. Seni düşünmekten, senin yaşantını düşünmekten bıktım. Beni bir parazitin kurbanına yağtığı gibi ginden güne sömürmenden bıktım. Beni öldürmenden bıktım."

"Nana hayır."

"Ne Nana hayır?

"Ben yanlış bir şey yapmadım Nana. Ben yanlış bir şey yapmadım ki. Hak etmiyorum bunu ben. Ne olursun beni bırakma."

"Hak ediyorsun.  Hak ediyorsun Yağmur. Bu yağmurdan nasıl kaçınıyorsa insan, senden de kaçınmalı. Benden başka hiç arkadaşın olmamasına şaşırmıyor musun.

"Var. Ekin, Jiyan var. Jiyan var, beni çok sever. Biliyorsun bunu."

"Umarım seni kurtarmaya gelirler."

"Ben kurtulurum kurtulmasına da, sen bensiz hiçbir şey yapamazsın ki."

"Ben sana mecbur değilim."

"Be... Ben öyle demek istemedim."

"Peki ne, ne demek istedin Yağmur?"

"Yanımdan bir an olsun ayrıldın mı ki?"

"Ayrılmak zorundayım."

"Hayır, değilsin Nana. Beni burada tek bırakamazsın."

"Seni burada yalnız bırakmalıyım. Ancak o zaman her şey düzelecek."

"Ancak..."

"Ancak yok Yağmur, merak etme her şey çok güzel olacak. Ben gideceğim ve iyileşeceksin. Seni seviyorum."

"Gi..."

  Ben daha konuşamadan elleriyle konuşmama engel oldu. Bir eliyle ağzımı tamamiyle sıkı sıkı kapatarak başımı itiyor diğer eliyle ensemden kavrayaram kendine doğru çekiyordu. Nefes alamıyordum. Hissettiğim rahatsızlık çığlıklar atmama sebep oluyordu ama hiçbirini duyamıyordum. Bir anlığına da olsa sanki dünyadaki her şey üzerime düşüyordu. Sonra aniden bıraktı beni. Bütün bu zihinsel karmaşa son buldu.

Ondan duyduğum son söz umarım bu olmaz. Umarım. Seven, sevdiğini bırakmaz. Bunu duymamak, bilmemek ne mümkün! Buradan kurtulacağım ve o bana geri dönecek.

O gidince orman ne de sessiz kalmıştı. Bie güzel yüzlünün sesiyle karanlığını sakınan orman bütün cüssesiyle salıvermişti kendini. Ölü bedeniyle yerde yatan hariç bütün kurtlar gözden kaybolmuştu. Dolunayın şarkısı bitmiş, gün ağır ağır doğmaya başlamıştı. Gecenin korkunç sesleri yavaş yavaş yerlerini güneşin cıvıltılarına bırakıyorlar. Benim kabusum bir başkasına gebe yeni bir günü doğuruyor.

"Gitti."

"Nereye gidiyorsun?"

"Beni öldürüyorsun!"

"Unut!"

"Ne söyledi, unut!"

  Dizlerim kırıldı, bir ağaç sırt oldu yine bana. Şimdi kıyametin sert rüzgârlarına dahi direnebilen bir mum misali, yalnızlığa dayanmanın vakti.

Na-Bir Gençlik Masalı  #Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin