dört

1.1K 62 0
                                    

Kaldırımda yürürken güneş ışığı tenimi ısıtıyordu. Dudaklarımda her zamanki gibi bir sigara vardı. Okul girişini görür gibi olunca derin bir nefes aldım ve kendimi olmam gereken bahişeye dönüştürmeye hazırladım. Olayları yavaşlatmak için yavaşça yürümeye başladım. Çünkü gerçekten hiç ama hiç okul olarak adlandırılan o lanet olası ortama girmek istemiyordum.

"Ella." dedi eskiden beni neşelendiren ses. Hayır eski sevgilim falan değildi -Tanrı'ya şükür o değildi-. Eğer hala hayattaysa, bu şahıs, eski en yakın arkadaşımdı.

"Emilie. Sabahın bu saatinde bir sürtüğe rastlamak, ne tesadüf!" dedim sesimdeki açık iğnelemeyle.

"Hala bana kızgın olduğunu biliyorum, seni anlıyorum. Sadece kardeşine selamımı iletmeni istedim. O gerçekten çok güçlü bir kız." dedi gözlerime bakmaktan çekindiği için yere bakarak.

"Git ve kendini becer Emilie." diye tısladım cehennemin girişine doğru yürümeden önce. 

Girişi geçtim ve okulun ana koridoruna açılan kapıyı açtım. Bu sefer insanlar sessizleşmedi, normalce konuşmaya devam ettiler. Irwin ile hakkımda çıkan dedikoduyu çoktan unuttuklarını zannediyorum. 

Dolabıma doğru yürüdüm ve dolabı açtım. Bu derste ihtiyacımın olacağı kitapları alıp çantama sıkıştırdım. Bu dersim tarihti. Dersi asmayı düşündüm ama dersi çoktan fazlasıyla asmış olduğum için annem beni öldürürdü. Sınıfın kapısını açtım. Neyse ki henüz kimse yoktu. Sınıfın en arkasına oturdum ve işkencenin başlamasını bekledim. Açılan kapının gıcırtısını duydum ve kimin geldiğine bakmak için başımı kaldırdım ki bu görmeyi istediğim son kişiydi. 

"Ella, hadi ama, bu kader olmalı." Beni bulmasından memnun bir şekilde sırıttı. 

"Tanrım. Bu komik bile değil. Benimle konuşma." dedim ve sağımdaki pencereye baktım.

"Hadi ama! Senin düşündüğün kadar kötü birisi değilim. Arkadaş olabiliriz!" diye savundu kendini. Gözlerine baktım.

"Arkadaş istemiyorum." diye mırıldandım tekrar uzağa bakmadan önce.

"Hiç arkadaşın yok mu?" diye sordu Irwin şaşkınlıkla.

"Hayır. Arkadaşlara ihtiyacım yok." diye yanıtladım huysuzca, siktir olup gitmesini ima ederken. Ama yaptığım imayı anlamamıştı. 

"Herkesin arkadaşlara ihtiyacı vardır Ella." Yanımdaki sandalyeye oturmasıyla iç çektim. 'Siktir git'in anlamını bilemeyecek kadar aptal mıydı?

"Benim yanımda oturmayacaksın Irwin." diye homurdandım ve gözlerine baktım. Ancak o sadece sırıtarak masayı tersyüz etme isteğimi oluşturdu.

"Ops, çoktan oturdum bile." Üzgün bir ifade takındı. Başka bir sıraya mı geçsem diye düşündüm ama düşüncelerime karşı koydum. Çünkü buraya ilk ben gelmiştim, bu yüzden burada kalacağım.

"Bir gün bu boklukların yüzünden pişman olacaksın." diye fısıldadım ondan çok kendime.

Bay Shane, sınıfa girdi. Yıllardır doğru düzgün uyumamış gibi berbat görünüyordu.

"Bay Irwin, sen sıranı mı değiştirdin?" diye sordu suratındaki şaşkın ifadeyle kaşlarını çatarak. Bay Shane her zaman zorlayıcı bir öğretmendi, ona sormadan yerimizi değiştiremezdik.

"Evet Bay Shane. Arkadaşım Ella ile notlarımı yükseltmem gerektiği hakkında kararlaştık." Ashton sınıfa bizden arkadaş olarak bahsedince sınıf sessizleşti. 

"Ben onun arkadaşı değilim." dedim bütün sınıfa yüksek sesle.

Ve sonra fısıltılar tekrar başladı, Bay Shane olduğundan daha fazla öfkelendi.

"Sessizlik!" diye çığırdı, sabahın köründe parmak eklemlerini masaya vurarak, sinir bozucu bir ses çkardı. 

Şakaklarımı ovuşturdum. Başım ateşin üzerinde yanıyormuş gibi hissettiriyordu. Kendimi kör kütük sarhoş olmuş gibi hissediyordum, dün gece içmememe rağmen.

"İyi misin?" diye sordu Irwin, sesindeki kaygıyla.

"Çeneni kapa Irwin." diye çıkıştım. Onu şaşırtmışım gibi görünüyordu. Neden bilmiyorum ama insanları her zaman böyle yanıtlardım.

"Aman ya, sadece arkadaşımın iyi olup olmadığını soruyordum." Göt herif.

"Ben senin arkadaşın değilim." dedim yavaşça, belki de hızlı konuştuğumda beni anlamıyordu. Hiç belli olmaz.

"Her neyse, sonuçta arkadaş dedin." Sırıttı. Gözlerimi kendimi sakinleştirmek için kapattım.

Ders çabucak geçti. Şaşırtıcı bir şekilde Ashton benimle daha fazla konuşmadı. Bazen onu bana bakarak sırıtırken yakalıyordum ama sadece gözlerimi devirip onu görmezden geliyordum. Zil çaldığında, Ashton ardında masanın üzerinde küçük bir not kağıdı bırakarak sınıftan hızlıca çıktı.

Telefon numaram,

xxxxxxx

Sende kalsın arkadaşım

-Irwin

"Göt herif." diye mırıldandım.

Sınıfa baktığımda herkesin gitmiş olduğunu gördüm.

Nota kısa bir süreliğine daha baktım ve hiçbir şey düşünmeden cebime sıkıştırdım.

vlut ☯ a.i. (bahişe) |Türkçe Çeviri|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin