asla okuyamayacak olan s'ye ithafen. seni çok seviyorum ve bence hep daha iyisini hak ettin. umarım söylediklerini bencilce yazdığım için beni affedersin. sadece çok ağır geldi.
"annenlere söylemeliyiz."
evlilik hiç düşündüğüm bir şey olmamıştı ama herkes dördüncü sevgilisine evlenme teklifi ettirmeye çalışırken ben daha ilk sevgilimde, sanki ilk atışta doğruyu bulmuş gibi evlenmiştim.
"hayır diego, yapamayız."
seneler geçmişti, 2 güzel çocuğum vardı. eşimi çok seviyordum, o benim hayat arkadaşımdı. gerek çift olarak gerek anne baba olarak işler çok iyi gidiyordu. aynaya baktığımda yaşlı bir kadın görmüyordum, aynaya baktığımda otuz sekiz yaşında, biraz kırışmış ama ruhu diri ve mutlu, sevilen bir kadın görüyordum.
artık ölümden korkmuyordum.
hepsi diego sayesindeydi. hayatımız hep onun planlarına göre düzenlenmişti. ne yalan söyleyeyim, asla beni yanıltmamıştı, her ihtimal hesaplanmıştı, herkesi mutlu edecek küçük detaylar bile atlanmamıştı. hepsi, 23 yaşımızdan bu yana yaptığı planların hepsi, güzel ama realist planlardı.
o yüzden toz pembe bir hayat söz konusu bile değildi, herkes her şeyin farkındaydı ama bu-
bunu diego bile hesaplayamamıştı.
"ne dediğini farkında mısın sen? nereden bakarsan bak, onların desteğine ihtiyacımız var."
"hayır,yok. çocuklarla ilgilenebilirim, sorun yok."
işte diego'nun çöküşü böyle başlamıştı. sarı saçlarına ellerini geçirip alnını direksiyona yasladı.
"çocuklar için söylemiyorum, senin için söylüyorum. manevi açıdan, onlara ihtiyacın var."
"evet, ihtiyacım var ama kızları hasta olduğu için ağlayan iki yaşlı insana ihtiyacım yok. bunu kaldıramazlar. zaten sürekli bizimleler, fazlasına ihtiyacımız yok." dedim.
kafasını çevirerek yanağını siyah direksiyona yasladı. simsiyah gözleri o kadar üzgün bakıyordu ki, o an- kansere fırsat vermeden- o an, içimde düzensiz bölünen hücrelere fırsat vermeden kendimi öldürmek istedim. böylece diego her zamanki planlarını yapmaya devam edebilirdi. evet çok üzülürdü, ama stabil bir durum için kendisi ve çocuklarımız için en iyisini düşünürdü ve bu acıyı kabul ederek hayatımızı bilinmezlikler çukurundan çıkardığım için bana hep saygı duyardı.
"tamam, evet, haklısın."
saçlarını okşadım.
"zaten erken teşhis olduğu için kurtulmam çok olası."
"olası mı?" dedi iğneleyici bir sesle. kafasını kaldırıp sinirden olduğu çok belli olan bir kahkaha attı. o tok kahkahaya rağmen, küçücük arabanın içinde bulunan gerilim el ile tutulacak gibiydi. sanki hava yoğunlaşmıştı.
hiçbir şey demeden, senelerdir orada bulunan ama içinden sadece iki-üç dal alınmış pahalı sigara paketini açtı. bunu fransadan almıştık, o günden bu yana sadece çok sarhoş olduğunda içmişti.
sigarayı yakıp uzun uzun içine çekti. dumanı dışarı üflerken yüzünden kaybolmayan o gülümsemeyle, "olası mı?" dedi gene.
"adeliede, farkında mısın ama kurtulması olası olan kişi benim iki çocuğumun annesi, on dokuz yıllık karım, en yakın arkadaşım-" gözlerinden yaşlar dökülmeye başladı. onu ensesinden tutup kendime çektim, alnını alnıma yasladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
işte böyle çöktü diego
Romanceher daim planlarına uyan, sessiz eşi ölünce çöktü diego. artık plan yapmıyor, çünkü biliyor, herkes plan yapıyor- peki tanrı bu işe ne diyor?